(MUĞLA) - CHP PM Üyesi Mehmet Alkım Denizaslanı`nın KYK yurtlarından zorla çıkarıldıkları iddia edilen öğrencilerin geri alınması için Bodrum`dan Menteşe`ye başlattığı yürüyüş sona erdi. CHP Menteşe İl Başkanlığı önünde konuşma yapan Denizaslanı, “En fazla beni bugün alırlar, 3 sene yatırırlar. 3 sene sonra bu memlekete adalet gelecek, demokrasi gelecek, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak” dedi.
CHP PM Üyesi Mehmet Alkım Denizaslanı`nın, CHP`nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu`nun tutuklanmasını protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle KYK yurtlarından atıldıkları iddia edilen öğrencilerin geri alınmaları için 17 Nisan Perşembe günü Bodrum`dan başlattığı yürüyüş Menteşe`de tamamlandı.
Denizaslanı Menteşe CHP il binası önünde yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
"Yola çıktığımızda, Muğla`da bulunan yurttan 3 tane genç kardeşimiz birilerinin tabiriyle kendi istekleriyle ayrıldığı, bizim tabirimizle de mobbing ile çıkarıldıklarını söyledik. Akabinde de ben şunu söyledim, `Devletimizin Muğla`daki yöneticileri, Vali Bey ise Vali Bey, Kaymakam Bey ise Kaymakam Bey, Kredi Yurtlar Kurumu`ysa Kredi Yurtlar Kurumu, devletin büyüklüğünü gösterin, bu çocukları çağırın deyin ki `Kendi isteğinizle ayrılmadıysanız buyurun biz sizi yurda geri alıyoruz.` Sonra onlar ne yaptılar? Bunu yapmayı bir kenara koyun, `Halkı kin ve nefret teşvikten` hakkımda suç duyurusunda bulundular. Biz köpekle yan yana yürüyen insanlarız, bizden hiç kin ve nefret çıkar mı? Bizden sevgi çıkar, birlik çıkar."
CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı da "Zorba AKP iktidarı, her geçen gün meşruiyetini biraz daha yitirerek adaleti ve hukuku ayaklar altına almaktadır. Halkın gözünden ve gönlünden düşen `bu şahsım iktidarı`, demokrasiyi rafa kaldırmakta ve otokratik rejimlerde bile ender rastlanan karar ve uygulamalarla kendisine muhalif olan herkese zulmetmektedir. Ancak unutulmasın ki, ‘Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.` Attığımız her slogan yalnızca Saray iktidarına değil, o iktidarın inşa etmeye çalıştığı korku imparatorluğuna da bir cevaptır. Biz buradayız. Hiçbir baskı, hiçbir tehdit halkın örgütlü gücünden daha büyük değildir. Çünkü bizler Mustafa Kemal`in askerleriyiz" dedi.
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan da şöyle konuştu:
"Cumhuriyet Halk Partisi, nerede haksızlık, hukuksuzluk varsa yanında durmaya devam edecektir. İktidar olma sorumluluğu öyle bir sorumluluktur ki, bu ülkede tek bir yurttaş bile ‘Benim sorunum var` diyorsa o bizim sorunumuzdur. O bu memleketin sorunudur ve o sorunun çözümü için inisiyatif almayı gerektirir. Ama sizler o inisiyatifi almayarak, halkı duymayarak, halktan koparak çoktan o bağları kestiniz. Dün Yozgat`ı gördünüz. Yozgat`tan yükseliyor halkın sesi, artık emeklileri, emekçileri, çiftçileri, gençleri, kadınları, herkesin sesi çıkıyor ve siz duymazdan gelmeye devam ediyorsunuz. Ama o çığlıklar, o haykırışlar bilmiyorsunuz ki sizin sonunuzu getirecek. O sandık elbette gelecek ve bugünün kumpasçılarını hep birlikte def edeceğiz."
"Sandığı getirin, hesaplaşalım"
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da "Sayın Genel Başkanımızın büyük çabasıyla Saraçhane`den başlattığı bu büyük mücadele, daha dün Yozgat`ta müthiş bir kalabalıkla ve tepkiyle büyüyerek devam ediyor" diyerek, şunları söyledi:
"Yozgat gibi AK Parti veya MHP`nin kendi kalesi olduğunu düşündüğü bir ilde, çiftçilerin, vatandaşların bu kadar büyük bir kalabalıkla, bu iktidara kırmızı kartı göstermesi, bence onların gözünü iyice korkutmuştur. Bundan sonra belki de çok daha sert önlemler de alabilirler ama Alkım Denizaslanı gibi soyadında `aslan` olan hiç kimse korkmayacak, hiç kimse çekinmeyecek, sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Belediye başkanlarını, siyasetçileri, genel başkanları, sanatçıları, öğrencileri tutuklayarak, gözaltına alarak, bu mücadeleyi bitiremezsiniz. Bunu yapamazsınız. Yapacağınız şudur, bir an önce bu hukuksuz şekilde tutukladığınız belediye başkanlarımızı, parti genel başkanlarını, öğrencilerimizi, gazetecileri, sanatçıları, içeride hukuksuz tutulan kim varsa onları, bir an önce serbest bırakın. Daha sonra şu sandığı bir getirin, ondan sonra hesaplaşalım. Ben inanıyorum ki hayatlarında görüp görebilecekleri en büyük hezimete ilk sandıkta uğrayacaklardır. Çünkü şu anda gençlerin, kadınların, çiftçilerin, bütün iş dünyasının, herkesin tek bir beklentisi var, ‘bir an önce bu sandık önüme gelsin.` Adayımı yanımda, sandığımı önümde istiyorum."