29 Nisan 2025 Salı

15:47   CHP`LI AĞBABA`DAN 1 MAYıS ÖNCESI "TÜRKIYE`DE EMEĞIN DURUMU" RAPORU: "ÇALıŞTıĞı HALDE YOKSUL OLANLARıN ORANı YÜZDE 12`YE YAKıNDıR"   15:46   CHP LIDERI ÖZGÜR ÖZEL İBB`DE: “BIZ BU BINADAN ÇıKARSAK TÜRKIYE`YI YÖNETMEYE GIDERIZ. ERDOĞAN BU KAHRı ÇEKMEK ISTEMIYORSA SANDıĞı ÖNÜMÜZE GETIRECEK”   15:01   MEZITLI BELEDIYESI EKIPLERI SAHA ÇALıŞMALARıNA DEVAM EDIYOR   14:53   ÖZGÜR ÖZEL: "ERDOĞAN, İTALYA`DAYKEN TÜRKIYE`DE DEMOKRASI OLDUĞUNU SÖYLEYECEK, PISA KULESI DIK DESE KIMSE YALANLAMAZ"   13:31   ALI ÖZTUNÇ: JAMMER KULLANMAK İMAMOĞLU`NA YASAK AMA BILAL ERDOĞAN`A SERBEST, ÖYLE MI? ERDOĞAN AILESINE, AK PARTILILERE SERBEST AMA MUHALIFLERE YASAK   13:17   ÖZGÜR ÖZEL: “TÜRKIYE`DE MEYDANLARıN NE ZAMAN VE NE KADAR DOLACAĞıNA ARTıK SIZ KARAR VERMIYORSUNUZ, BIZ KARAR VERIYORUZ”   13:10   İBB 2. DALGA OPERASYONUNDA GÖZALTıNA ALıNAN 4 KIŞI SERBEST BıRAKıLDı, 48 KIŞININ SAVCıLıK IFADESI BAŞLADı   12:11   ÜMIT ÖZDAĞ SAVUNMA YAPTı   11:24   ERHAN ADEM: "DON ZARARıNDAN ETKILENEN TÜM ÜRETICILER IÇIN HıZLı, ETKIN VE ADIL DESTEK MEKANIZMALARı DERHAL DEVREYE SOKULMALıDıR"   11:19   CHP, ÜNIVERSITE ÖĞRENCISI ESILA AYıK`ıN TUTUKSUZ YARGıLANMASı IÇIN TBMM İNSAN HAKLARıNı İNCELEME KOMISYONU`NA BAŞVURDU   10:47   CAN ATALAY: "İKI CESUR KADıN VEKIL ANAYASA`NıN AYAKLAR ALTıNA ALıNMASıNA BOYUN EĞMEDILER"   10:46   KANADA SEÇIMLERI... LIBERAL PARTI, ILK SONUÇLARA GÖRE SEÇIMIN GALIBI ANCAK TEK BAŞıNA IKTIDAR OLAMıYOR   10:26   ÜMIT ÖZDAĞ`ıN "CUMHURBAŞKANıNA HAKARET" SUÇLAMASıYLA YARGıLANDıĞı DAVA BAŞLADı   10:25   AHMET DAVUTOĞLU: "KANAL İSTANBUL `KALAN İSTANBUL`U DA YOK EDECEK"   09:27   MERSIN SAHILLERI PLASTIKSIZ GELECEĞE HAZıRLANıYOR   09:21   MERSIN`DE 15. GEZENDE ERIK FESTIVALI RENKLI ETKINLIKLERE SAHNE OLDU   09:18   HÜDA PAR GENEL BAŞKANı ZEKERIYA YAPıCıOĞLU: “CUMHURBAŞKANLıĞı HÜKÜMET SISTEMININ KAĞıT ÜSTÜNDEKI HALIYLE UYGULAMA BIRBIRINE ÇOK BENZEMIYOR. SISTEM REVIZE DE EDILEBILIR, PARLAMENTER SISTEME DÖNÜŞ DE YAPıLABILIR”   08:54   CHP`DE GÜNDEM İBB OPERASYONLARı: “DOSYAYı DOLDURMA TELAŞı VAR AMA ÇUVALLıYORLAR”   01:53   ÖZGÜR ÖZEL`DEN `JAMMER` TEPKISI: CUMHURBAŞKANı HANGI IHTIYAÇTAN KULLANıYORSA, CUMHURBAŞKANı ADAYıMıZ DA O IHTIYAÇTAN KULLANıYOR   01:47   AYM, CHP`LI MILLETVEKILLERININ "İŞSIZLIK SIGORTASı KANUNU ILE BAZı KANUNLARDA DEĞIŞIKLIK YAPıLMASıNA DAIR KANUN"UN BAZı MADDELERININ IPTALI IÇIN YAPTıĞı BAŞVURUYU REDDETTI  
 
