(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Milletvekili Adnan Beker`in CHP`ye katılımına yönelik parti içinden gelen eleştirilere ilişkin olarak, "‘CHP`ye geleceğim` diyene ‘git` diyecek bir durumumuz bu parlamento denkleminde yok. Çünkü Adnan Beker`in gelmesine bozulan arkadaşlar, 14 Mayıs seçimlerinde CHP listelerine kimler girdi, o zaman hiçbir şey demiyorlar. O gün listede 39 milletvekili verilirken kalemi elinde tutan arkadaş, Adnan Beker`in gelmesine laf ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, NOW TV`de yayınlanan "İlker Karagöz ile Çalar Saat" programına konuk oldu. Özel, "Erdoğan geldiğinde 200 gramlık Ramazan pidesinde 1 lira, 2,5 tane alıyormuş. Bugün 1 lira 12,5 gram alıyor, bir dilim ekmekten ince. Kırk kat pahalılanmış pide. ‘Altın hesabı yapmayalım` deyince teyze dedi, ‘Güllaç hesabı yap.` Sordum, ‘Güllaç evde nasıl yapılır` diye ve sordum. Erdoğan`ın 22 yıl önce değil, bütün yetkileri üzerine aldığı gün, teyze güllacı 25 liraya mal ediyormuş evde bir tepsi güllacı, şimdi 365 lira evde bir tepsi güllaç yapmak" dedi. Özel, şunları kaydetti:
"128 milyar dolar rezervimiz gitti, yerine konacak diye bütün memleketin anası ağlıyor"
"Mehmet Şimşek enflasyonu düşünmeye geldi. 2,5 yıldır patinaj yapıyoruz, enflasyon aynı yerde şu an. Avrupa`daki liderlerle de enflasyon meselesini konuştuk. Covid`den sonra bütün dünya enflasyon korkusu yaşadı. Bütün dünya faizleri enflasyonun üstüne taşırken Erdoğan, inadına faiz indirdi. O indirdikçe iki şey oldu: Fiyatlar fırladı çünkü para eriyor, herkes ev almaya saldırınca ev fiyatları fırladı, ev fiyatları pahalılanınca kiralar fırladı. ‘Döviz alayım` diye dövize yöneldiler; dolar 4 liralardan önce 20 liralara doğru, sonra 40 liralara doğru gitti. Önce 8 lirada tutmak için, olmadı 12`de, olmadı 16`da, 20`yi geçmesin diye 128 milyar dolar rezervimiz gitti. Yerine konacak diye bütün memleketin anası ağlıyor şimdi. O süreçte devletin rezervleri eridi ve ekonomide yapabilecek bir şey kalmayınca enflasyon fırladı gitti.
"Beklenti enflasyonu gerçekleşmemiş diye cezasını niye emekli, asgari ücretli çeksin!"
Bugün TÜİK diyor ki, ‘Yıllık enflasyon yüzde 40`, ENAG da diyor, ‘80.` Geçen sene bugün aldığın 50 liralık mal, 70 lira olduysa TÜİK haklı, 90 lira olduysa ENAG haklı. Gidiyorum pazara, geziyoruz. Pazardan çocuğuna üst baş alana diyor ki, ‘500 lira.` ‘Geçen sene kaç paraydı` diyorum; 200 diyen var, 250 diyen var. Yüzde 100`ün artında fiyatı artan hiçbir şey yok. Eskiden Erdoğan şöyle söylüyordu, ‘Asgari ücretlimizi, emeklimizi enflasyona ezdirmedik.` Bu şu demek: ‘Enflasyon oranında zam verdik.` Bu iyi değildir çünkü enflasyon Türkiye`de gerçek hesaplanmadığı için insanların maaşından para çalınıyor. Ayrıca refah payı vermeniz lazım ki ekonomi büyürken sen yerinde sayarsan gerçekte küçülürsün. Bu sene çok daha fena bir şey yaptılar; gerçekleşen enflasyonu değil, beklenti enflasyonuna göre zam verdiler. Beklenti enflasyonu, senin beklentin. Gerçekleşmemiş, becerememişsin; cezasını niye emekli, asgari ücretli çeksin!"
