Bağımsız Türkiye Partisi Partisi Sözcüsü Emre Polat yaptığı basın toplantısında Türkiye gündemini değerlendirdi.
Polat Ekonomi ve pandemi ağırlıklı yaptığı değerlendirmede,
“İktidarın vatandaşımıza 15 gün bakacak parası yok “diyerek, “Türkiye olarak çözümü olmayan ve her geçen yıl daha da kan kaybeden bir iktidar ve yine çözümü olmayan kısır döngüsüyle iktidara cansuyu veren bir muhalefet arasında sıkışmış durumdayız.”dedi.
BTP sözcüsü Polat şunları kaydetti,
Ülke olarak ağır bir ekonomik çöküşü yaşıyoruz. Enflasyon aldı başını gitti. Çarşı pazarda neye dokunsanız eliniz yanıyor. Esnafın hali perişan, siftahsız kepenk indiriyor. Böyle giderse onbinlerce esnaf ve şirket batacak. Milyonlarca işsiz kapıda bekliyor. Faizler ard arda artıyor ama dolar ve euronun ateşi bir türlü söndürülemiyor.
Cumhurbaşkanımız rezerv açıklayamıyor. Kasa tam takır
Polat şunlara yer verdi, “Sık sık Merkez bankamızın rezervini açıklayan Sayın Cumhurbaşkanımız aylardır rakam açıklayamıyor. Çünkü merkez bankamızda para kalmadı. Hatta rezervimiz ekside. Yani eskilerin ifadesiyle kasa tam takır.”dedi.
Halk fakirlik ve virüs ile karşı karşıya bırakılmıştır
Polat “İktidar pandeminin getirdiği koşulların etkisi ile iyice gün yüzüne çıkan ekonomik çaresizliği ile milletimizi daha da fakirleştirmiş, aldığı yarım yamalak tedbirler ile vatandaşımızı hem virüs ile hem de fakirlik ile karşı karşıya bırakmıştır.
Ağırlaşan vaka sayıları ve hızını artıran pandemi karşısında yapayalnız kalan vatandaş devleti arkasında görmeye en çok ihtiyaç duyduğu bu süreçte arkasında kimseyi görememektedir.
Avrupa’nın bu yolla yayılmayı yavaşlattığını bangır bangır bağırıyor. Ama tık yok. Adeta dağ fare doğurdu. Sayın Cumhurbaşkanı açıkladığı tedbirlerle sanki virüs hafta içi ve gündüz yayılmıyormuş gibi sadece geceleri ve hafta sonu sokağa çıkma yasağını ilan etti.
İktidarın vatandaşına 15 gün bakacak parası yok
Peki neden? Çünkü vatandaşına 15 gün bakacak parası yok iktidarın. Eğer bir devlet, 15 gün vatandaşına bakamıyorsa o ülkede iktidarın bir dakika bile o koltukta durmaması gerekir.
İktidar halktan tamamen kopmuştur, halkın çıkarları için değil kendi çıkarları için politika üretmekten başka bir iş yapmamaktadır.
Yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında yüzde 60-70 ile vatandaşın birinci gündemi yoksulluk ve hayat pahalılığı iken, iktidar hala kanal İstanbul diyebilmektedir. Bu da halk ile iktidar arasında nasıl bir uçurum olduğunun en somut ispatıdır.
İçine düştüğü darboğazı bile maalesef doğru okuyamayan iktidar, ülkemizin değerlerini satarak bu süreçten kurtulacağını sanmaktadır. Ancak hatırlatmak gerekir ki, son 18 yılda yaptıkları şey de bundan farksız değildi. İşbaşına geldikleri ilk günden itibaren ülkemizin on yıllar içinde oluşturduğu tüm değerleri bir bir sattılar. Hatta kendi ifadeleri ile babalar gibi sattılar. Bugün yapılan şey de satarak çözüm bulmaya çalışmak değil, satarak günü kurtarmaya çalışmaktır.
