CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Pazartesi günü kur korumalı mevduatın üçüncü ayı doluyor. O gün 1 milyon lira yatıranlar, dolar kuru 11,60`ken yatırdı. Banka size 1 milyon 267 bin lira ödeyecek. Bunun sadece 37 bin 500 lirası bankanın ödeyeceği yasal faiz. 229 bin lirası Hazine`nin zengine ödeyeceği para. Hazine bunu nereden alacak? Bu benzinliklerde kuyruklar niye var zannediyorsunuz. 6 ay önce 7-8 lira olan mazot şimdi 20 lira. Zengine kur korumalı TL mevduat garantisinden dolayı 1 milyon için 229 bini ödemenin yolu; çiftçinin, esnafın, vatandaşın kullandığı mazotu, benzini üç kat artırmak oldu. Bedeli bu oldu” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM`de basın toplantısı düzenledi. Engin Altay`ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“PİDE KUYRUKLARINI GÖREMEYECEĞİZ: Bir ritüelimizi kaybediyoruz. Mübarek Ramazan ayı yaklaşıyor. Yumurtasız Ramazan pidesi 6 lira olarak açıklandı. Bu mübarek ayda; iftarda, sahurda Ramazan pidesi ritüeli de yavaş yavaş ortadan kalkacak. Dar gelirli vatandaşlarımızın pastırmadan, hurmadan, güllaçtan geçtik; Ramazan pidesi ile ilgili de o güzel, gönüllü kuyrukları da maalesef göremeyeceğiz. Zira insanlar 6 liraya 330 gram Ramazan pidesini, 4-5 pide almak insanlarımızın bütçesini etkileyecektir.
MUHALEFETİN KÖR KURUŞUN HESABINI SORACAĞINA AKILLARI BASMIŞ: Dün bir iddia ortaya atıldı. Dünya Bankası`ndan yatırımlar için siyasi risk sigortası yaptırmış kamu özel iş birliği müteahhitleri ve yap işlet devret müteahhitleri…. Neden böyle siyasi risk sigortası yaptırmaya gerek duyarlar, diye düşündüm, aklıma şunlar geldi. Bir; bu kamu özel iş birliği müteahhitlerinin tamamı muhalefetin, çalınan kör kuruşun hesabını soracağına akılları basmış. İyi ki de basmış. Kör kuruşun hesabı sorulacak. İki, şu olabilir; Erdoğan`ın ilk seçimde gideceğine de ikna olmuşlar. Artık saray oligarkları da ‘beşli çete` diye adlandırılan ayrıcalıklı müteahhitler de ilk seçimde Erdoğan`ın orada oturamayacağı kanaatine varmışlar. Bu da demokrasimiz adına çok güzel bir gelişme.
ERDOĞAN DEVLETİN HAZİNESİ SENİN BABANIN MALI DEĞİL: Çanakkale Zaferimizin 107. yılını kutlayacağız. Çanakkale Savaşı başta olmak üzere tüm aziz şehitlerimiz, bu toprakları bize kanlarıyla yurt yapan, bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anmayı görev sayıyoruz. Bu yüce devleti sonsuza yaşatacağımıza da söz veriyoruz. Dünyaya, Türk milletinin gücünü, Anadolu insanının gücünü, birlikteliğini gösteren eşsiz bir örnektir. Orantısız güçlere rağmen, orantısız imkanlara rağmen silah ve insan kaynağı bakımından; imkansızı başarma işidir. Milletin imkansızı başarıp, emperyalistleri geçirmediği Çanakkale`den, daha sonra bir kişinin kararı ile geçmeyen emperyalist gemi kalmadı.
