TAMER ARDA ERŞİN
Eski Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürü ve eski AKP Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ı emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesine imza attığı için eleştirerek, “Bunun altından devlet kalkamaz, bu gelecek neslin refahını çalma pahasına yapılan uygulamadır. Bunun adı emeklilik değil bunun adı ulufe dağıtmak olur. Maalesef Cumhurbaşkanı Türkiye`de ulufe sistemi oluşturdu. Hükümet bu son kararla düzelmekte olan sosyal güvenlik sistemini tekrar batırdı” dedi. Özcan, Erdoğan`ın eskiden milletvekillerinin 2 yılda emeklilik hakkı kazanmasına “Günah” dediğini ancak sonradan bu düzenlemeye imza attığını da hatırlattı. Özcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun SSK Genel Müdürlüğü dönemine ilişkin “SSK`yı batırdı” şeklindeki sözleriyle ilgili de “Kemal Kılıçdaroğlu SSK`yı istese de batıramaz. Bu suçlamayı yapan siyasi güç ya SSK`nın yapısını ve gücünü bilmiyor -ki bilmemesi mümkün değil- ya da siyasi rant için rakibini dövüyor. Bir genel müdür istese de SSK`yı batıramaz” değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Genel Müdürlüğü döneminde beraber çalışan ve AKP iktidarı döneminde SSK Genel Müdürlüğü ve AKP`den milletvekilliği yapan Zekai Özcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`la AKP hükümetinin ilk dönemlerinde yakın çalıştı. Özcan, halen yürürlükte olan 5510 sayılı sosyal güvenlik yasasının hazırlanmasında da etkin rol oynadı ve sosyal güvenlik sisteminin oluşturulmasında Erdoğan ile birebir görüşmeler yaptı ve atılan adımlarda imzası oldu. Özcan, Erdoğan`ı ve AKP hükümetini özellikle emeklilikte yaşa takılanlar olarak bilinen EYT düzenlemesi nedeniyle eleştirdi. Erdoğan`ın Kılıçdaroğlu`nu “SSK`yı batırmakla” suçlarken, son emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesiyle kendisinin Sosyal Güvenlik Kurumu`nu (SGK) “batırdığını” söyledi. ANKA Haber Ajansı`na konuşan Özcan, sosyal güvenlik sisteminde atılan yanlış adımlar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu`na SGK Genel Müdürlüğü dönemine yönelik “SSK`yı batırdı” söylemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Özcan şunları söyledi:
“Kemal Kılıçdaroğlu SSK`yı istese de batıramaz. Bu suçlamayı yapan siyasi güç ya SSK`nın yapısını ve gücünü bilmiyor -ki bilmemesi mümkün değil- ya da siyasi rant için rakibini dövüyor. Burada sıkıntı Kemal Kılıçdaroğlu`nun durumu açıklayamaması. Enteresandır, bir genel müdür istese de SSK`yı batıramaz. SSK Türkiye bütçesinin yüzde 47 büyüklüğündedir o tarihte. SSK o kadar darbeler yedi ki o tarihe kadar 1969`da 60 yaş olan kadın ve erkek emeklilik yaşı, birden 38-45`e düşüyor. Yaşı kaldırıyor. O zaman 6 milyar 700 milyon dolar SSK`ya yük getiriyor, o zamanın Türkiye bütçesinin 1,5 katı üzerinde. Bu SSK`nın felaketine giden başlangıç.
1986`ya kadar bu şekilde geliyor. 1986`da Turgut Özal ‘Bunun böyle yürümesi mümkün değil` diyor. Bir kanun çıkarıyor. Bu kanun diyor ki, 1986 ile 90 arası çalışanları kademelendiriyor. 90`dan sonra işe giren kadınlar 55, erkekler 60 yaş olacak. 1992`ye gelindiği zaman Demirel ile Erdal Bey koalisyonunda ilk yaptıkları iş tekrar 1969`daki kanuna dönmek yanı yaşı kaldırmak. 38-43 yaş emekli hakkı veriyor.
Bizde yaşlılık aylığını yanlış anlıyorlar. Emeklilik yaşı yaşlılık aylığıdır. Yani insan çalışamayacak yaşa geldiği zaman ona maaş bağlanır. Bu emeklilik yaşıdır. Eğer o yaşa gelmeden çalışamaz durumda ise o zaman sosyal yardımlar olur, devletin sosyal yardımları yapılır. Mesela sakat değil ama bedenen çalışamayacak haldedir… Doğum yapabilecek bir kadına, top oynayabilecek bir erkeğe sen emeklilik veremezsin. Kanunen yapamazsın. Bu popülizm ama dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey kabul etmez. Çünkü gelecek kuşağın hakkını çalıyorsun.