     
   

Ümit Özdağ savunma yaptı


Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılandığı davadaki savunmasında, "Cumhurbaşkanına hakaret` suçlaması ile ilgili düzenleme, parlamenter sistem döneminde, tarafsız yani partisiz Cumhurbaşkanını korumak için yapılmış bir düzenlemedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu maddenin anlamı ortadan kalkmıştır. Cumhurbaşkanının ne zaman siyasi parti genel başkanı, ne zaman cumhurbaşkanı olduğuna kendisinin karar verdiği bir ortamda, demokratik siyaset ortadan kalkmaktadır" dedi. Sözlerinin "düşünce hürriyeti kapsamındaki siyasi eleştiriler olduğunu" ifade eden Özdağ, beraatını istedi.

 

Tarih : 29 Nisan 2025 Salı 12:11   Okunma : 399

Özdağ`ın, 19 Ocak`ta Antalya`da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı`nda yaptığı konuşmada "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediği iddiasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle hakkında yargılandığı dava İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesinde başladı.

Özdağ savunmasında, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın 18 Ocak`taki partisinin Mersin İl Kongresi`nde sarf ettiği, "Ülkemizin ilk 80 yılına, asırların yorgunluğuyla, 1. Dünya Savaşı`nın yükü altında kalan Osmanlı`dan Cumhuriyet`e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin, milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici, baskıcı politikalarının ağır bedellerini ödedik" sözlerini anımsattı.

Partisinin ertesi gün Antalya`da düzenlenen İl Başkanları Toplantısında, Erdoğan`ın, "İstiklal Harbi`nin önderi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün politikalarını, milletin inancına, tarihine ve kültürüne ağır bedeller ödeten uygulamalar olarak nitelendiren açıklamasına yanıt verdiğini" ifade eden Özdağ, "Bu iki konuşma, siyasi parti genel başkanları arasında gerçekleşen bir polemikten öte bir nitelik taşımamakta, en ufak bir hakaret niteliği de taşımamaktadır. Konuşmamın iki yerinde de `Erdoğan ve AKP` ifadeleri birlikte geçmektedir. Erdoğan`ın Cumhurbaşkanı kimliğine değil, AKP Genel Başkanı kimliğine yönelik bir cevap olduğu ortadadır" diye konuştu.

"Bu durum hiçbir vatandaş AK Parti Genel Başkanı`nı eleştiremez demektir"

Özdağ, sözlerinin hangilerinin suç olduğunun iddianamede belirtilmediğini anlatarak, şöyle konuştu: 

