CHP Mersin Milletvekili Kış, AK Parti iktidarı döneminde yaşanan felaketlere ilişkin açıklama yaptı. Kış, şunları kaydetti:
"Bu ülkede 22 yılda, resmi rakamlara göre 53 bin 319 vatandaşımızı kaybettik. Maden kazaları, tren faciaları, yurt yangınları, depremler, seller… Ancak bu ölümler birer kader değildi, göz göre göre geldi. Bu ölümlerin ardından, suçluların hesap vereceği bir adalet düzeni değil, AKP`nin iki yüzlü adalet sistemi devreye girdi. Suçsuz insanlar tutuklanırken, felaketlerin gerçek sorumluları elini kolunu sallayarak dışarıda gezmeye devam etti.
Soma`da 301 madencimiz öldü. Maden sahipleri ve yöneticileri birkaç yıl yatıp serbest kaldı, dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve AKP`nin bürokratları hesap vermedi. Üstelik madenciyi tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, Frankfurt`a ataşe olarak atandı, şimdi de TFF`de koordinatör. Peki bu davada madencinin hakkını arayan Can Atalay`a ne oldu? Hatay`dan milletvekili seçilmesine rağmen hâlâ cezaevinde.
Aladağ`da Süleymancılar cemaatine ait kaçak yurtta 12 çocuk diri diri yanarak öldü. Yangın merdiveni kilitliydi, çocuklar camlardan atladı. Yurt müdürü ve bazı görevliler tutuklandı ama dönemin Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tek bir gün bile hesap vermedi. Tarikat yurtları hâlâ açık, devlet desteği almaya devam ediyor.
"Katiller dışarıda, evladını kaybeden anne ise yargılanıyor"
Çorlu`da 25 vatandaşımız hayatını kaybetti. Rayların altı boştu, bakım yapılmamıştı, tren devrildi. Sorumlular mı? 9 kişi tutuklandı ama dönemin Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan`a dokunulmadı. Yetmezmiş gibi, oğlunu kaybeden Mısra Öz, Bolu yangınıyla ilgili attığı bir tweet yüzünden soruşturmaya maruz kaldı. Katiller dışarıda, evladını kaybeden anne ise yargılanıyor. İşte AKP`nin adalet düzeni.
6 Şubat`ta 53 bin insanımızı kaybettik. Devlet yoktu, AFAD yoktu, Kızılay çadır sattı. İhaleler yandaşlara gitti, binalar kum gibi dağıldı, binlerce insan enkaz altında öldü. Hastaneler çöktü, çürük binaların müteahhitleri serbest bırakıldı, devlet ihaleleri alan AKP`ye yakın şirketlere dokunulmadı. Peki dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ne yaptı? İstifa mı ettiler? Hayır. Sorumluluk mu aldılar? Hayır. Koltuklarına sıkı sıkı tutundular.
Erzincan İliç`teki Çöpler Altın Madeni`nde 9 işçimiz göçük altında kaldı, 116 gün sonra cesetlerine ulaşıldı. Sorumlular mı? 12 kişi tutuklandı ama ÇED olumlu raporu veren dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum`a yine kimse dokunmadı. Katliamın onayı devlet eliyle verildi, bedelini işçiler canıyla ödedi.
Ve son olarak Bolu`da 78 vatandaşımız öldü, 35 çocuğumuz toprağa verildi. 30 aile yok oldu. Devlet ne yaptı? Önce belediyeyi suçladı, sonra İl Özel İdaresi`ni sorumlu tuttu. Ama Turizm Bakanlığı`nın yetkisinde olan otelin, bakanın sahibi olduğu ETS Tur tarafından listelendiği ortaya çıktı. Yine kimse istifa etmedi, kimse yargılanmadı.
Bütün bu felaketlerin ardından AKP`nin adaleti hep aynı şekilde işledi. Ölüm saçan patronlar, AKP müteahhitleri dışarıda. Bakanlar, bürokratlar hesap vermiyor. Ama adalet isteyenler, evladını kaybeden anneler, madenci haklarını savunanlar yargılanıyor. İşte AKP`nin adalet düzeni budur.
"AKP`li bir bakan, müteahhit ya da bürokratsa bırakın yargılanmayı, ödüllendiriliyor"
Türkiye`de bir felaket olduğunda, ilk ceza gerçekleri söyleyen gazetecilere, adalet isteyen avukatlara, evladını kaybeden annelere kesiliyor. Suçlu AKP`ye yakınsa ceza almıyor, AKP`li bir bakan, müteahhit ya da bürokratsa bırakın yargılanmayı, ödüllendiriliyor.
Bu düzen değişecek. Bu çürümüş düzeni değiştirmek için, adaleti savunan herkesin yanında olacağız. Türkiye`de gerçek adalet sağlanana kadar mücadelemiz sürecek."