HABER: ESRA TOKAT – OGÜN AKKAYA
(ANKARA) – Sinan Ateş davasında sanıklar dinlenmeye devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, "Meclis çatısı altında bile buna mahal veren vekiller olmuştur. 9 ay boyunca sabrettim, huzurunuzda konuşmayı bekledim. Başkaları gibi 40 kapının ipini çekmedim" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Ayşe Ateş`in avukatı Ali Yücel`i duruşma salonundan çıkartılmasına yönelik talimatı yerine getirmeyen kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar vererek duruşmayı, yarın saat 09.00`a erteledi.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, Ankara`nın Çukurambar semtinde, 30 Aralık 2022`de, bir aracın arkasına saklanan tetikçi Eray Özyağcı tarafından silahla öldürülmüştü. Ateş`in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması dün yapıldı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi`nnde görülen davanın ikinci gün duruşması Sincan Cezaevi`nde devam ediyor.
Duruşmada Sinan Ateş`e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık dönemin Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal, ``Kasten öldürmeye yardım suçlamasını kabul etmiyorum. Ben yaklaşık 9 aydır cezaevindeyim. Cezaevinde olduğum süre boyunca maktulün konum bilgisini verdiğim şeklinde bir algı ve sistematik operasyon yapıldı. Meclis çatısı altında bile buna mahal veren vekiller olmuştur. 9 ay boyunca sabrettim, huzurunuzda konuşmayı bekledim. Başkaları gibi 40 kapının ipini çekmedim`` dedi.
"Cumhuriyet Savcısınca bana yöneltilen soruların suçlamaların tezi olduğu kanaatindeyim"
``8 ay boyunca adli kolluk görevlisi olarak görev aldım bu dosyada`` diyen sanık Aykal, şu iddialarda bulundu:
``Buradaki sanıkların çoğunun gerek yakalanmasında gerek diğer işlemlerde insanüstü çaba gösterdim. Ben şahsımın bu suça nasıl yardım ettiğimi anlayamadım. 19 Kasım`da Cumhuriyet Savcısınca bana yöneltilen soruların suçlamaların tezi olduğu kanaatindeyim. Söz konusu dava kapsamında Tolgahan Demirbaş dışında kimseyi tanımıyorum. Tolgahan Demirbaş ile ise Emniyet Müdürlüğü`nün yerleşkesinde tanıştım. Kendisi bir polis memuru çocuğu. Bazen şahsımdan bilgi taleplerinde bulunmuştur ben de yer yer kendisine olumlu dönüşler yaptım. Bu fiilimin suç olduğunu biliyorum. Ancak bu ülkemizde çok sık olan bir durum.
"Bu telefon numarası genel başkana çıkıyor" yazışması
Tarafıma atılan telefon numarası üzerinden benim şahsa ‘bu numara eski Genel Başkana ait` mesajı attığım ve buna karşı atılan mesajda da ‘Onun ipini çekmişler` mesajının atıldığı iddia ediliyor. ‘Bu no önceki GB`ye ait çıkıyor` diye yazdım. Söz konusu muhattabın şahsıma ‘aynen` şeklinde mesaj attığı görülüyor. Ayrıca bu numarayı görevli birime iletmem üzerine personel de bana ‘Bu no önceki GB`ye çıkıyor` diyor. O isim vermemiş, ben nasıl isim vereyim. Ben de bu yüzden bu yazışmayı hatırlamadığım yönünde beyan verdim.
"Söz konusuyu bilgiyi vermedim"
Söz konusu bilginin, adresin, şahsım tarafından şahsa verilmediği sabittir. Muhatabın personel tarafından tanınması ve bu yüzden bu aramayı yaptığımızın öğrenilme ihtimalinin olması ve personelimi de zor durumda bırakma ihtimalimin olması nedeniyle bu bilgiyi paylaşmaktan imtina ettim.``
Sanık Tolgahan Demirbaş ile arasında geçen görüşmeler hakkında da konuşan Aykal, iddialarını sürdürdü:
“Şaibeli bilirkişi raporunda bile bu görüşmelerinin 2`sinin yanıtsız olduğu görülüyor. Ama bana Savcılıkta 5 kez diye soruluyor. 3 görüşmeden bir tanesi de iki saniye. Bu görüşmelerin nedeni ise Demirbaş`ın bir tanıdığının plaka işlemleri hakkındaydı. Kendisine bakacağımı söyledim. Şahısla tekrar olan görüşmeden bir tanıdık bulamadığımı söyledim. O da bana ‘abi ben hallettim` dedi.
"İddianamede sadece ben unvanım nedeniyle yargılanıyorum"
Olay saatinden yarım saat sonraki telefon görüşmem, maktülün kimliğini öğrenmemiz nedeniyle Ülkü Ocakları camiasından tek tanıdığım Tolgahan Demirbaş olduğu için ona sormak istedim, sadece ‘Bilgin var mı?` diye sordum. O da ‘Yok abi` diye yanıtladı. Şahsım hakkında hukukun evrensel ilkesi olan masumiyet karinesi ilkesi yerle bir edildi. Hiçbir şekilde diğer şahısların ünvanlarına yer vermezken sadece benim ünvanıma verilmiş iddianamede sadece ben unvanım nedeniyle yargılanıyorum.
Dosyadan çekilme talebim olmadı. Ancak yine aynı şekilde bazı basın yayın organlarında bu şahısla olan tanışıklığımızın bir sırmış gibi lanse edilmesine ilişkin; benim bu şahısla olan telefon görüşmelerime ilişkin dökümler 2 veya 3 Ocak tarihinden bu yana bilinmektedir. Bu şahısla olan tanışıklığımdan o dönemki idari amirlerimin de bilgisi var. Ben görevimin gereğini yaptım.”
"Cep telefonu şifremi şu aşamada vermek istemiyorum"
Cep telefonu şifresini ise ``susma hakkı`` kapsamında vermediğini kaydeden Mustafa Ensar Aykal, ``Önce benim telefonumun incelenmesi için şahsıma net bir suçlama yapılması gerekmektedir. Cep telefonu şifremi şu aşamada vermek istemiyorum`` dedi.
Tutuklu sanıklardan Doğukan Çep, sanık Aykal`a ``Selman Bozkurt ile Ahmet Keçik`in ateş ettiği silahlar, olay sonrası hemen teslim alınmış mıdır? Alınmamışsa neden alınmamıştır?`` diye sordu. Aykal, bu soruya, "Doğrudur, silahlar sonradan teslim edilmiştir`` yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı Ayşe Ateş`in avukatı Ali Yücel`i duruşma salonundan çıkartılmasına yönelik talimatı yerine getirmeyen kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar vererek, duruşmayı yarın saat 09.00`a erteledi.