"Cumhurbaşkanına hakaret` suçlaması ile ilgili düzenleme, parlamenter sistem döneminde, tarafsız yani partisiz Cumhurbaşkanını korumak için yapılmış bir düzenlemedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu maddenin anlamı ortadan kalkmıştır. Cumhurbaşkanının ne zaman siyasi parti genel başkanı ne zaman Cumhurbaşkanı olduğuna kendisinin karar verdiği bir ortamda, demokratik siyaset ortadan kalkmaktadır. Ben, Mersin AK Parti İl Kongresinde konuşan AK Parti Genel Başkanını eleştirdim ve Cumhurbaşkanına hakaretten 100 polis tarafından kuşatılıp, 25 polis tarafından gözaltına alındım. Bu; milletvekili dokunulmazlığına sahip olmayan hiçbir siyasetçi, hiçbir genel başkan ve hiçbir vatandaş AK Parti Genel Başkanı`nı eleştiremez demektir. Bu hal demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir hal değildir."

"Erdoğan`ın Atatürk eleştirileri haksız, temelsiz, asılsız ve bilimsel olarak içi boş iddialardır"

Savunmasında, "AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ile yaşadığımız tartışmanın konusu tarihtir, Türk tarihi ve Türkiye`nin bugünüdür. Bundan dolayı, bugün burada yapacağım savunmanın da tarihsel bir arka planı olacaktır" diyen Özdağ, özetle şu savunmayı yaptı:

"Cumhuriyetimizin kuruluşu, Erdoğan`ın iddia ettiği gibi Türk milletinin tarihi, inancı ve kültürü aleyhine politikaların izlendiği, faşizan dönemi değil, Haçlı Seferleri ile yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilişidir. Atatürk döneminde Türk tarihi yüzyıllar sonra ilk kez bir hanedan tarihi olmaktan kurtularak, büyük Türk tarihi zemininde bilimsel olarak incelenmeye başlamıştır. Hunlar ile başlayıp Göktürk, Uygur, Karahanlı üzerinden Osmanlı`ya ulaşan 16 büyük Türk imparatorluğu adeta yeniden keşfedilmiştir. Büyük tarihçi Fuat Köprülü, Osmanlı tarihini yazması için görevlendirilmiştir. Örnekleri çoğaltmak için burada gerekli zamana sahip değiliz. Atatürk döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş, Türk milleti Kuran-ı Kerim`i Türkçe metinden okuma imkanını elde etmiştir.

Erdoğan`ın Atatürk eleştirileri haksız, temelsiz, asılsız ve bilimsel olarak içi boş iddialardır. Erdoğan`ın, Atatürk dönemine yönelik eleştirilerinin temelinde, Atatürk`ün benimsediği laiklik politikası vardır. Türk milleti açısından laiklik sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, bunun ötesinde bir milli güvenlik ve milli varlığını koruma stratejisidir. Birleşik Hristiyan Batı ile bin seneye yakın bir süre tek başına savaşmak zorunda kalan Türk milleti, 20. yüzyılın başında tükenme noktasına gelmiştir. Artık dini bir savaşı sürdürebilecek güce sahip değildir. Cumhuriyetin önceliği Türk milletinin varlığının korunmasına, güvenliğinin sağlanmasına ve Türk halkının hak ettiği refaha kavuşmasına ilişkin mücadelenin verilmesi olmuştur. Erdoğan`a verdiğim cevap ancak bu çerçevede değerlendirilebilir."

"FETÖ" hatırlatması...

Cumhurbaşkanı Erdoğan`a hakaret etmediğini belirten Özdağ, savunmasında, "Ben, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan`ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün politikalarının milletin inancı tarihi ve kültürünü yıprattığı ifadelerini reddederek Erdoğan`ın izlediği politikaların Türk milletinin inancı, tarihi ve kültürünü yıprattığını ifade ettim. Erdoğan`ın izlediği politikaların sonuçlarını konuşmamda tek tek ifade ettim. Erdoğan`ın, `casus FETÖ`yü Türk devletine soktuğunu, Türk devletini FETÖ`ye teslim ettiğini, FETÖ`ye paralel devlet kurdurduğunu` ifade ettim" dedi.

