İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Nuri Okutan, orman yangınlarının ardından Karadeniz Bölgesi'nde meydana gelen sel felaketi için, "Yaşanan felaketlere zamanında ve gerektiği şekilde müdahale edilemediği için felaketler ve doğurdukları zararlar büyüyerek ciddi krizlere dönüşmektedir. 2021 Türkiye’si felaketler ve krizler ülkesi haline dönüşmüştür. Türkiye bugün Başkanlık sisteminin bütün kötü taraflarını yaşamakta ve zahmetini çekmektedir" dedi. Okutan, "Eğer bugün itibarıyla biz Türkiye’yi yönetiyor olsaydık acilen iki yeni bakanlık kurar ve devreye sokardık. Bir, Kriz Yönetimi Bakanlığı; iki, Göç Bakanlığı" dedi.
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Nuri Okutan, partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısıyla, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Okutan, göçmenlerle ilgili olarak şunları söyledi:
“Sadece Göç Bakanlığı kurmakla kalmazdık. Türk vatandaşlarıyla sığınmacı ve düzensiz göçmenleri çatıştırma çabalarını önleyici çalışmalara öncelik verirdik. Bugün milli güvenliğimiz açısından üzerinde en ağırlıklı çalışacağımız konu budur. Birileri milyonlarca yabancının sınırlarımızın içine serbestçe girmesine ve yerleşmesine izin vermiştir. Bunu yapanlar bu insanları tehlikeli olmaktan çıkarmak için onları rehabilite edecek, onların Türk toplumuna oryantasyonunu sağlayacak hiçbir çalışmayı da yapmamışlardır” dedi.
"BUGÜN TÜRKİYE, BAŞKANLIK SİSTEMİNİN BÜTÜN KÖTÜ TARAFLARINI YAŞIYOR VE ZAHMETİNİ ÇEKİYOR"
Okutan, Ege ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere yaşanan orman yangınlarının hemen ardından Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelen sel felaketlerini işaret ederek, şöyle konuştu:
“Bugün Türkiye peş peşe felaketler yaşamakta, yaşanan felaketlere zamanında ve gerektiği şekilde müdahale edilemediği için felaketler ve doğurdukları zararlar büyüyerek ciddi krizlere dönüşmektedir. 2021 Türkiye’si felaketler ve krizler ülkesi haline dönüşmüştür. Türkiye bugün Başkanlık sisteminin bütün kötü taraflarını yaşamakta ve zahmetini çekmektedir.”
"İKTİDARIN İLK GÜNÜNDE BİR BOCALAMAMIZ ASLA OLMAYACAK"
İYİ Parti’nin iktidarında hedeflerinin devlet mekanizmasının saat gibi çalışması olduğunu belirten Okutan, “Bunun hazırlıklarını şimdiden yapıyoruz. Devlet tecrübesine ve devlet mantığına sahip, devletin ve milletin çıkarının üstünde çıkar tanımayan ehliyet ve liyakat sahibi kadrolarla devlete ve millete verilen hasarları tespit ederek bu hasarların ıslah ve tamiri için ne yapılması gerektiğini birlikte çalışıyoruz. İktidarın ilk gününde bir bocalamamız asla olmayacak” dedi.
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Nuri Okutan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“2021 TÜRKİYE’Sİ FELAKETLER VE KRİZLER ÜLKESİ HALİNE DÖNÜŞTÜ:
Bugünkü iktidarın yönetemediği felaketler ve krizler artık kendi programımızı ortaya koyma zamanının geldiğine işaret ediyor. Bugün Türkiye peş peşe felaketler yaşamakta, yaşanan felaketlere zamanında ve gerektiği şekilde müdahale edilemediği için felaketler ve doğurdukları zararlar büyüyerek ciddi krizlere dönüşmektedir. 2021 Türkiye’si felaketler ve krizler ülkesi haline dönüşmüştür.
DEVLETİ İYİ TANIYOR, YÖNETİMİNİ BİLİYORUZ:
Türkiye bugün Başkanlık sisteminin bütün kötü taraflarını yaşamakta ve zahmetini çekmektedir. Ancak ülkemiz Başkanlık Sistemi’nin getirebileceği avantajların neredeyse hiçbirinden yararlanamamaktadır. Çünkü mevcut sistem, başkanlık rejimi değil, tek adam rejimidir. Kriz zamanlarında basit ve doğrudan yönetime imkan tanıdığı için Başkanlık sisteminin krizlerin kolayca atlatılmasında avantajlı olduğu dünyada kabul gören bir husustur. Mevcut iktidar ilk 16 yılında krizleri yönetemediği gibi, başkanlık sisteminin yürürlükte olduğu son 3 yıl içinde de krizleri yönetememiştir. İYİ Parti olarak biz şu anda iktidar da olsaydık felaketleri krize dönüştürmeden daha kısa zamanda ve daha az zararla atlatırdık. İYİ Parti kadroları olarak biz, devleti iyi tanıyoruz ve devlet yönetimini biliyoruz. Devletimizin imkanlarını da eksikliklerini de biliyoruz.
KRİZ YÖNETİM BAKANLIĞI:
Eğer bugün itibarıyla biz Türkiye’yi yönetiyor olsaydık acilen iki yeni bakanlık kurar ve devreye sokardık. Birincisi, Kriz Yönetimi Bakanlığı; ikincisi de Göç Bakanlığı.