Özel, AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş`ın "Maaşlara zam yapıldığında kimse tasarruf etmez" açıklamasına şu tepkiyı gösterdi:
"Allah akıl, fikir ve birazcık vicdan versin. Tok açın halinden anlamaz, bu o. Kendisi öyle bir durumda ki; istediğini alabiliyor, harcayabiliyor, yiyor, içiyor ve tasarruf edebiliyor ya sanıyor ki asgari ücretli o durumda. Bir kere senin malınla, aldığın maaşla asgari ücretlinin durumu bir mi? Asgari ücretliye 17 bin veriyordun, 22 bin lira yaptın. 22 bin lirayla Tayyip Bey`e de uyduysa 3 çocuk yaptıysa 5 boğaz doyacak. Sırf çay-simit versen yetmiyor bu para. Bunun ev kirası var. İstanbul`da 22 bin lira veriyorsun ‘Bir de kira ver` diyor. Kümeste otursa 12 bin lira verir, kalan 10 bin liraya da o çocuklar doyacak, giyinecek, okula gidecek. Akıl alır gibi bir mesele değil. ‘Ben buna fazla maaş verirsem bu yatırım yapmaz` diyor. Ne yatırımı, adam çocuklarını aç yatırıyor. Burada bir vicdan meselesi var, siyaset meselesi falan değil."
"Aday değilim, en doğru adayı belirlemenin güvencesiyim"
Özel, CHP`nin Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecine ilişkin olarak, "AK Parti artık iktidar partisi olmanın dışında halktan kopmuş, bir yönetenler zümresine dönüştü. Bu yüzden en hızlı şekilde sandığın gelmesi, vatandaşın bir karar vermesi gerekiyor. Onun için CHP olarak bir erken seçim süreci başlattık. Kendimiz de ‘Erken seçimin adayı, erken belirlenir` diye sandık başına gideceğiz. Bütün üyelerimizle birlikte adayımızı belirleyeceğiz ve vaatlerimizle, kampanyamızla erken seçim sandığını önümüze getirmek için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Cumartesi, pazar günleri 10-12 ili gezerek, CHP`nin üyelerinin en yoğun olduğu illerden başlayarak ön seçim sürecini yürütecek. 1 milyon 750 bin üyeye çıktık. 1 milyon 520 bin kişiyken çağrı yapmıştık, ‘Baba ocağına gelin, kapılar açık. Gel, seç, tarihe geç` deyip üyeliğe davet yapmıştık. Şubat ayı boyunca 230 bin üye geldi. 23 Mart`ta 230 bin yeni üyemizin de katılacağı dinamizmle sandık başına gideceğiz. 15 Temmuz akşamı tanklar sokağa çıktığında ‘Hükümetin arkasında biz varız, darbenin karşısındayız` demiş partiyiz. Biz sandıktan başka bir şey bilmeyiz çünkü bu ülkeye sandığı getiren biziz. 23 Mart günü Türk baharında milyonlarca kişi sandığa gideceğiz adayımızı belirlemek için. Kendim aday değilim, en doğru adayı belirlemenin güvencesiyim. Aday belirleme sürecinde bir partinin genel başkanı kendi adaylığını düşünüyorsa zaten ilan ediyor, oluyor. Artık gelecekte kimse Cumhurbaşkanı adayını belirlerken ‘Ben karar verdim, böyle olacak` demeyecek. Göreceksiniz, bundan birkaç seçim sonra bütün partiler bu yöntemi benimseyecek" ifadesini kullandı.
"39 milletvekili verilirken kalemi elinde tutan arkadaş, Adnan Beker`in gelmesine laf ediyor"
Ankara Milletvekili Adnan Beker`in CHP`ye katılımına parti içinden itirazların yükselmesini de Özel şöyle değerlendirdi:
"Adnan Beker`i Mansur Bey`e çok yakın biri olarak biliyoruz. 6 ay önce Mansur Bey, ‘Adnan gelebilir` demişti bana. Sonra Adnan Bey`le birkaç kez görüşüldü. Adnan Bey`in geçmişteki birtakım söylemlerinden dolayı ‘Biraz izleyelim` dedik parlamentoya devamıyla, grubumuzla ilişkileriyle. Mansur Bey`le samimi, rozeti takarken dedim ki, ‘İkinci bölgede bolca çalıştırın`. Elbette herkes kendisinden kefil de ben anlamadım hangi bağlamda, nerede söylenmiş ama onların arasında bir sorun yok. Adnan Bey geçen anlattı, ‘Televizyon yayınında gazeteci çok sıkıştırınca kızdım, söyledim` diyor, yemin billah ediyor, ‘Aslında vermiştim` diye. ‘CHP`ye geleceğim` diyene ‘git` diyecek bir durumumuz bu parlamento denkleminde yok. Çünkü Adnan Beker`in gelmesine bozulan arkadaşlar, 14 Mayıs seçimlerinde CHP listelerine kimler girdi, o zaman hiçbir şey demiyorlar. O gün listede 39 milletvekili verilirken kalemi elinde tutan arkadaş, Adnan Beker`in gelmesine laf ediyor. Bağımsız kalmış 6 aydır, 7 kere AK Parti`den teklif gitmiş, ‘Muhalefet oylarıyla seçildim, duruyorum` demiş. Bizimle birlikte çalışacak, mücadele edecek. Biz rozeti takacağız, arkadaşlar ‘Doğru olmaz` diyor. Hatasıyla sevabıyla oluşmuş parlamento bu ve buradan iktidar yürüyüşü çıkarmaya uğraşıyoruz ve onun için de her şey güllük gülistanlıkmış diye düşünmesin. Gün gelecek o bir milletvekili önümüze bir anayasa değişikliği getirmeye kalkıldığında vatanı kurtaracak."
