Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın Hatay Milletvekilleri Can Atalay dosyasıyla ilgili hazırladığı mütalaaya tepki göstererek, "Türkiye`de bir kez daha bir paralel yargının ortaya çıktığı gerçeği ile Can Atalay davası örneğinde karşı karşıya olduğumuzu saptamak lazım. Anayasa Mahkemesi açık bir karar veriyor. Ama başka bir mahkemenin savcısı çıkıyor diyor ki ‘Can Atalay serbest bırakılamaz.` Bu oyun değildir, oyuncak işi değildir. Açık söylüyorum herkes kendine gelecek, bu ülkede bir Anayasa varsa , AYM varsa, bunun kararları varsa Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Bir rezillikle karşı karşıyayız. Dün savcının verdiği mütalaa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`na dayanak bulamamış kendisine gidiyor İngiltere`den, Amerika`dan falan bahsediyor. Artık komik duruma düşüyorlar. Bu paralel yargı uygulamalarına son verin. Daha önce dinlemediniz bu ülkenin başına neler geldi hep beraber gördük. Aynı paralel yargı uygulamaları devam ediyor. Buradan AYM`ye çağrı yapıyorum. TBMM Başkanlığı`na çağrı yapıyorum; Numan Kurtulmuş, AYM Can Atalay ile ilgili aldığı tahliye kararını size iletmedi mi” dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM`de düzenlediği basın toplantısında AYM`nin tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için hak ihlali kararı vermesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi`nin dosyayı gönderdiği Yargıtay 3. Ceza Dairesi`ne dosyayla ilgili verdiği “Seçimden önce TCK 312. madde kapsamında suç işleyen milletvekilinin dokunulmazlıktan yararlanamayacağı” şeklindeki mütalaaya tepki gösterdi. Erkan Baş şunları söyledi:
"CAN YOLDAŞIMIZI BİR GÜN DAHA İÇERDE TUTABİLMEK İÇİN YARGIYA TAKLALAR ATIRAN BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
"Onlarca gün, yüzlerce kilometre değil gerekirse binlerce kilometre koşacağız, yorulmayacağız ama Can yoldaşımızı özgürlüğe kavuşturacağız. Hatay halkının hakkını alma mücadelesi olarak görüyoruz biz Can Atalay`ı özgürlüğe kavuşturma mücadelesini. Bu ülkedeki yurttaşın seçme ve seçilme hakının güvencesi olarak görüyoruz Can Atalay`ın özgürlüğü mücadelesini. Türkiye`de pek çok yerde adalet sarayları var ama Türkiye`de adalet namına saraydan başka hiçbir şey yok. Adaletle, yargıyla, hukukla ilgili bütün konular dönüyor dolaşıyor sarayda bağlanıyor. Görüyoruz ki Can yoldaşımızı bir gün daha içeride tutabilmek için resmen ülkenin yargı makamlarına taklalar attıran bir iktidarla karşı karşıyayız.
"HERKES KENDİNE GELECEK, BU ÜLKEDE BİR ANAYASA, AYM, BUNUN KARARLARI VARSA CAN ATALAY DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR"
Türkiye`de bir kez daha bir paralel yargının ortaya çıktığı gerçeği ile Can Atalay davası örneğinde karşı karşıya olduğumuzu saptamak lazım. Anayasa Mahkemesi açık bir karar veriyor. Ama başka bir mahkemenin savcısı çıkıyor diyor ki ‘Can Atalay serbest bırakılamaz.` Bu oyun değildir, oyuncak işi değildir. Açık söylüyorum herkes kendine gelecek, bu ülkede bir Anayasa varsa , AYM varsa, bunun kararları varsa Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Bir rezillikle karşı karşıyayız. Dün savcının verdiği mütalaa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`na dayanak bulamamış kendisine gidiyor İngiltere`den, Amerika`dan falan bahsediyor. Artık komik duruma düşüyorlar. Ama onların komik duruma düşmesi bizim ülkemizin bir acısı haline geliyor. Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz Can Atalay`dan vazgeçmeyeceğiz. 20 yıldır yok milli irade yok sandık hikayeleri anlatanların düştükleri bu aciz durumu halkımızın dikkatine sunuyoruz. Biz Can Atalay`ı cezaevinden çıkaracağız. Bizi kendileri ile karıştırmasınlar, bizim milletvekillerimiz ihale kovalamak, çantacılık yapmak için görev almıyorlar, halk bize görev vermiş biz bu görevi yerine getireceğiz, hiçbir güç bunu engelleyemez. Mutlaka ve mutlaka Can çıkacak. Yeter bir ülke bu hale getirilemez. Sizin acizliğinizin cezasını milyonlarca yurttaş çekemez. Bu paralel yargı uygulamalarına son verin. Daha önce dinlemediniz bu ülkenin başına neler geldi hep beraber gördük. Aynı paralel yargı uygulamaları devam ediyor. Buradan AYM`ye çağrı yapıyorum. TBMM Başkanlığı`na çağrı yapıyorum; Numan Kurtulmuş, AYM Can Atalay ile ilgili aldığı tahliye kararını size iletmedi mi?