FETÖ mensuplarının devletin çeşitli kadro ve görevlerine AK Parti ve Erdoğan döneminde yerleştirildiğini vurgulayan Özdağ, şöyle konuştu:

"Erdoğan`ın FETÖ`nün, Türk devleti`nin harimiismetine girmesine müsamaha gösterdiklerine ve FETÖ`ye her istediklerini verdiklerine yönelik itirafları ile 15 Temmuz sonrası yargılama süreçleri ve devlet kurumlarınca yapılan tespitler; bu haçlı casus örgütünün, Türk devletine büyük zararlar verdiğini göstermektedir. Erdoğan ve resmi makamlar sözlerimi doğrulamıştır. Hiçbir Haçlı Seferi, Türk devletinin içine sızamamış, Türk devletinin maneviyatını bozmaya yeltenememiştir.

"Haçlı Seferleri tespiti, düşünce hürriyeti kapsamında ifade edilmiş bir siyasi eleştiridir"

AKP ve Erdoğan`ın bütün istediklerini vermesi sayesinde, devletin imkanlarını kullanan FETÖ, benzeri propagandalarla, Türk milletine inkültürasyon projesini uygulamıştır. Bin yıldır malıyla, canıyla Haçlı Seferleri`ne karşı mücadele eden bu milletin çelik zırhına, imanına saldırarak inançsızlaştırmaya çalışmıştır. Resullullah Hz. Muhammed`e olan her türlü sevgiyi din dışı addeden Vehabiliği ajanlarıyla kurdurarak, Osmanlı`nın sonunu getiren Batı, aynı inançsızlaştırma araçlarıyla ve FETÖ eliyle Türk gençlerini inançlarından uzaklaştırmıştır.

Erdoğan, son Haçlı Seferi FETÖ`nün, devletin içinde devlet kurmasına, Erdoğan`ın ifadesi ile `paralel devlet` kurmasına izin vererek; Türk devletinin, bütün Haçlı Seferleri`nden fazla zarar görmesine yol açmıştır. Yaptığım bu tespit, düşünce hürriyeti kapsamında ifade edilmiş bir siyasi eleştiridir. Erdoğan`ın son Haçlı Seferi FETÖ ile mücadelesi ancak 2011 seçimlerinden sonra çok yavaş başlamış, 17/25 Aralık 2014`ten sonra güçlenmiş ancak 15 Temmuz 2016`dan sonra gerçek bir mücadeleye dönüşmüştür. Özetle Erdoğan`ın son Haçlı Seferi FETÖ ile mücadelesi 2014 sonrasında başlamış olsa da bu, daha önce gerçekleşen tahribatın varlığını ortadan kaldırmamaktadır. Erdoğan anılan politikalarını eleştirdiğim dönemde `Cumhurbaşkanı` değil, `Başbakan`dır. Diğer bir ifade ile söz konusu eleştiriler teknik olarak Cumhurbaşkanının değil, Başbakanın politikalarına yöneliktir."

"Erdoğan döneminde deist, ateist sayısı yüzde on altıyı aşmıştır"

Özdağ, Erdoğan`ın bahsettiği konuşmasında, Atatürk döneminde izlenen politikaları, Türk milletinin kültür ve tarihine zarar verdiğini ifade ettiğini söyleyerek, "Oysa Erdoğan döneminde, Türk milletinin geniş kesimleri, Allah ile Türk milletinin manevi değerleri ile milletimizi aldatanlardan dolayı, dinlerinden soğumaya başlamış ve Erdoğan döneminde deist, ateist sayısı yüzde 16`yı aşmıştır." dedi.