"Meclis zemininde bir komisyon eliyle, Türkiye`nin demokrasi sorununu çözecek demokratikleşme paketinin yürütülmesi gerek"
Özel, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan`ın çağrısının ardından yaşanan gelişmelere ilişkin olarak, şunları kaydetti:
"İsmi yok, ‘Süreç süreci.` Birbirini tehdit etmek yerine ‘Dur daha halay çekeceğiz` demeleri kötü bir şey değil. Sayın Bahçeli ve Erdoğan`dan samimi özeleştiri ve helallik isterim CHP`liler adına. Biz geçmişte DEM`le el sıkışıyorduk. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan ‘DEM`lenme, terör ittifakı, teröristlerle işbirliği yapıyorsun` diyorlardı. Cumhurbaşkanı adayı çıkarmışız, DEM Parti`nin Cumhurbaşkanı adayı yokmuş, üyeleri CHP`nin adayına oy vermiş diye Kandil`de montaj video yayınlattı bunlar. Şimdi bu sözleri söyleyebiliyorsanız CHP`den helallik istenecek çünkü bize çok yanlış yapıldı. ‘Sözü susturursan silahlar konuşuyor` dedik, şimdi o noktaya geldi Türkiye. O yüzden CHP`nin dediği nokta çok önemli ama bu süreçte gözünü bağladın milletin, eliyle ne olduğunu anlamaya çalışıyor.
Meclis zemininde tam yetkili komisyon eliyle, hızlı şekilde Kürt sorununu çözecek ve daha ötesinde Türkiye`nin demokrasi sorununu çözecek bir demokratikleşme paketinin tıkır tıkır yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. O komisyona şehit aileleri, gaziler, mağdurlar davet edilmeli ve onların rızası alınmalı. 140`a yakın şehit ve gazi derneğini ziyaret ettik, dedikleri şu, ‘Biz yandık, başka analar yanmasın ama samimiyet olsun, kandırmaca olmasın, bu iş siyasete alet olmasın.` Bu çok büyük bir yüce gönüllülük. Bu ailelerin rızasının alınmasını gerektiğini söylüyorum.
"Türkiye`nin çok büyük bir demokratikleşme adımıyla bütün sorunları ortadan kaldıracaksa buna da olanak tanımak lazım"
Hepimiz biliyoruz ki Öcalan`la devlet sürekli temas halinde. Bundan da her şeyi bilen Erdoğan`ın haberi var. Neredeyse 1,5 yıldır Öcalan`la devlet görüşüyor. Erdoğan adım adım bu işleri biliyor ve takip ediyor. Bu görüşmeleri yapan heyetin Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan`a sunumundan sonra Bahçeli harekete geçerek bir süreç başlattı. Erdoğan da ‘Uzatılan eli havada bırakmayın` diye o sürecin gerçek sahibi olduğunu belli etti. Ama bu sürecin kendilerince risklerinden dolayı ‘Devlet Bey`in partisinin oyu 4-5 bandında, ondan kaçan bize gelir. Sürecin siyasi riskini Devlet Bey`e verelim, Tayyip Bey`i hasarsız tutalım` diye bakarsa herkes, bu sorunları kimse çözmez. 2015`te Tayyip Bey şu hatayı yapmıştı: ‘Bu iş iyiye gidecek, başkasıyla paylaşmayayım, kimseyi ortak etmeyeyim` demişti ve ardından büyüt felakete dönüştü ve Hendek olaylarında neler kaybettik. Bu geldiğimiz süreçte Erdoğan işin esas sahibi ama siyaseten kenarda durarak izliyor. Burada işe sahip çıkacaksan çıkacaksın, bütün sorumluluğu alacaksın. Biz de ana muhalefet, gelecekte Türkiye`yi yönetecek parti olarak sorumluluğumuzu alacağız.