"ADALET, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE HUKUK HERKESİN HAKKIDIR"
Biz AYM`nin bugün Tolga Şardan örneğinde gördüğümüz o `Dezenformasyon Yasasını` iptal etmesini bekliyoruz. AYM`nin derhal Can Atalay ile ilgili tahliye kararını, ikinci kez Can Atalay`ın haksız biçimde cezaevinde tutulduğu, yasama faaliyetlerinin engellendiğini teyit etmesi gerektiğini, Can`ın derhal salıverilip, Meclis`e gelip yemin edip görevine başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Adalet, basın özgürlüğü ve hukuk hem barışın hem tüm gazetecilerin hem tüm yurttaşların hakkıdır.
"ESNEMEYECEĞİMİZ NOKTA BU ÜLKENİN BAŞINDAKİ EN BÜYÜK FELAKETİN MEVCUT SARAY İKTİDARI OLDUĞU GERÇEĞİDİR"
Türkiye`de muhalefetin önemli bir bölümü kendi iç tartışmalarını belli bir olgunlukla sürdürüyor. Saray rejimine karşı mücadeleyi yükseltmek isteyen herkesin başarılı olması bizim de arzumuzdur. İktidar bu seçimden kendince elde ettiğini düşündüğü zaferi aynı zamanda önümüzdeki yılların muhalefetini dizayn etmek için çeşitli biçimlerde kullanmak istiyor. Bu konuda muhalefet saflarındaki herkesin, sorumlu, ülkenin geleceğini düşünen bir yaklaşımla hareket etmeye çağırıyoruz. Esnemeyeceğimiz nokta bu ülkenin başındaki en büyük felaketin mevcut saray iktidarı olduğu gerçeğidir.
Hançer arayanlar birbirlerinin kalbine, sırtına bakmasınlar emekçilerin, yoksulun, kadının, bu ülkenin halkının hançerlendiği gerçeğini görsünler. İYİ Parti`nin muhalefet içerisinde bir nevi trafik polisi yerine geçip muhalefete ayar verme çabalarını da yurttaşın takdirine bırakıyoruz. Siz bu ülkede kim sağ kim sol bunu belirleyip solculara akıl vermeye çalışacağınıza elinizi başınızın arasına koyun 3 kuruş paraya kendisini AKP`ye satmayacak vekil bulun kendinize. Bizim muhalefetten beklentimiz çok açık; AKP`nin ekmeğine yağ sürmeyin başka da bir ihsan istemiyoruz. TİP`in gündemi nedir? Ülkedeki gerçek sorunlardır ve elbette yerel seçimlerde bu ülkede sosyalistlerin bugüne kadar olduğundan çok daha fazla ili, ilçeyi sosyalist, halkçı bir belediyecilik anlayışıyla buluşturmak için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.
"AFETLER VE KRİZ KOŞULLARINDA KAMU YARARI GÖZETİLMELİ"
Yaşam, barınma hakkını merkeze almayan bir kent planı, barınmayı konut, konutu rant olarak gören bu anlayışı reddediyoruz. Bu bakış yüz binlerce, milyonlarca yurttaşa toplu mezar vaat ediyor. İnşaat sekötrü krize girdi bunu nasıl kurtarırız, çare kentsel dönüş diyorlar. O müteahhitlerin bir kısmı kar elde edemeyeceklerini anladıkları anda çekip gidiyorlar. Şimdi o çaresizliğe mahkum ettikleri vatandaşları iyice çaresizliğe itecekleri yeni bir düzenlemeyi de dün itibariyle Meclis`ten geçirdiler. Bu ülkeye, yurttaşa ait ne varsa bunların bütün derdi; bunu satalım, bir avuç para babasını daha zengin hale getirelim... Afetler ve kriz koşullarında kamu yararı gözetilmeli. Bu kanuni düzenlemenin iptali için de tüm milletvekillerini göreve çağırıyorum."