Partisinin il başkanlığı tarafından düzenlenen, ‘Neden Hayır Demeliyiz ve Nasıl Hayır Demeliyiz” isimli bilgilendirme toplantısına katılan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, partililerine önemli tavsiyelerde bulundu. Altay, parti için çok çalışmaları gerektiğini belirterek, “7 Haziran seçimlerini hatırlayın. İktidar partisi 7 Haziran seçimlerini başkanlık eksenine oturttu. Bu önümüzdeki süreç için, önümüzdeki süreç için önemli bir mesajdır. Niye? Adamların oyu 50. Bunların hepsi evet diyorsa zaten bu iş bitmiştir, ama demiyor. 7 Haziran’dan daha yüksek bir refleksi görüyorum. Eminim görüyorsunuzdur. Kesinlik ve kesinlikle 7 Haziran refleksinin fazlası var, eksiği yok. Rehavete kapılmamız lazım, özgüvenimizin de yüksek olması lazım. Bizim hedef kitlemiz, MHP tabanı açısından tablo belli. MHP karpuz gibi ikiye yarıldı, evet hayır diye. Bu net. CHP kitlesinde bir sorun yok. Bizim hedef kitlemiz 7 Haziran’da Ak Parti’nden çekilen yüzde 9’dur. Bu şimdi yüzde 15 gibi görünüyor. Yani ne söyleyecekseniz, gidin onlara söyleyin. Birbirinize bir şey anlatmayın” dedi.
‘VATANDAŞ KONUYU İYİ BİLİYOR’
Yapılacak referandumda vatandaşın konuyu siyasilerden çok daha iyi bildiğini ifade eden Altay, “Millet konuyu bizden iyi biliyor. Gezi’de olduğu gibi, sosyal medya aracılığıyla da müthiş şeyler yapıyorlar. Sadece sosyal medya da, değil en ücra köyde bile millet konunu farkındadır. Ben millet bilmiyor deyimine katılmıyorum. Konu kavrandı. Mesele bu olguyu bir algı operasyonu ile biraz belden aşağı vurarak, biraz partimize yönelik olarak çamur at izi kalsın mantığı ile yapacakları, tüm medya kanalları ile Türkiye’nin izleyeceği hamleleri var, ama yalancının mumu yatsıya kadar derler. Biz 2009 yılında Oslo başlarken bunları uyardık, yanlış yapıyorsunuz dedik. Şimdi millet diyor ki; CHP o zaman söylemişti, haklı. Bizim millete söylediğimiz temel konularda hiç haksız çıktığımız olmadı. Onun için buradan yola çıkarak milletin buna itibar etmediğini ben net olarak görüyorum” diye konuştu.
‘EVET’İ ANLATAMAZLAR’
Referandum sürecinde sürdürülecek seçim kampanyasında çok avantajlı olduklarını kaydeden Altay, şunları söyledi:
“Neden evet denilmek istendiğini Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan anlatabildi mi, anlatamaz. Çünkü çok sırıtır, yalanın bu kadarına da pes denir. Onun için neden evet diye peş peşe 3 cümle kuramayacaklar. Yani bu kadar da alemi kör, herkesi sersem zanneden bir anlayışa Türkiye’nin çok prim vereceğini doğrusu düşünmüyorum.”
‘CUMHURBAŞKANLIĞI ORTAK PAYDADIR’
Cumhurbaşkanlığı sisteminin farklı özelliğine değinin Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında Cumhurbaşkanlığı bir ortak payda, değerdir. Ortak değeri imha ederseniz, millet olmanın gerektirdiği şartlardan birini de ortadan kaldırmış olursunuz. Hep söylerim, kamudan bireye, bireyden bireye, bireyden kamuya yönelik hak ihlali iddiaları hep vardı. Burada birey bazen toplumun bir kesimindendir, inanç aidiyeti olarak. Öbürü başka bir kesimdendir. İşte bu çok kültürlü toplumda, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı müessesi bir hakem müessesidir. Bir sigorta şalteri gibidir. Siz şimdi bu hakemi, sigortayı ortadan kaldırırsanız orada farklı bir tablo doğar. Hele bu topraklar, ülke, vatandaşlarımız gibi farklılıkları ile bir arada bir bütün olmuş bir toplumda böyle bir ortak paydaya ve değere ihtiyaç vardır. Bunun yok edilmesi demek, tekrar ayrışmanın ortaya çıkması demektir. Bu da aynı zamanda Türkiye’nin parçalanması demektir.”
‘BAĞCIYI DÖVMEYELİM’
Altay, konuşmasının sonunda AKP yüklenerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Şimdi siz devletin bütün anahtarlarını bir kişiye verirseniz, yargıyı, yürütmeyi ve yasamayı al sen tepe tepe kullan derseniz, ona oy vermeyen yüzde 50 her zaman güvencesizdir. Ona oy verenle vermeyen arasında otomatik bir kamplaşma başlar. Osmanlı İmparatorluğu’nda bu kadar yetki padişahta yoktu. Millette bunu biliyor. Bunun için biz evet isteyen partiden bir kitle almak zorundayız. Amacımız üzüm yemekse, bu böyle. Hayır, bağcıyı dövelim ise buyurun gidelim. Bence üzüm yiyelim. Bağcıyı dövmeyelim. Şunu da yapmayın, Ak Parti’ye oy veriyorsa bu Atatürk düşmanıdır, laikliğe karşıdır, böyle bir şey yok. İnanarak söylüyordum, Ak Parti’ye oy veren seçmenlerin çok büyük bir bölümünün Atatürk ile de, laiklikle de sorunu yok. Sorun tepe, onların yöneticilerindedir. Bu milletin dini duygularını istismar ederek, din tacirliği yapanlardadır. Yoksa insanlar farklı sebeplerle, farklı farklı yerlere oy verirler. Nasıl 7 Haziran’da 50, 40 olduysa, şimdi 50, 35’e iniyor. Bu süreçte olabildiği kadar yapıcı, ılımlı, samimi bir dil kullanmaya mecburuz. Biz onlar itse bile, biz gideceğiz, ilişki kuracağız.”