“KILIÇDAROĞLU`NUN DAHLİ OLDUĞUNU İDDİA ETMEK MANTIKSIZ OLUR”
Kemal Bey`in ‘kurumu batırdı` iddiasına şöyle şey yapıyorlar, sanki 92`de 38-43 yaşına dönen kanunu o çıkardı. Halbuki biz biliyoruz, siyasi organ karar verir, bürokrasi bunu uygular. Siyasi otorite kanun çıkarır, uygulamasını bürokrat yapar. Burada Kemal Kılıçdaroğlu`nun bu kanuna dahili olduğunu iddia etmek mantıksız olur. Ben SSK Yönetim Kurulu`ndaydım. Kuruma sormazlar, bu kanun nasıl çıkacak? Bakanlar Kurulu`nda onaylanır, Meclis`e gider. Meclis`te onaylanır. Bu kanun çıktığı zaman Turgut Bey Cumhurbaşkanıydı, geri gönderdi onu. Meclis bir daha bunu tasdik edince mecburen uygulandı. Kemal Beyin burada kanunun çıkmasından dolayı sorumlu tutamayız. Batırdın diyemeyiz, batıran siyasi güç. Popülist kararlar alarak, yanlış iştiraklere girerek, düşük faizli ve yersiz konut yaptırarak, bunları topladığınız zaman birikiyor.
92`de hem SSK hem Bağ-Kur açık vermeye başladı ama bu Kemal Bey`den kaynaklanan bir durum değil. İşin doğası gereği, geliyordu ve açık vermeye başlamıştı yavaş yavaş. O zaman başladı ve devam etti ondan sonra.”
Özcan, Kılıçdaroğlu`na yönelik “hastane kuyrukları” eleştirisine yönelik de şunları kaydetti:
“Toplumun yüzde 48`ine sağlık hizmeti veriyoruz. Biz toplumun neredeyse yarısına sağlık hizmeti veriyoruz ama bizim sağlık personelimiz yüzde 10`un altında. Böyle bir şey olmaması mümkün değil. Kaldı ki Türkiye`deki yatak sayısının yüzde 16`sı bizde. Şimdi demek ki SSK`da 4 problem var. Bir, hekim az olduğu için 1 doktora 120 hasta düşüyor. Poliklinik kuyrukları oluyor. İkincisi, yatak sıkıntısı vardı, yatak sırasına giriyordu. Üçüncüsü, ameliyat sırası veriliyordu. Dördüncüsü, biz ilacımızı kendi sağlık tesislerinde almak zorundaydı, özel hastaneye hasta gidemiyordu. SSK`nın kendi bünyesinde eczanesi var, vatandaş orada kuyruğa giriyor. Böyle bir karmaşık durum var.
(Kemal Kılıçdaroğlu`ndan önce) Yatırımlar olmayınca, onun zamanına denk geliyor. Bir de hastaneler eskimiş. Bunların onarıma ihtiyaçları var. Bir taraftan onarmaya başladığın zaman bu sefer poliklinik hizmeti daha da artıyor. Çünkü o alanda sağlık hizmeti veremiyorsun. Kemal Kılıçdaroğlu`nun bir şanssızlığı da buydu. O zaman bu (tadilat) ihaleleri başlatıldı, ben biliyorum ki bunu siyasi erk yaptı. Yapılması gereken ama bir ana rastlamaması gereken şeylerdi bunlar. Diyelim Göztepe Hastanesi`ne başlıyorsun, bir yanda da Okmeydanı`na başlıyorsun. Kartal Hastanesi`ni geliştiriyorsun. Burada genel müdürü suçlayamayız.
“SAVAŞ AY BİLSEYDİ SİYASET KURUMUNU SORGULARDI”
O arada rahmetli Savaş Ay geldi çekti. Rezalet doğru mu, doğru. Ama Savaş Ay bilseydi, bu anlattıklarımı siyaset kurumunu sorgulardı. ‘Yahu siz buraya niye yatırım yapmadınız, niye sağlık personeli almadınız, niye poliklinik sayılarını artırmadınız, niye eczaneleri dar alanda kuyruğa sokuyorsunuz`. Onu sorgulaması bana göre daha gerekirdi, sanki o da SSK Genel Müdürü buradan tek başına sorumluymuş gibi davrandı. O Kemal Beye siyaseten büyük darbe yemesine sebep oldu. SSK`da genel müdürlük yapmak zordur, dayanamazsınız. Ben dayanamadım, bu kurumun içinden gelmeme rağmen.”