Ümit Özdağ, "2011 sonrasında 5 milyon kayıtlı ve 2 milyon kayıtsız Suriyeli, 2 milyon Afgan, 2 milyon Afrikalı ile İranlı, Pakistanlı, Rus, Ukraynalı 2 milyon sığınmacı ve kaçağın Anadolu`ya sokulduğunu" öne sürerek, "Bu durumun milli dokumuzu bozmasının yanında, gelenlerin içerisinde yüksek sayıda Selefi cihatçı zihniyette kişiler mevcuttur. Maalesef milyonlarca sığınmacı ve kaçağın kontrolsüzce ülkemize akın ettirilmelerinin sonucu olarak, Selefilik de Anadolu içerisinde hızla yayılmaktadır. Anadolu`nun demografisinin bozulması, Türk milletinin kültür ve inancının bozulmaya çalışılması, Türk devletine casusların sokulması, Erdoğan`ın beyanlarıyla devlet kurumlarının resmî açıklamalarıyla doğrulanmaktadır." iddiasında bulundu.

"Erdoğan`ı eleştirdim, ancak hiç hakaret etmeyi düşünmedim"

"Sözlerimde Erdoğan`ın kişiliğini hedef alan hiçbir hakaret unsuru yoktur. Eylem ve politikalarının eleştirisi vardır" diyen Özdağ, şunları kaydetti:

"AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan`ı en sert şekilde yıllardır eleştiriyorum. Bu eleştirilerimden dolayı hiç hakaret iddiası ile hakkımda soruşturma açılmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ı eleştirdim ancak hiç hakaret etmeyi düşünmedim. İzlediği politikalar ve yanlış bulduğum açıklamalardan ötürü ne kadar öfkelensem de hakaret etmeyi düşünmedim. Çünkü ister Cumhurbaşkanına hakaret için yasal düzenleme olsun ister olmasın, Recep Tayyip Erdoğan, armasında 16 Türk devletinin varlığının ifade edildiği kadim Türk devletinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti`nin devlet başkanıdır. Benim geldiğim ve mensubu olmaktan şeref duyduğum Türk milliyetçisi siyaset geleneğinde devlet başkanlarına hakaret edilmez. Siyasi olarak eleştirsek dahi önünde Türk sancağının eğildiği tek makam olan Türk devlet başkanına hakaret edilmez. O makamda olduğu sürece, o makama saygımızdan ötürü Cumhurbaşkanlığı makamını ve makamın onurunu sadece korumak değil, aynı zamanda iç ve dış düşmanlara karşı savunmak da her namuslu Türk Cumhuriyeti yurttaşının görevidir. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı bilmektedir ki Ümit Özdağ gerek 15 Temmuz gerek 15 Temmuz sonrasında gerçek ve muhtemel saldırılara karşı Türkiye Cumhuriyeti`nin yanında, FETÖ gibi yapılanmalara karşı durmuştur.

Bununla beraber, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamında oturan herkesten, Erdoğan dahil, İstiklal Harbimiz Başkomutanı Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk`e saygı duyulmasını beklemek de bizim milli namusumuza düşen görevdir. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı olsa dahi hataları söylemek ile hakaret etmeden ve eleştiri sınırlarını aşmadan eleştirmek, savunmamda bahsettiğim yargı kararlarında da belirtildiği gibi bir `yurttaşlık görevidir.`"

"Ben şimdi Silivri`de tutuklu olarak, Öcalan için rehin tutularak, bu bedeli ödüyorum"

Özdağ, mahkeme huzurunda bir başka davadan tutuklu olduğunu belirterek, tutukluluğunun nedeninin "Terörsüz Türkiye adı verilen, Öcalan ve PKK terör örgütü ile yapılan ikinci müzakere sürecine partisinin karşı çıkması olduğunu" iddia etti.

