Türk Tabipleri Birliği (TTB), Muğla`daki Akbelen Ormanı`nda 5 gündür devam eden ağaç kesimine ve ormanı korumak için mücadele edenlere yapılan müdahalelere tepki göstererek, “Doğasını savunmak için bölgede olan yaşam savunucularına yönelik şiddetli saldırılar ve hukuksuz gözaltı işlemleri ile TTB`nin de bileşeni olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu`nun koordinatörü Deniz Gümüşel hakkında Milas içine girme ve yurtdışına çıkma yasağı verilmesini kınıyoruz. Bir kez daha uyarıyoruz; Akbelen`den elinizi çekin. Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının savunucusu olan TTB, iki yıldan bu yana olduğu gibi sürecin yakından takipçisi olacaktır” açıklamasını yaptı.
TTB, Muğla`nın Milas ilçesi İkizdere köyünde bulunan Akbelen Ormanı`nda YK Enerji AŞ.`nin bölgedeki kömürlü termik santrale yeni linyit kömürü yatakları açmak için 24 Temmuz`da başlattığı ağaç kesimlerine ve kesimlere engel olmaya çalışan köylülerle çevre savunucularına yapılan müdahalelere tepki gösterdi. Konuya ilişkin TTB Merkez Konseyi ve TTB Halk Sağlığı Kolu tarafından bugün yapılan ortak yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“BÖLGEDEKİ ORMAN KATLİAMI ARTIK MİLAS-ÖREN KARAYOLUNDAN KOLAYCA GÖRÜLEBİLECEK BOYUTA ULAŞTI”
“İki yıldan bu yana bölge halkı tarafın korunmaya çalışılan Muğla`nın Milas ilçesi İkizdere köyünde bulunan Akbelen Ormanları, 24 Temmuz Pazartesi sabahı saat 06.00`dan bu yana bölgede çalıştırdığı kömürlü termik santrale yeni linyit kömürü yatakları açmaya çalışan YK Enerji AŞ. tarafından güvenlik güçleri koruması altında yok ediliyor. Dört yıldan bu yana 750 dönümlük ormanlık alanı gece gündüz nöbet tutarak korumaya çalışan İkizdere köylüleri ve onlara destek için bölgede bulunan çevre gönüllüleri dört günden bu yana güvenlik güçleri tarafından sert müdahalelere uğruyor. Bölgeyi ablukaya alan Jandarma güçleri bölgeye giriş ve çıkışları engellemeye çalışıyor. Bölgedeki orman katliamı artık Milas-Ören karayolundan kolayca görülebilecek boyuta ulaştı.
Bilindiği gibi Türkiye ancak 2021 yılının sonunda Paris İklim Anlaşması`nı onaylamış ve böylece 2053 yılında net sıfır karbon hedefi koyarak yeni bir döneme girmiştir. Ancak Türkiye henüz kömür kullanımını sonlandırmak için hedef bir tarih belirlemediği gibi yıllar öncesinden koyduğu mevcut kömürlü termik santral kapasitesini iki katına çıkarma ve elektrik üretiminde kömürün payını artırma planlarını Paris İklim Anlaşması`nı onaylamış olmasına rağmen hala inatla sürdürmektedir. Oysa ülkemizin kömürlü termik santrallerini bir plan içinde önümüzdeki on yıllık dönemde kapatması, sera gazı emisyonlarını yüzde 70`in üzerinde azaltmasını sağlayacak ve imzaladığı Paris İklim Anlaşması`na uygun olarak 2053 yılında net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmasını sağlayacaktır. Diğer yandan linyit madenlerinin açılması için ormanlarımızın ve doğal kaynaklarımızın yok edilmesinin de önüne geçecektir.
“YANGINDAN KURTULAN 750 DÖNÜMLÜK AKBELEN ORMANI GÜVENLİK GÜÇLERİNİN KORUMASI ALTINDA TESTERELERLE YOK EDİLMEYE ÇALIŞILMAKTADIR”
Zaten Muğla ilimizin ormanları Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri nedeniyle önemli ölçüde bu santralleri işleten şirketler tarafından tahrip edilmiştir. Yatağan ve çevresi bu tahribatın en yıkıcı örneklerinin görüldüğü bölgelerin başında gelmektedir. Diğer iki termik santral ise sadece Muğla`nın değil; dünyanın önemli doğal güzelliklerinin bulunduğu Gökova`da yer almaktadır. 2021 yılında Muğla`da çıkan ve haftalarca süren orman yangınlarında 16 bin hektardan fazla alanın yanması hala akıllardadır. Farklı noktalarda başlayan orman yangınları Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerine kadar ulaşmıştır ve her iki santral de faaliyetlerine bir süre ara vermiş ve önemli bir ormanlık alan kaybı da yaşanmıştır. İşte şimdi bu termik santraller için bu yangından kurtulan 750 dönümlük Akbelen Ormanı güvenlik güçlerinin koruması altında testerelerle yok edilmeye çalışılmaktadır.
“DEVLET YETKİLİLERİNİN ANAYASAL HAKLARINI KULLANAN BU İNSANLARA KARŞI BİBER GAZLI SERT MÜDAHALESİNİ DERHAL TERK ETMESİ GEREKİR”
1982 Anayasası`nın ‘Ormanların korunması ve geliştirilmesi` başlıklı 169. maddesi ‘Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır` demektedir. Yine Anayasamızın 56. maddesinde ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir` yazmaktadır. Bu bağlamda devlet yetkililerinin doğanın, kurdun, kuşun, yaşama can veren ağacın; yani tüm canlıların hakkını korumak isteyen bölge insanın sesine kulak vermesi ve anayasal haklarını kullanan bu insanlara karşı biber gazlı sert müdahalesini derhal terk etmesi gerekir.
“AKBELEN`DEN ELİNİZİ ÇEKİN. SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAM HAKKININ SAVUNUCUSU OLAN TTB, İKİ YILDAN BU YANA OLDUĞU GİBİ SÜRECİN YAKINDAN TAKİPÇİSİ OLACAKTIR”
TTB olarak Akbelen Ormanı`nı korumak için mücadele eden her yaştan İkizköylülerin ve onlara destek veren çevre gönüllülerinin yanındayız. Başta Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri olmak üzere Akbelen Ormanı`nın yok edilmesine izin veren, bu katliama ses çıkarmayan ve ormanı korumak yerine güvenlik güçleri kanalı ile ormanı yok edenlere destek verenlerin er veya geç hukuk önünde hesap vereceklerini hatırlatmak isteriz. Doğasını savunmak için bölgede olan yaşam savunucularına yönelik şiddetli saldırılar ve hukuksuz gözaltı işlemleri ile TTB`nin de bileşeni olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu`nun koordinatörü Deniz Gümüşel hakkında Milas içine girme ve yurtdışına çıkma yasağı verilmesini kınıyoruz. Bir kez daha uyarıyoruz; Akbelen`den elinizi çekin. Sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının savunucusu olan TTB, iki yıldan bu yana olduğu gibi sürecin yakından takipçisi olacaktır.”