HAZIRLIKLARIMIZI YÜRÜTÜYORUZ:
Biz bir gecede devlet motorunu sıfırdan çalıştırabilecek, devleti gerçek bir devlet haline getirecek kadroları göreve getirmek için hazırlıklarımızı yürütüyoruz. Biz İYİ Parti olarak, Devleti bilen, milletini tanıyan bugün hepsi bir köşeye fırlatılmış ve adeta yok olmaları beklenen bu devleti yönetecek ehliyet ve liyakat sahibi kadroları tek tek tespit ediyoruz. Devletine sadık, milletine aşık tecrübeli ve nitelikli bu kadrolarla devleti yeniden ayağa kaldırmak istiyoruz. Biz hiçbir görüş farkına bakmadan devletine sadık, milletine hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bu kadroları tespit ederek işlerin başına getirmeyi bir görev biliyoruz.
HEDEFİMİZ DEVLETİN SAAT GİBİ ÇALIŞMASI:
İYİ Parti’nin iktidarında hedefimiz, devletin gerçek bir devlet olması ve devlet mekanizmasının saat gibi çalışması. Bunun hazırlıklarını şimdiden yapıyoruz. Devlet tecrübesine ve devlet mantığına sahip, devletin ve milletin çıkarının üstünde çıkar tanımayan ehliyet ve liyakat sahibi kadrolarla devlete ve millete verilen hasarları tespit ederek bu hasarların ıslah ve tamiri için ne yapılması gerektiğini birlikte çalışıyoruz. İktidarın ilk gününde bir bocalamamız asla olmayacak.
BİZ BAKANLARI FELAKET MAHALLERİNDE DOLAŞTIRMAZDIK:
Biz krizleri yönetmek için sadece ‘Kriz Yönetimi Bakanlığını’ kurmakla kalmazdık. Bu iktidarın çöpe attığı ‘Kriz Yönetim Sistemini’ bugünün şartlarında yenileyerek hemen devreye sokardık. Biz devleti yönetenleri ve Bakanları felaket mahallerinde dolaştırmaz, devletin yangın söndürme uçaklarını, tahliye helikopterlerini hem zamanında hem de yeterli sayıda o yerlere ulaştırırdık. Devlet ordusuyla, bakanlıkları ve tüm kurumlarıyla felaket bölgelerinde olurdu.
GÖÇ BAKANLIĞI:
Sadece Göç Bakanlığı kurmakla kalmazdık. Türk vatandaşlarıyla sığınmacı ve düzensiz göçmenleri çatıştırma çabalarını önleyici çalışmalara öncelik verirdik. Bugün milli güvenliğimiz açısından üzerinde en ağırlıklı çalışacağımız konu budur. Birileri milyonlarca yabancının sınırlarımızın içine serbestçe girmesine ve yerleşmesine izin vermiştir. Bunu yapanlar bu insanları tehlikeli olmaktan çıkarmak için onları rehabilite edecek, onların Türk toplumuna oryantasyonunu sağlayacak hiçbir çalışmayı da yapmamışlardır. Şimdi ise başkaları devreye girip Türk toplumunu bunlarla çatıştıracak sinsi bir program güdüyorlar.
GÖÇLERİN DURDURULMASI İÇİN İSLAM ÜLKELERİYLE ÇOK YAKIN ÇALIŞIRDIK:
Daha önce ülke içine girmiş olan sığınmacı ve düzensiz göçmenlerin kendi ülkelerine veya güvenli üçüncü ülkelere gitmelerini desteklerdik. Avrupa Birliği’nin bu kişilerin kendi ülkelerine veya güvenli üçüncü ülkelere gitmeleri için programlar uygulaması konusunda iş birliği yapardık. Ülke sınırları içerisinde bulunan eğitilebilir her sığınmacı ve düzensiz göçmenin mesleki beceri sahibi olmasını sağlardık. Bu insanlar bu sayede ülkelerine dönerlerse ülkelerinin kalkınmasında görev alabilirler, Batı’ya veya başka ülkelere gitseler mesleki becerileriyle ayakları üzerinde durabilirler. Göçlerin azaltılması ve durdurulması için İslam ülkeleriyle çok yakın çalışırdık. Göçlerin en büyük nedeni İslam ülkelerine yönelik işgallerin ardından İslam ülkelerinde körüklenen aşırı hareketler aracılığıyla çıkarılan iç savaşlardır.
İSLAM İÇİN BARIŞ HAMLESİ:
Biz İslam Dünyası’na dönük yeni bir hamle başlatmak istiyoruz. ‘İslam içi barış hamlesi.’ Bunun ilk adımı olarak da 'Müslümanlar arası diyalog' çalışmaları yapılmasından yanayız. İktidara geldiğimiz gün bu çalışmaları başlatacağız. Öncelikle Türkiye’nin içinde huzur ve sükûn sağlayacağız. Ondan sonra İslam Dünyası’nın problemlerinin çözümü için barış ve diyalog yolunda yürüyeceğiz. Bizim iktidarımızda Türkiye İslam Dünyası’ndaki ihtilafları kaşıyan ve husumetleri çoğaltan bir ülke olmayacak. Aksine İslam Dünyası’na barış ve huzur getiren bir ülke olacak.
'BİZDENSİN' DİYEREK BAĞRIMIZA BASMA ANLAYIŞI GETİRELİM:
Hangi anlayıştan olursa olsun ve hangi yaşam tarzına sahip olursa olsun hiçbir Müslümanı kimse İslam toplumunun dışına, İslam’ın dışına atamasın, tekfir etmesin, edemesin. İslam Dünyasına şu yaklaşımı hâkim kılmalıyız. Her bir Müslüman İslam için değerlidir. Hiçbir Müslüman İslam dışına itilemez ve atılamaz. En küçük bir sebeple Müslümanları dışlama, tekfir etme ve kafalarını kesme anlayışının karşısına, her bir Müslümanı 'Bizdensin' diyerek kucaklama ve hatta kimde Müslümanlara bir yakınlık varsa onu dahi 'Bizdensin' diyerek bağrımıza basma anlayışını getirelim.”