Özdağ, şöyle devam etti:

"Birinci terörle müzakere sürecinde analar ağlamasın diyerek yola çıkılmıştı. Elbette analar ağlamasın ancak müzakere ederek bir anlaşma sağlamaya çalıştığınız yapı sorumlu, namuslu, sözüne güvenilir insanlar topluluğu değil ki. Aksine bu yapı Türkiye`ye düşman her devlet ile açık kapalı işbirliği yapmış, uyuşturucu dahil her türlü kriminal faaliyetin içinde olan bir katiller çetesidir. Bu çetenin yöneticilerinin, binlerce insanı hiç acımadan ölüme gönderdiğini, binlerle asker ve sivili şehit ettiğini biliyoruz. Bundan dolayı birinci terörle müzakere süreci sonunda analar daha fazla ağlamıştır. Üstelik birinci terörle müzakere sürecinden istifade eden PKK; YPG adı altında Türkiye`nin göz yumması, hatta 2013`e kadar desteği ile Suriye`nin kuzeyinde yapılanma ve işgal fırsatı bulmuştur. O zaman `PKK ile müzakere olmaz` diye uyarmıştık, bugün de uyarıyoruz. `Terörsüz Türkiye`, Allah korusun, daha fazla terörlü bir Türkiye`ye yol açmamalıdır. Terör örgütü ve arkasındaki emperyalist güçler 20. yüzyılın başında, Musul-Kerkük`ü vatandan kopararak petrol kaynaklarımızı gasbettikleri gibi 21. yüzyılın başında da Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimizi kopararak, hem su kaynaklarımızı gasbetmeyi hem de Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağı kopartmayı amaçlamaktadırlar.

Dün olduğu gibi bugün de; PKK`ya güvenmenin doğru olmadığını söylüyorum, Zafer Partisi söylüyor. PKK`yı tatmin etmek için Anayasamızı değiştirmeyelim. Milli üniter ve laik devletten vazgeçmeyelim. PKK, gerçekten şartsız teslim olacak ise kimse buna karşı çıkmaz. İşte bugün, benim burada olmamın nedeni `PKK ile müzakere değil, mücadele edelim` dememdir.

İktidarın çok sevdiği bir propagandist gazeteci vardır. İsminin baş harfleri ROK`tur. ROK, Öcalan ile müzakerelerin de gayrı resmi sözcüsüdür. ROK, İmralı süreci başladığı zaman; `Bu süreçte Türk milliyetçiliği yapana bedel ödetecekler` demiştir. Ben şimdi Silivri`de tutuklu olarak, Öcalan için rehin tutularak, bu bedeli ödüyorum. Allah, Türk milletini ve Türk devletini korusun. Ben bu bedeli, hayatım boyunca güvenliği için mücadele ettiğim, Türk milleti ve Türk devleti için elbette öderim. Ben burada bulunarak şehitlerimizin aziz anılarına, gazilerimizin değerli varlıklarına saygı duruşunda bulunuyorum."

"Türk yargı mensuplarına saygılarımı sunarım" 

Özdağ, suç unsuru olduğu iddia edilen sözlerinin, savunmalarıyla birlikte değerlendirildiğinde siyasi eleştiri sınırlarını aşmadığını belirterek, "Bu nedenle beraatımı talep ediyorum" dedi.

Anayasa`nın 138`inci maddesine atıf yapan Özdağ, "Bir Alman köylüsünün Berlin`de hakimler var diyerek, kralına kafa tuttuğu bir dünyada, Türkiye`de hakimlerin olduğunu, bazı vicdanların ve onurların tek efendisinin sadece onur ve vicdan taşıyan o kişiler olduğunu biliyoruz. `Adalet mülkün temelidir` düsturunu, sadece duvarda yazan bir yazı olmaktan çıkarıp, Türkiye Cumhuriyeti`nin temeli yapacak olan husus; sizin, Anayasa`ya, yasalara, hakkaniyete ve hukukun diğer kaynaklarına uygun olarak ve Türk milleti adına, milletin vicdanına uygun ve bağımsız olarak vereceğiniz hükümdür. Tüm Türk milletine ve bağımsızlığını koruma mücadelesi veren Türk yargı mensuplarına saygılarımı sunarım" diyerek savunmasını bitirdi.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA