HABER: Fatih ÖZKILINÇ - KAMERA: Kerim UĞUR
(MANİSA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, soruşturmalar ve davalar üzerinden bir korku iklimi yaratıldığını belirterek, "Bu iklim doğru bir iklim değil. Toplumun huzurunu, ekonomiyi bozan ve bu konularda birinci sorumlu kişi bunu düzeltmesi gereken iktidar bunu düzeltmek yerine burada topluma oluşturdukları kaygının şiddetini artırdı. Bu halde bir ülkenin yönetilme şansı yok" ifadesini kullandı.
CHP Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Manisa`da partisinin Kurumsal İletişim Buluşması`na katıldı. Bulut, CHP`li il ve ilçe yöneticileri ile belediye başkanlarının katıldığı toplantı sonrası ANKA Haber Ajansı`na ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Bulut, "Manisa`da örgütlerimizle, örgüt yöneticilerimizle toplandık. Bu toplantıların birkaç amacı var. Türkiye şu anda çok karanlık bir dönemde. Toplum gerçeklerden uzaklaştırılmış, haber alma kanalları tıkanmış durumda. Haberlere can veren ana damarlar susturuluyor, bir taraftan basına soruşturmalar. Diğer taraftan kamuoyunda hiç olmayan şeyler üzerinden fırtına kopartıp soruşturma açmalar memlekette soruşturma açılmayan hiçbir kesim kalmadı. İş dünyasına soruşturma açılmış durumda. Belediye başkanlarına, meclis üyelerine, sanatçılara her alanda korku iklimi oluşturulmuş durumda. Algıyla gerçekler yer değiştirmiş durumda. Hangisi doğru? Hangisi yalan? Şu anda havada. Bu kurumsal iletişimde aslında topluma gerçekleri sunma açısından bizlere düşen görevleri aktarmış olduk" dedi.
"Bir senaryo üzerinden insanlara baskı yapmanın anlamı yok"
Bulut, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında "PKK/KCK Silahlı Terör Örgütü Üyesi Olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianamenin kabul edilmesine ilişkin olarak, şunları kaydetti:
"Ahmet Özer`in uzunca bir süre önce iddianamesi hazırlanamadı. Sonra çıkan şeye bir baktık bir çatı örgüt oluşturulmuş. Ama halbuki o çatı örgüt zaten var olan bir şey. Sözcüsü mecliste. Kent uzlaşısı denilen kavram... Zaten biz bunu konuştuk. Ama kent uzlaşısı sadece Kürtlere ilişkin ya da DEM Parti`ye ilişkin değildi ki. Bizim meclis üyelerimizin içerisinde Saadet Partili, Milliyetçi Hareket Partili, Adalet ve Kalkınma Partili, her partiden insanlar var. Sonuçta biz zaten dedik ki sandıkta bir ittifak yapıyoruz. Türkiye İttifakı bunun adı. Bize Kürt muhafazakarlar, dindarlar, aklınıza gelen Türkiye`de var olan tüm kesimlerden oy almaya talibiz ve bu oyu aldık. Çıkan sonuçlar ortada. O açıdan böyle bir senaryo üzerinden insanlara baskı yapmanın, hapse atmanın anlamı yok. Bir tarafıyla diyorsunuz ki İmralı`yla görüşüyoruz, Kandil`e gideceğiz. Temsilciler atanıyor. Bu tartışmalar varken kent uzlaşısından ya da 12 yıl önce yapılan bir görüşmeden insanlar hapse atılır mı? Burada bir samimiyet bekliyor insan."
"İktidarda kalmaya yönelik sindirme operasyonu"
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla 1 yıl 3 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis istemiyle dava açılmasına ilişkin ise Bulut, şunları dile getirdi:
"Ülkedeki huzur ticareti etkiliyor. Haliyle bunlar da ticaret yapan Türkiye`de en yüksek derecede iş yapan insanlardan oluşan bir yapı. Haliyle hem üyeleri korumaya yönelik hem ülkeye dair endişelerini ifade ediyorlar. Bu ilk defa yapılan bir şey değil. Her zaman yapılıyor. Bunu herkes söyleyebilir. Şimdi böyle bir soruşturma açmanın kime faydası var Allah aşkına? Türkiye`de ticaretin gelişmesini istiyorsunuz. Dış kaynak arıyorsunuz. Bir taraftan enflasyonla mücadele ediyorsunuz. Bir taraftan üretim artsın diyorsunuz. Bir taraftan üretim artarken, istihdamı arttıralım, insanların refah payını yükseltelim diyoruz bir taraftan iş dünyasını korkutuyorsunuz. Bu da açıkçası iç politikaya yönelik iktidarda kalmaya yönelik sindirme operasyonu. İsterse ekonomi batsın, isterse insanlar aç kalsın, yeter ki biz iktidarda kalalım. Bunun gösterdiği sonuç bu."
"Bir o kalmıştı..."
Bulut, yemek eleştirmeni Vedat Milor`a Üsküdar`da gittiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi`ne ait Kent Lokantası`nın örtülü reklamını yaptığı gerekçesiyle Ticaret Bakanlığı tarafından yazılı açıklanma istenmesine ilişkin ise şunları kaydetti:
"Bir o kalmıştı. Yani soruşturma açılmadık bir orası vardı. Allah aşkına Kent Lokantası dediğiniz yerde şu anda kuyrukta insanlar. Sürekli yeni Kent Lokantaları açılıyor. Bu konuda aslında iktidarın utanması gerekiyor. Ülkeyi getirdiği hal itibariyle insanlar aç. İnsanlar artık yoksulluk sınırında değil. Açlık sınırının altında. Asgari ücrete bakın, ortalama geçim rakamlarına bakın. Açlık sınırını insanlar. Haliyle insanı sıra bekleyerek kuyrukta et alıyorlar. Temel ihtiyaçlarını almak için kuyrukta bekliyorlar. Kent Lokantası da öyle. Açtığımız her yerde kuyruk var. Siz şimdi kimi cezalandırıyorsunuz? Böyle bir reklama ihtiyacı olmayan insanların kuyrukta beklediği bir yere açtığınız soruşturmadan kimi cezalandırmayı umuyorsunuz? Bir soruşturma açmadıkları herhalde belediyelerin hizmet alanı kreşler. Bari onlara da soruşturma açsınlar. Kreşe neden çocuk gönderdin diye ebeveynlere, annelerine, babalarına. Yetmedi, çocuklara açsınlar bari soruşturma.
"İktidar düzeltmek yerine kaygının şiddetini artırdı"
Bu iklim doğru bir iklim değil. Toplumun huzurunu, ekonomiyi bozan ve bu konularda birinci sorumlu kişi bunu düzeltmesi gereken iktidar bunu düzeltmek yerine burada topluma oluşturdukları kaygının şiddetini artırdı. Bu halde bir ülkenin yönetilme şansı yok. Yargı ya da diğer devlet kurumları herkese lazım. Bugün o müdahale ettiğin kurumlar yarın çok büyük bir felaketle dönüşüyor. 15 Temmuz`u bu ülke yaşadı. 15 Temmuz`a giden yol bu devlet kurumlarına, yargıya müdahalelerle başladı. Daha başka hangi felaketi bekliyoruz?"