MEHMET MUCAHİT CEYLAN
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı`nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022`de yapılan operasyonla ev ve işyeri baskınlarında gözaltına alınan ve tutuklanan 15 gazeteci; 13 ay sonra bugün ilk kez hâkim karşısına çıktı. Duruşmayı takip eden CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Çok konuşuluyor; Avrupa Birliği yolunun açılması, Avrupa Birliği sürecinin canlanması, Avrupa Birliği yolunun açılması da yurtdışından değil öncelikle işte Diyarbakır`dan, Silivri`den, cezaevlerinde yatan düşünce suçlularının özgürlüğe kavuşmasından geçiyor, gazetecileri cezaevine atmamaktan geçiyor, ifadeyi cezalandırmamaktan geçiyor" dedi. Öte yandan beş gazetecinin beyanlarının dinlendiği duruşmanın yarın devam etmesine karar verildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı`nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022`de yapılan operasyonla ev ve işyeri baskınlarında 20`si gazeteci 22 kişi gözaltına alındı. Gözaltında 8 gün tutulan gazetecilerden 16`sı `terör örgütü üyeliği` iddiasıyla tutuklandı. Dosyası ayrılan JINNEWS Müdürü Safiye Alağaş, 15 Haziran`da yapılan davanın ilk duruşmasında tahliye edildi. Soruşturma savcısı tarafından 10 ay sonra hazırlanan iddianamede, gazetecilerin yaptıkları haberler, programlar ve yayın içerikleri suçlama konusu yapıldı. 13 ay sonra bugün Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi`nde yapılan duruşmaya tutuklu olan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, JINNEWS Müdürü Safiye Alağaş, Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ve gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Mehmet Şahin, Lezgin Akdeniz, Suat Doğuhan ve Ramazan Geciken yargılanıyor.
"AVRUPA BİRLİĞİ YOLU GAZETECİLERİ CEZAEVİNE ATMAMAKTAN GEÇİYOR"
Duruşmaya öğlen verilen arada gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, terörle mücadelede terör ve terörist ile gazeteciyi, ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü ayırt etmenin önemine değinerek şunları söyledi:
"Maalesef ülkenin batısında da doğusunda da cezaevlerinde gazeteciler var, Silivri cezaevinde Merdan Yanardağ hapse kondu 2 haftadır cezaevinde, burada Diyarbakır`da da aylar sonra ilk defa hakim karşısına çıkabildi gazeteciler, gözaltı süresinden başlayarak daha sonra iddianameye ulaşmaları bile aylar sürmüştü, şimdi de görebildiğimiz kadarıyla daha savunmalarını yapıyorlar ama hepsi tabi ki özgürlüğüne kavuşmayı haklı olarak talep ediyor. Türkiye`de eğer terörle mücadele edilecekse, terörle mücadele önemliyse ki tabi önemli ve edilmeli, terör ile terörist ile gazeteciyi, ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü ayırmaktan geçiyor. Aynı şekilde dün bugün çok konuşuluyor, Avrupa Birliği yolunun açılması, Avrupa Birliği sürecinin canlanması, Avrupa Birliği yolunun açılması da yurtdışından değil öncelikle işte Diyarbakır`dan, Silivri`den, cezaevlerinde yatan düşünce suçlularının özgürlüğe kavuşmasından geçiyor, gazetecileri cezaevine atmamaktan geçiyor, ifadeyi cezalandırmamaktan geçiyor. Biz iki milletvekili buradayız Diyarbakır`da ama bir milletvekili Can Atalay iki aydır haksız hukuksuz cezaevinde. Gerçekten Türkiye`de Avrupa Birliği yolunu açacaksak bu çok net, çok açık bir şekilde demokrasiden, özgürlüklerden, hak ve özgürlüklerin kullanılabilmesinden geçiyor. Umarım bugün cezaevinde bulunan gazeteciler özgürlüklerine kavuşurlar, kendilerini bundan sonraki süreçte tutuksuz olarak savunma imkanına kavuşurlar, Türkiye artık ifadenin, haberin, yazının, yorumun özgür olduğu bir ülkeye ulaşır kavuşur. Ancak ve ancak biz Avrupa Birliği yolunu demokrasiyle, özgürlüklerle açabiliriz."
