(ANTALYA)- Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, sendikalara seslenerek, "Antalya`dan, tutsak yoldaşlarımın yanından bütün siyasi partilere sesleniyorum, mutlaka birleşmemiz lazım. Bütün sendikalara sesleniyorum mutlaka yan yana gelmeliyiz. İşçi örgütleri, emek örgütleri, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri her yerde bu zalim iktidara karşı, bu zulüm düzenine karşı halkın birliğini sağlamak dışında hiçbir önceliğimiz yoktur. Bu iktidardan kurtulmak için, adalet için, demokrasi için, özgürlük için bütün yurttaşlarımızı yan yana gelmeye çağırıyoruz" dedi. 

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Antalya Aydın Kanza Parkı`nda halka açık alanda basın açıklaması yaptı. Açıklama öncesi cezaevinde olan parti üyelerini ziyaret eden Baş, hepsiyle tek tek konuştuğunu belirterek, "Arkadaşlarımızın sağlığı da iyi moralleri de iyi. Haklı bir davaya haklı bir isyana katıldıkları için en küçük bir pişmanlık duymuyorlar" dedi. Onların iyi olmasının iktidarın suçlu olduğu gerçeğini değiştirmediğini vurgulayan Baş, bunun hesabını sorma ihtiyaçlarının değiştirmediğini ifade etti. 

"Hiçbir iktidar halkını sonsuza kadar baskıyla, şiddetle yönetememiştir"

Genel Başkan Baş şöyle konuştu:

“Ülkede sadece bu iktidara biat etmiyor diye insanların dört duvar arasında tıkılmasını asla ama asla kabul etmeyeceğiz. Hukuksuz diyeceğim anlamayacaklar. Haksız diyeceğim anlamayacaklar. Hukuksuz, haksız, vicdansız ve akılsız bir kararla bu ülkeyi yönetmeye çalışan bir iktidar var. Yani hakkı hukuku yasayı anayasayı bir kenara bırakmış, zaten vicdanı olmayan ama son günlerde görüyoruz ki akli melekelerini yitirmiş bir iktidarla karşı karşıyayız.

Diploma hukuksuzluğuna başlayan en son Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını cezaevine atmakla devam eden bu süreçte, bin 879 yurttaşımız gözaltına almış. Bu akılsızlık, bu vicdansızlık, bu hukuksuzluk. Bin 879 tane insan, toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını, anayasanın kendilerine tanıdığı hakkı, yasaların kendilerine tanıdığı hakkı bir hukuksuzluğa bir haksızlığa karşı direnme hakkını kullandıkları için bu iktidar tarafından suçlu gösterilmeye çalışılıyor. Bunların tamamı en fazla 10 gün 15 gün bir ay sonra tahliye edilmiş olacak.  Çünkü kendileri hakkında yeni zula suçlamalarda ceza verseler zaten bu insanları mevcut yasalarla hapishanede tutamazsınız. Ama bir algı yaratmaya çalışıyor. Toplumu bana isyan edersen bunun bedelini sana ödeteceğim korkusuyla panikle, şiddetle ve zorla yönetmeye çalışıyorlar. 

Dünyanın her yerinde tarihin her döneminde açık bir gerçek vardır; Hiçbir iktidar halkını sonsuza kadar sopayla, baskıyla, şiddetle zorla, korkutarak, sindirerek yönetememiştir. Bu iktidarda aynı kendinden öncekiler gibi tükenişe doğru gittikçe, yenilgiye doğru gittikçe, çaresizliğe doğru gittikçe halkı hedef haline getiren, insanlara saldıran eline geçirdiği devlet imkanlarıyla; polis copuyla, biber gazıyla, jandarmasıyla adliyesiyle cezaevleriyle susturmaya çalışıyor. 

"Bugün Türkiye`de cezaevlerinde 390 binden fazla insan var"

Dünyanın neresinde cezaevinde tutuklu iki Cumhurbaşkanı adayı vardır? Türkiye`de cezaevlerinde AKP döneminde son 22 yılda insan sayısı 6 kat artmış durumda. AKP iktidara geldiğinde tüm Türkiye`de o günkü nüfusunda daha düşük olduğunu ekleyerek söylüyorum, cezaevlerinde 60 bin insan vardı. Bugün Türkiye`de cezaevlerinde 390 binden fazla insan var. Bunların bir kısmı tırnak içinde söylüyorum `adi suçlular` ama insanları o suça iten nedenler de sorgulamak lazım. Açlığın, yoksulluğun, sefaletin, geleceksizliğin olduğu yerlerde insanlar suça meyletmek zorunda kalıyor. Bu iktidarın bütün bunlardan doğrudan sorumlu olduğunu asla unutmayalım. Dün baktım şu anda Birleşmiş Milletler`e kayıtlı 193 ülke var. Türkiye`deki cezaevinde yaşayan insanlar bir ülke kursanız, 25 ülkeden daha fazla nüfusu var Türkiye`deki cezaevlerinin. Kuzey Kıbrıs`ın nüfusundan daha fazla insanı cezaevine koymuş bu iktidar. Sonra bağımsız yargıymış tarafsız yargıymış. 