Özcan, AKP hükümeti yıllarında sosyal güvenlik alanında yapılanları “Kemal Bey`i suçlayan iktidar ne yaptı?” diye söze girerek, şöyle anlattı:
“Ben 2008`de Sosyal Güvenlik Kurumu`nun başkanı olarak reform yaptım. Bizim reformda ister işçi, memur, esnaf, milletvekili, vali, fabrikatör, dağdaki çoban, bunlar asgari prim verecekler, verdikleri prim nispetinde kaç sene çalışırsa bunlar güncellenecek ve emekli olduğunda emekli maaşını alacak. Yani milletvekilinin, valilinin, belediye başkanını ayrıcalığı olmayacak. Zaten sıkıntı buradan başladı, beni yok etmelerinin sebebi. Niye, milletvekillerinin de aynı statüde olmalarını istediğim için. Onların yıpranma paylarını kaldırdım, 2 sene milletvekili olunca hayatı boyunca maaş ve sağlık hizmeti alıyor. Bunları kaldırdım, milletvekillerinin de milletvekili olduğu için maaşında da değişiklik olmadı. Ne kadar prim öderse, esnaf ve işçi için emekli olacaktı.
Dedim ki, hiç kimse arasında sağlık hizmetinde farklılık olmayacak. Dağdaki çoban da, işçi de, simitçi de, milletvekili de aynı sağlık hizmetini alacak. Herkes genel sağlık sigortasına tabi olacak. Benim milletvekili olmadığım yılda, ilk yaptıkları iş bunları kaldırmak oldu. Hem de zam yaparak yaptılar.
Tayyip Bey ile çok konuştuk, bana çok güveniyordu. ‘Zekai Bey doğruları yap` dedi bana. Ama öyle baskılar geldi ki Tayyip Bey`e gruptan, bunlara dayanamadı… Tayyip Bey`den en son bir randevu istedim, daha önce konuştuğum Başbakan, daha önceki konuşmalarımızı hatırlamış olmalı ki geçiştirdi onu. AK Parti`den istifa ettim.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN MİLLETVEKİLLERİNE 2 YILDA EMEKLİLİĞE `GÜNAH` DEMİŞ
(Kendi getirdiği eşit sistemin bozulduğunu anlatarak) Milletvekilleri istediği hastaneden hizmet alıyor. Katkı payı ödemeden… Bu reformlara başlayan Tayyip Bey, bu reformları bozan da Tayyip Bey oldu. Ben oturup konuşuyordum özel, bana hiçbir zaman benim benimsemediğim bir şey söylemedi. Mesela dedim ki ‘2 sene milletvekili olan adama ömür boyu maaş bağlanır mı Sayın Başbakanım? Günah`. ‘Tabii günah Zekai Bey` dedi. Dedim ‘Ama buna imza attınız, çıkarıyorum`. ‘Tabii Zekai Bey` dedi. ‘Herkese eşit sağlık sistemi yapalım` dedim, ‘Elbette ki Zekai Bey, herkesin sağlık kapsamı olsun` dedi. O zaman bunları diyen Başbakandı.”
“KURUMU 1969`A GÖTÜREN KARARA İMZA ATTI”
Özcan, emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesinin “Gelecek kuşaklardan çalmak” diye yorumlayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ı bu düzenleme nedeniyle şu sözlerle eleştirdi:
“Şimdi Tayyip Erdoğan bu işi iyi kavramıştı bana göre, en samimi içlerinde oydu. Tayyip Bey önce dedi ki ‘Seçimi kaybetsem bile evet demem` dedi. Aslında doğru bir tavırdı, seçim sıkıntıya girince Tayyip Bey suçladığı Kemal Bey`in tam tersine kurumu 1969`a götüren o kanuna (EYT düzenlemesi) imza attı. EYT toplamı 5,3 milyon sigortalı birkaç yıl içinde emekli olacak. Emekli olunca kayıt dışı başka işte çalışma suretiyle hem daha büyük kazançlı çıkarlar hem de devlet primden mahrum olur. 1,95`e çıkan aktif- pasif oranı 1,4`e kadar düşecek. Bunların bir kısmı çalışırsa 1,6 olacak ki bu korkunç bir rakam. 5,3 milyon kişiyi düşündüğünüzde, SGK`nın topladığı prim karşın ödediği emekli ve sağlık hizmetleri için devletten alacağı transfer milli gelirin yüzde 7`sini bulacak. SGK`nın emekli ve sağlık için topladığı prim milli gelirin yüzde 6`sı civarındadır. Yani ilk defa devletin SGK`ya aktaracağı rakam onun topladığı primden fazla olacak.
“ULUFE SİSTEMİ OLUŞTURDU”
Yani siz SGK`nın esas gelir kaynağı olan işçi ve işverenlerden topladığı primlerden fazla transfer veriyorsunuz. Bunun altından devlet kalkamaz, bu gelecek neslin refahını çalma pahasına yapılan uygulamadır. Bunun adı emeklilik değil bunun adı ulufe dağıtmak olur. Maalesef Cumhurbaşkanı Türkiye`de ulufe sistemi oluşturdu. Ona veririm, buna veririm. Hükümet bu son kararla düzelmekte olan sosyal güvenlik sistemini tekrar batırdı.
Böyle bir sosyal güvenlik sistemi olmaz. Çok çalışmanın anlamı kalmadı. Nimet, külfet eşitliği dediğim şey ortadan kalktı.”