"TÜRKİYE`NİN AVRUPA BİRLİĞİ YOLU DİYARBAKIR`DAN GEÇER"
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar ise bugünkü davanın Türkiye`de basın özgürlüğü mücadelesi için bir kilometre taşı niteliğinde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Bugünkü duruşma Türkiye`nin hukuk tarihinin utanç verici olaylarından birisi. Yalnız o değil, Türkiye`de basın özgürlüğü mücadelesi için bir kilometre taşı niteliğinde. Daha da öteye Türkiye`nin demokrasi mücadelesinde de üstünde durulması gereken tarihe geçecek nitelikte bir olay. Hepiniz biliyorsunuz bugün Litvanya`da NATO zirvesi toplanıyor, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İsveç`in NATO üyeliği için Türkiye`ye Avrupa Birliği kapılarının açılması şartını öne sürmüştü, dün gece itibariyle bundan vazgeçtiğini görüyoruz ama Türkiye`ye Avrupa Birliği kapıları, eski başbakanlardan birinin deyimiyle Diyarbakır`dan geçen bir yoldur. Türkiye`nin Avrupa Birliği yolu Diyarbakır`dan geçer, Diyarbakır`dan Avrupa Birliği`ne gidecek olan yol ise Kürtlerin hakkının hukukunun tanınmasından geçer, basın özgürlüğünden geçer, Kürt medyasının özgürce çalışmasından geçer. Bunlar olmadan Türkiye`ye bütün demokrasi yolları ve Avrupa yolları, bütün yollar tıkalıdır. Bugün burada görülmekte olan dava her bakımdan çok önem taşıyor, tam 13 aydır hakim önüne çıkarılamamış 15 tutuklu gazeteci var ve bu gazeteciler besbelli ki seçim döneminde halkın haber alma özgürlüğü engellensin diye içeri kondular. Bugün Serdar Altan`ın savunmasından da dinledik, içeri konulduktan 6 ay sonra gizli tanık ifadeleriyle oluşturulan derme çatma iddianamelerle, hukukla hakla hiçbir ilişkisi olmayan iddianamelerle içerde tutulmaya devam ettiler. Yüzlerce sayfalık savcı iddianamesi Nisan`da hazırlandı ve şu Temmuz sıcağına kadar arkadaşlarımız meslektaşlarımız hapiste tutulmaya devam ettiler.
"KÜRT MEDYASININ ÖZGÜRLÜĞÜNE HAKKINA HUKUKUNA SAHİP ÇIKACAĞIZ"
Bu dava çok önemli bir gelişmeye de işaret ediyor, artık Kürt medyasının yalnız olmadığını gösteriyor, bugüne kadar çok yalnız bırakılmış, Türkiye`nin batısında adeta görmezden gelinmiş olan Kürt medyası, bütün Türkiye`nin her yerinden gelen meslek örgütleriyle de, artık Kürt medyası yalnız değil ve aynı zamanda biz Diyarbakır`ın Türkiye Büyük Millet Meclisi`ndeki temsilcileri olarak burada kimin kılına dokunulursa TBMM`ye taşıyacağız. Başta da Kürt halkının üzerindeki baskıları dağıtmak için Kürt medyasının özgürlüğüne hakkına hukukuna sahip çıkacağız. O yüzden burada bulunuyoruz ve tekrar ediyorum bu bir kilometre taşıdır, zaten bu dava arkadaşlarımızın tahliyesiyle de hem Türkiye`nin demokratikleşme yolunda hem halkın, en başta da Kürt halkının haber alma özgürlüğü yolunda, en önemlisi de 13 aydır haksız hukuksuz bir şekilde zindanlarda tutulan meslektaşlarımızın özgürlüğe kavuşması yönünde unutulmayacak bir gün ve duruşma günü olsun.”
Yargılamanın bugünkü ilk duruşmasında, beş gazetecinin beyanları alındı. Duruşmanın yarın sabah devam etmesine karar verildi.