TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü`nü dolayısıyla "Kaz Dağları`ndan Fatsa`ya, İkizdere`den Akbelen`e, Cerattepe`den İliç`e kadar odamızın da açtığı davalarda verilen yargı kararlarına ya uyulmadı ya da yeni düzenlemelerle hukuka karşı hile yöntemi seçildi. Bilinmelidir ki; doğamızı, ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı, zeytinliklerimizi, su havzalarımızı koruma mücadelemize devam edeceğiz" açıklamasını yaptı.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Suiçmez, şunları kaydetti:
"MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ"
"Ekosistem bütünü bozularak yapılan orman talanı, toplumsal mücadele ve hukuk mücadelesine karşın maalesef devam etmektedir. 2002 yılından beri sürekli gündeme gelen mevzuat değişiklikleri, doğayı, çevreyi, ormanı ve tarım alanlarını korumaya duyarlı kesimlerin toplumsal mücadelesi ve hukuk mücadelesi ile defalarca yargı tarafından durduruldu. Kaz Dağları`ndan Fatsa`ya, İkizdere`den Akbelen`e, Cerattepe`den İliç`e kadar ODA`mızın da açtığı davalarda verilen yargı kararlarına ya uyulmadı ya da yeni düzenlemelerle hukuka karşı hile yöntemi seçildi. Bilinmelidir ki; doğamızı, ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı, zeytinliklerimizi, su havzalarımızı koruma mücadelemize devam edeceğiz.
"ORMANLIK OLARAK GÖSTERİLEN ALANLAR FİLİ OLARAK ORMAN DEĞİL"
Resmi istatistiklere göre; 2002 yılında 20,8 milyon hektar olan orman varlığımız, 2023 yılında 23,3 milyon hektara çıkmıştır. Orman varlığımızın artmasından memnuniyet duyduğumuzu belirtmekle birlikte, ormanlık olarak gösterilen alanların fiili olarak orman olmadığı gerçeği karşısında bu rakamlara ihtiyatla yaklaşıyoruz. 2023 yılına kadar 811 bin hektar orman alanı madencilikten enerjiye, turizm ve imardan ulaştırmaya uzanan geniş bir yelpazedeki uygulamalara tahsis edilmiş iken, fiilen orman olmayan ve ülke toplam ormanların yüzde 3`ünden fazlasına karşılık gelen bu alanlar orman varlığı envanterinde halen orman olarak görünmeye devam etmektedir.
"VERİLEN KARARLARLA ORMANLIK ALANLARIMIZ YOK OLMAKTADIR"
Ülkemizde son yıllarda `İnsan için orman, ekonomi için orman` söylemiyle, ormanın korunması gereken bir ekosistem değil, insan ve ekonomi için bir kaynak olarak görüldüğü bir politika tercihi izlenmektedir. Yaşamsal ve çevresel etkileri göz önünde bulundurulmaksızın hazırlanan projelere verilen resmi izinlerle yasal olarak nitelikli ormanlık alanlarımız yok olmakta, zarar görmektedir. Kitlesel imhaya yol açan amaç dışı kullanım izinleri kadar, özel ormancılık, rehabilitasyon, odun ticareti, tarıma açma uygulamaları da tartışılması gereken diğer ciddi politika tercihleridir."
"VAHŞİ VE SÖMÜRGECİ MADENCİLİK PROJELERİNE KESİNLİKLE İZİN VERİLMEMELİDİR"
Açıklamada, şu talep ve öneriler sıralandı:
"Ormancılık kamu yönetiminin tek beklentisi ormandan sağlanacak gelir olmamalı, uygulanacak politikaların özü endüstriyel ormancılık değil, orman ekosistemlerinin varlığının sağlıklı bir şekilde bütünsel devamlılığının sağlanması olmalıdır. Artırılan bütçesi ve güçlendirilen personel yapısı ile Orman Bakanlığı yeniden kurulmalıdır. Ormanlarda madencilik, enerji, imar, turizm, tarım, yol, güvenlik gibi amaç dışı faaliyetler sonucu ağaç keserek ya da alan yok ederek orman ekosistemine zarar verilmemelidir. Halkın yaşam hakkını görmezden gelen, doğal yaşamı tehdit eden, denetimsiz, çevreye telafisi imkânsız zararlar veren ve orman alanlarını en fazla tehdit eden vahşi ve sömürgeci madencilik projelerine kesinlikle izin verilmemelidir. Orman alanları ekoturizm projeleriyle belli kişi ve şirketlerin rant amaçlı kullanımlarına açılmamalıdır.
Çözüm, belli; ciddi bir siyasi irade, bilime uygun kararlar, sürekli toplumsal ve hukuksal mücadele. Daha fazla gecikmeden, geç olmadan, bilimin sesine, bu çağrımıza kulak verin. Tam da şimdi, Orman Ekonomisi değil, Orman Ekolojisi zamanıdır. Ormanlarımızı koşulsuz koruyalım, kişisel ya da şirketsel çıkar uğruna yok etmeyelim. Ormanlarımızı kamucu politikalarla koşulsuz koruyalım."