Bir sihirli değnek var, Devlet Bey`e değdi, Devlet Bey`in ‘Terörist, kapatılmalı` dediği, selam vermediği DEM Parti`yle el sıkıştı, şimdi halaya duruyor. Aynı sihirli değnek, Öcalan`a değmiş. O da yaptığı açıklamayla 1970`lerin sonunda kurduğu, bu güne kadar çözülmemiş bu sorunla ilgili PKK`ya ‘Teslim olun` diyor. O kadar silahlı unsur falan hepsi teslim olacak, sonra böyle kalacak öyle mi? Çocuklar inanırsa buna, bizim de inanmamızı bekleyin. Sihirli değnek dokunacak Kürt siyasetçiler serbest kalacak, şunlar düzelecek... Anayasa değişikliğinde yokuz. Bu sihirli değnek değil, Erdoğan`ın hepimize vuracağı en son değnek olur. Demokrasilerde sihirli değnek olmaz. Devlet Bey, Selahattin Bey`le telefonda görüşmüş. Düne kadar Selahattin Bey`i ziyarete gidenleri vatan haini ilan ediyorlardı ama kıymetlidir telefonda görüşmesi. Ben de Başak Hanım`la konuştum, ‘Çok iyi bir gelişme bu` dedim.
Bu işi baltalamak istesek, siyasete alet ederek oradan rant çıkarmak istesek çok verimli bir alan var çünkü şeffaf olmadıkları için verecekleri cevaplar falan... Suriye`de Kürtleri de Türkleri de, Arapları da Dürzileri de, Sünnileri de Alevileri de kapsayan önce bir geçiş hükümeti kurulmalı, hızla bir anayasa yapılmalı. O anayasa altında Kürt`ün de Türk`ün de, Arap`ın da Dürzilerin de güvence altına alınması ve demokratik seçimlerle Suriye`nin toprak bütünlüğünün korunduğu bir demokratik Suriye inşa edilmesi lazım. Yapılan çağrıdan sonra DEM`den ve Suriye`den gelen açıklamalar, ‘Bu bizi kapsamazdı ama Erdoğan ve AK Parti kaynakları mutlak kapsadığını söylüyor. Demek ki yapılan görüşmelerde çağrının dört yere; Türkiye`ye, Avrupa`ya, Suriye`ye ve Irak`a yapılması konuşulmuş ve bu süreçte de başka şeyler de konuşulmuş. Bu çağrı bu şekilde yapılmış üzerinde mutabakata varılmış bir metin okunacağına göre. Bu metnin Türkiye`yi kapsadığını söylüyorlar, demek ki daha yapılan müzakereler var. Bunu görmek lazım. Bunun Suriye`deki yapıyı da, Türkiye`yi de kapsayacak, Avrupa`ya da seslenecek bir çağrı, Türkiye`nin çok büyük bir demokratikleşme adımıyla bütün sorunları ortadan kaldıracaksa buna da olanak tanımak lazım."
“Allah akıl fikir versin”
Ticaret Bakanlığı`nın `Kent Lokantası` yayını için gastronomi yazarı Vedat Milor`a soruşturma açmasına tepki gösteren Özel, “Lokantada bir çorba içiyorsunuz. Onun yarı fiyatına Kent Lokantaları`nda dört kap yemek var burada. O parayla zaten bu insanların, gidip yarım çorba içmesi mümkün değil. Kent Lokantaları`nın reklama ihtiyacı yok. Var gücüyle arkadaşlarım yenilerini açmaya çalışıyor. Sen emekline evde ya da dışarıda ihtiyaç duyduğu zaman karnını doyuracak imkanı yaratmayacaksın sonra Kent Lokantaları övüldü diye soruşturma açacaksın. Allah akıl fikir versin” diye konuştu.
Özel, erken seçim tartışmalarına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
“Seçim bugün de olsa cesaretimiz var. O gün de olsa cesaretimiz var. Bugün karşımıza çıkamayanlar, 2,5 yıl vadeli efelik taslamasınlar. Gelirler, şimdi seçim yaparlar olur. Erdoğan aday olsun diye 5 ay öne alalım... Ne alacağız öne. O gün bekleyen adayını da belirlesin. Elitaş adaysa, Hakan Fidan adaysa şimdiden açıklasın. Öyle Erdoğan`ın arkasına sığınıp, bize ateş etmesinler.
“Adayımızdan daha çok koşacağız”
Samimi bir birlikteliğin içindeyiz. Üçümüzün de bir tane ortak hedefi var. Türkiye`yi selamete kavuşturmak. Bunun için sağ salim sandığı getirmek. Ne kadar erken, o kadar iyi. Ben aday değilim. İki arkadaşımızın ismi ön plana çıkıyordu. Bu meseleyi birlikte konuştuk. Sahadaki, sokaktaki heyecanı görüyorsunuz. Biz yapacağımız ön seçimle 23 Mart günü, adayımızın arkasına en az bir milyon kişi geçeceğiz. Biz 1 milyon 700 bin kişi mesuliyet alıp, adayın arkasına geçip, adaydan daha çok koşacağız. Böyle bir sorumluluğumuz var. Sürecin başarılı olacağına inanıyoruz. Bir otoriter, popülist lider nasıl yenildi ve iktidar gönderilip, yerine demokrasi yeniden nasıl kuruldunun kitabı yoktu. Onu biz hep birlikte yazacağız."
(SON)