CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Kobani davası ile ilgili; “Ağustos ayı adli tatildir. Ama her nasılsa Sincan`daki ağır ceza mahkemesi duruşma günü koydu çünkü Erdoğan`ın ihtiyaç duyduğu bir mahkumiyet kararı var. Mahkumiyet beklentisi var. Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin verdiği karar var. Anayasa Mahkemesi`nin bir üyesi bütün geleneklere aykırı bir biçimde geçtiğimiz günlerde ‘Ben dosyayı incelemedim o yüzden süre istiyorum` diye dosyanın görüşülmesinin önüne geçti. Şimdi bu yargılamayla hızla bir mahkumiyet kararı çıkartıp olası bir AYM kararının önüne geçilmek isteniyor çünkü Selahattin Demirtaş`ın bir mahkumiyet kararı yok. Bu yargılamanın bu şekilde ağustos ayında Sincan`da görülmesinin nedeni Erdoğan`ın ve sarayın ihtiyaç duyduğu bir mahkumiyet kararı çıkartmak aynı zamanda” açıklamasını yaptı.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bugün TBMM`de gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıkartılan imzasıyla deprem bölgesine yönelik kararnamelere değinerek konuşmasına başlayan Tanrıkulu; “4 Ağustos tarihinde bir kararname yayınlandı, deprem bölgesine ilişkin olarak esnafın Halkbankası`na borçlarının altı ay süreyle ertelenmesine ilişkin kararname yayınlandı. Sayın Cumhurbaşkanı Diyarbakır`da deprem oldu, 400`den fazla yurttaş yaşamını yitirdi. Afet bölgesi aynı zamanda. Fakat çıkartılan kararnameyle Diyarbakır bu kararnamenin dışında bırakıldı yani Diyarbakır`da esnafın Halkbankası`na borcu varsa ertelenmeyecek” dedi.
"İSTEDİĞİ İNSANA İSTEDİĞİ CEZAYI YAZIYOR, MİKTARI YAZIYOR"
Dicle Elektrik Perakende Satış Anonim Şirketi`nin (DEDAŞ) Güneydoğu Anadolu Bölgesi`ndeki bazı uygulamalara vurgu yapan Tanrıkulu; “Başka bir mağduriyet DEDAŞ… Elektrik dağıtımını tek elinde bulunduran bir şirket. Bunun yaptığı zulmü kimse yapmaz. İnsanlara kolektif bir biçimde zulüm yapan başka bir şirket olamaz. Arkasında kamu gücünü almış insanlara zulmediyor. İstediği insana istediği cezayı yazıyor, miktarı yazıyor. Hizmet alamıyorsunuz. Bir köyde yaşıyorsanız bir abonenin borcu yüzünden bütün köy cezalandırılıyor. DEDAŞ; bölgede altı il bakımından söylüyorum Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak bakımından AKP`nin sopası haline getirilmiş” dedi.
Tanrıkulu sözlerini şöyle sürdürdü:
“SUÇ İŞLİYORLAR. HALEN BULUNAMAYAN KAYIPLAR VAR”
“Cezaevlerinde hamile kadınlar var, çocuklarıyla beraber kalan anneler var. Onlarla ilgili mağduriyetler de devam ediyor. Şartlı salıverme hakları gelmesine rağmen tahliye edilmeyen yüzlerce hükümlü var. Cezaevi infaz kurumları maalesef insanları cezaevlerinde tutmaya devam ediyorlar. Suç işliyorlar. Halen bulunamayan kayıplar var. Yusuf Bilge Tunç 1462 gündür kayıp, 6 Ağustos 2019 tarihinde Ankara`da gözaltına alınmıştı o zamandan bu zamana kendisinden haber yok. Kimin gözaltına aldığını herkes çok iyi biliyor çünkü benzer bir biçimde gözaltına alınanlar serbest bırakılmışlardır, sorgudan geçtik sonra. Ankara`nın merkezinde Milli İstihbarat Teşkilatı ve emniyetin ortak kullandığı mekanlarda işkence gördükleri açığa çıkmıştı. Ama Yusuf Bilge Tunç kayıp. En ağır suçtur zorla kaybedilme.”
“AĞUSTOS AYINDA SİNCAN`DA GÖRÜLMESİNİN NEDENİ ERDOĞAN`IN VE SARAYIN İHTİYAÇ DUYDUĞU BİR MAHKUMİYET KARARI ÇIKARTMAK AYNI ZAMANDA”
Sincan`da Kobane davası devam ediyor. Orada Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve birçok siyasetçi yargılanıyor. O yargılamanın da bir intikam yargılaması olduğunu biliyoruz. 2014-15`te gerçekleşen olaylarla ilgili olarak hazırlanmış iddianame tam 7 yıl sonra kabul edilmiş. Ağustos ayını biliyoruz ki adli tatildir. Ama her nasılsa Sincan`daki ağır ceza mahkemesi duruşma günü koydu çünkü Erdoğan`ın ihtiyaç duyduğu bir mahkumiyet kararı var. Mahkumiyet beklentisi var. Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin verdiği karar var. Anayasa Mahkemesi`nin bir üyesi bütün geleneklere aykırı bir biçimde geçtiğimiz günlerde ‘Ben dosyayı incelemedim o yüzden süre istiyorum` diye dosyanın görüşülmesinin önüne geçti. Şimdi bu yargılamayla hızla bir mahkumiyet kararı çıkartıp olası bir AYM kararının önüne geçilmek isteniyor çünkü Selahattin Demirtaş`ın bir mahkumiyet kararı yok. Bu yargılamanın bu şekilde ağustos ayında Sincan`da görülmesinin nedeni Erdoğan`ın ve sarayın ihtiyaç duyduğu bir mahkumiyet kararı çıkartmak aynı zamanda.
“BENCE YARGI POLİTİKALARINA BİR EL ATIN ÖNCE O TARAFI BİR DÜZELTİN ONDAN SONRA EKONOMİ POLİTİKALARI NOKTASINDA ADIMLAR ATABİLİRSİNİZ”
Tele 1… Basın ve yayın bakımından da ağır ihlaleler var. Tele 1 bir hafta boyunca kapatıldı, Merdan Yanardağ cezaevinde. Bunlar ağır ihlaller. Cumartesi Anneleri…AYM kararına rağmen Galatasaray Meydanı`nda toplantı ve gösteri yürüyüş haklarını kullanamıyor. Bunlar böyle olduğu sürece hiç kimse Türkiye`de yargı bağımsızlığından söz edemez. Sayın Mehmet Şimşek`e sesleniyorum. Bence yargı politikalarına bir el atın önce o tarafı bir düzeltin ondan sonra ekonomi politikaları noktasında adımlar atabilirsiniz.”