Bu aynı zamanda iktidarın elinde hiçbir çözüm reçetesinin bulunmadığını da gösterir.
Halk çözüm beklerken cezalarla, vergilerle adeta nefesi kesilmiştir
Üzülerek ifade etmeliyiz ki, merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın vefatından çok kısa bir süre önce zikrettiği zifiri karanlık günlerin içindeyiz. Bu zifiri karanlık süreç, vatandaşımızı hem pandemi hem de ekonomik darboğazla adeta kuşatmıştır. Bu kuşatılmışlık içinde vatandaş iktidardan derdine derman olacak bir çözüm beklerken, cezalarla ve vergilerle adeta nefesi kesilmiştir. Son aylarda artan işsizlik ve enflasyon rakamları Genel Başkanımız Sayın Hüseyin Baş beyin de ifade ettiği üzere gerçekten açıklanabilse vahim tabloyu daha net görmüş olacağız.”dedi.
Polat, “Tam bu noktada şunu hatırlamak isteriz ki, vatandaşın hem sağlık bakanlığının hem de diğer bakanlıkların açıkladığı rakamlara güveni maalesef kalmamıştır. Vatandaş olarak bizler devlete ve devletin açıkladığı her bir rakama güvenmek istiyoruz. Eğer bir vatandaş devletin açıkladığı rakamlara şüpheyle yaklaşmaya başladıysa ortada çok ama çok büyük bir sorun var demektir.
İktidar bu süreçte vatandaşın yanında yer alacağına, özellikle küçük ve orta ölçekli esnafı vergi ve cezalarla nefes alamaz hale getirmiştir. Sayın genel başkanımız Hüseyin Baş’ın şu önemli tespitini tekrar hatırlatmak isterim.“Ne demiş Şeyh Edebali,”İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Bu zamlarla, bu vergilerle, 2300 lira asgari ücretle ne insan yaşar ne de devlet.”dedi.
BTP Parti sözcüsü Polat,”Son günlerde hem iktidar cephesi hem muhalefet cephesi hem de siyaset dışı çevrelerin yaptıkları açıklamaları üzüntü ile takip etmekteyiz. Biz parti olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düsturu ile hareket edip, gücünü milletten alıp, sırtını millete dayayan bir siyaseti hâkim kılmak için son nefesimize kadar mücadele edeceğiz.
Biz çözümün adresiyiz. Birliği, beraberliği, kardeşliği ve refahı ancak ve ancak biz sağlayabiliriz
Polat, “Ülkede birliği, beraberliği, kardeşliği ve refahı ancak ve ancak biz sağlayabiliriz. Çünkü biz çözümün kucağında büyüyen bir siyasi hareketiz. Sadece Türkiye’yi değil dünyayı doyuracak ve refah içinde yaşatacak çözüme sahip olan tek partiyiz. Merhum Genel Başkanımızın, tüm dünyaya mal olan Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye’yi şahlandırmak için sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ne Katar ne Batılılara çakıl taşımızın satılmasına karşıyız
Biz ülkemizi kalkındırmak için ülkenin değerlerinin satılmasına razı değiliz. Ancak biz diğer muhalif partiler gibi “ülkemizin değerlerini Katarlılara satamazsınız” demiyoruz. Çünkü o partiler Katarlılar değil ama Batılılara yapılan satışlara karşı değiller. Oysa biz, ülkemizin değerlerinin satılmasına, kime olursa olsun karşıyız. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın, insan potansiyelimizin, birikimimizin ve gençliğimizin tüm bu badireleri atlatmaya yeteceğini çok iyi biliyoruz. Eksik olan çözümün, modelin yegâne sahibi olarak yetki istiyoruz.
Merhum Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamız çok veciz ifadesiyle şöyle seslenmişti millete, “Bana 24 saat yeter. 24 saatte ülkeyi kalkındırırım” dedi.
Bizler çözümsüzlüğü değil, çözümü temsil ediyoruz. “dedi.