"Tayyip Erdoğan önce kendi diplomasını çıkarsın göstersin"

Öyle bir noktaya geldik ki artık Türkiye`de demokrasinin ilk basamağı en alt zemini başlangıç noktası diyeceğimiz seçme ve seçilme hakkımızı elimizden alınmaya başladı. Öyle bir rejim inşa ediyorlar ki Tayyip Erdoğan istemezsin sen aday olamazsın. Şimdi buradan söylüyorum bakın madem bu tartışmaları yapıyoruz Tayyip Erdoğan önce kendi diplomasını çıkarsın göstersin. Anayasaya göre zaten 2 kereden fazla aday olamayacak Tayyip Erdoğan üçüncü dönemdir Cumhurbaşkanı. Üstüne üstüne yetmemiş gibi Allah ömür verdikçe bu koltukta oturmaya devam edeceğiz diyor. Erdoğan senin dönemin bitti sen aday olamazsın senin hakkın olmamasına rağmen sen adaysın seçiyorsun ve tekrar aday olmak için uğraşıyorsun ama karşına birisi çıktığı anda onu aday yapmamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Tayyip Erdoğan`ın istediği gibi Tayyip Erdoğan`ın keyfine göre Tayyip Erdoğan`ın yerini zamanını koşullarını adayını belirlediği bir seçim oyununda biz olmayacağız.

"Demokrasi için birleşmek zorundayız"

Tekrar ediyorum arkadaşlar hep bir arada durmak zorundayız aramızdaki ufak tefek ayrımları bir kenara bırakarak bu ülkede adalet için birleşmek zorundayız. Demokrasi için birleşmek zorundayız. Özgürlükler için birleşmek zorundayız. Tüm bunların sonucunda sevgili yoldaşlarımızı bir an önce özgürlüklerine tekrar ulaştırabilmek için de Türkiye`nin dört bir yanında şu anda tutuklu olan şu anda gözaltında olan bu haklı isyana katılan herkesi kendi öz kardeşimiz gibi görerek, hepsinin ailelerini kendi ailemiz, hepsinin çocuklarını kendi çocuklarımız gibi görerek, onların bir an önce kavuşabilmesi için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.

"Bu ülkeye karşı bir haksızlık yapılıyor"

Tayyip Bey`i istifa ettireceğiz. Bu iktidara son vereceğiz. Bu saray rejimine son vereceğiz. Yolun ortasına bir saray kurmuşlar ve gelenden geçenden para almaya, kendi ceplerini yandaşlarını zenginleştirmeye çalışacak bir saray iktidarı var. Bu ülkede karşısındaki milyonlarca yurttaş bu saray iktidarına karşı birleşmek ve bu iktidara son vermek zorunda. Demokrasi için bizim birleşmemiz lazım. Özgürlüklerimize sahip çıkmak için birleşmemiz lazım. Burada sadece kendi yoldaşlarımıza yapılmış bir haksızlığa karşı buluşamadık. Bu ülkeye karşı bir haksızlık yapılıyor. Bu ülkede emeğiyle yaşayan onuruyla yaşayan haysiyetine sahip çıkan iradesine sahip çıkan bütün yurttaşlara karşı haksızlık yapılıyor. Hep beraber buna karşı bütün güçleri birleştirmemiz gerekiyor. 

"Patronların emirlerinden çıkmayanlara siyaset düzenine son vermemiz lazım"

Antalya`dan, tutsak yoldaşlarımın yanından bütün siyasi partilere sesleniyorum, mutlaka birleşmemiz lazım. Bütün sendikalara sesleniyorum mutlaka yan yana gelmeliyiz. İşçi örgütleri, emek örgütleri, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri her yerde bu salim iktidara karşı, bu zulüm düzenine karşı halkı birliğini sağlamak dışında hiçbir önceliğimiz yoktur. Bütün yurttaşlarımıza sesleniyorum, yıllardır oluşmuş bozuk düzen Türkiye`de siyasette halkın, emekçinin, yoksulun, gencin sesinin kısılması onun sesinin duyulmaması üzerine kurulmuştur. Bunu değiştireceğiz. Yeter artık. Cebinde bol parası olanların, patronların emirlerinden çıkmayanlara siyaset düzenine son vermemiz lazım. Zaman bu zamandır. O yüzden mahallenizde, sokağınızda, ilçenizde, ilinizde, iş yerlerinizde ve okullarınızda bulunduğunuz her yerde. Bu iktidardan kurtulmak için, adalet için, demokrasi için, özgürlük için bütün yurttaşlarımızı yan yana gelmeye çağırıyoruz. Biz yan yana gelmediğimiz sürece bu tek adam iktidarı ve onun etrafındaki akrabalardan oluşan saray rejimi bu ülkeyi bir felakete doğru sürüklenir."