Yarın Çanakkale Köprümüz de açılıyor. Milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hizmete karşı olmadık. Ama biz şuna karşıyız. Hizmet yapılırken hırsızlık yapılmasına karşıyız. Hizmetten hiç yararlanmayacakların sırtına da yük yüklenmesine karşıyız. Bu köprü, yap-işlet-devret modeliyle yapıldı. Erdoğan, ‘bunlar bilmez, milletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak` dedi. 2017-2021 arasında devlet 68 milyar ödemiş. Hani 5 kuruş ödenmeyecekti Erdoğan. Bütçeye de koymuş, 2022-2024`te de 143 milyar ödenecek, bütçeye koymuşsun. Erdoğan, devletin hazinesi milletindir, senin babanın malı değil. Sen milletten haraç topluyorsun; bu izansız, düşüncesiz, öngörüsüz projelerin için. Etrafını zengin etmek için. Geçenden geçmeyenden, deli dumrul gibi para kesiyorsun, üstelik çok yüksek rakamlar kesiyorsun. Bu köprünün geçiş bedeli 260 lira. Bunun içinde, bağlantı yollarındaki paralar yok. Bu Allah`tan reva mıdır? 2050`ye kadar 84 milyon böyle bir ipoteğe mahkum ediliyor. Hizmet evet. En kalitelisine evet. Ama bu millet gözünün içine baka baka soyulmayı hak etmiyor.
SEÇİM KANUNU İLE OYNAYACAĞINA EKONOMİNİN AYARLARINI DÜZELTMEKLE UĞRAŞ: Millet seni tekrar seçerse ‘Erdoğan kusura bakma, biz yanılmışız` deriz. Bu kadar iş arasında Seçim Kanunu ile oynamak ne ya. Oturmuşlar baş başa ‘şöyle yaparsak ne olur?` Seçim Kanunu ile oynayacağına, bozduğun ekonominin ayarlarını düzeltmek için biraz uğraş kardeşim.
21/B`Yİ MUMLA ARIYORUZ: Çanakkale Köprüsü`ne bağlanacak Kınalı-Malkara otoyolunu, köprüye yapan firmaya verin diyor. 10 milyarı bir kalemde, bir imzayla ‘buna verin` diyorsun. Böyle bir emir olabilir mi? Biz 21/b`lere kızıyor idik, ‘genel bir ihale yapılması lazım` diyorduk, davet usulü olmasın, 21/b`yi mumla arıyoruz. Emrediyor, imza atıyor, ‘şununla oturun, müzakere edin, mutabakat sağlayın, sözleşme yapın.` Dünyanın hiçbir yerinde 10 milyarlık bir iş böyle verilemez. Yarın açılacak Çanakkale Köprüsü için bunlar yapıldı. Köprü baktığımız zaman 84 milyonun gururunu okşayan bir eser. Ama maliyeti bedeli çok daha farklı ve vahim.
TÜRK DEMOKRASİSİ HİÇBİR DÖNEMDE BU KADAR AŞAĞILANMADI: Maliye Bakanımız evlere şenlik. Sayın Nebati`nin gözlerindeki ışık herhalde yavaş yavaş sönüyor ki Avrupalılara Cumhurbaşkanını adres göstermeye başladı. ‘En sevmediğim konu yatırımları zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir, hep beraber kavga edelim, bürokrasiyi al aşağı ederiz.` Alaşağı ediyor bu arada. Bunu biz desek ‘bunlar darbe yapacak`, der Erdoğan. ‘Arkamızda Cumhurbaşkanı var, rahat olur mevzuat sorun değil` diyor.
Bu şu demek. Önce şunu söyleyeyim; Türk demokrasisi hiçbir dönemde devleti idare edenler tarafından bu kadar aşağılanmadı. Bir Kenan Evren yaptı bunu, şimdi bunlar yapıyor. İbretlik bir belgedir, bu söz. ‘Biz hukuk devleti değiliz` diyor. ‘Cumhurbaşkanı fermanı bizim için her şeyin üzerinde` diyor. ‘Para için her yol mubah` diyor. ‘Kanun kural, bırak kardeşim` diyor. ‘Türkiye`de demokrasi yok tek adam rejimi var` diyor. Mealen Türkiye`deki çürümüşlüğe, savrulmaya, rotasızlığa ve çapsızlığa çok somut bir örnek. Biz bundan hoşnut muyuz? Asla. Türkiye`nin itibarını biz Sayın Erdoğan ve avenesinden daha çok düşünürüz. Daha çok korumak isteriz.
BİR KİŞİNİN İKİ DUDAĞININ UCUNA KİMSE SERMAYESİNİ YATIRMAZ: Bakan Nebati`nin bilmediği bir şey var. Bunu Avrupalılara söylüyor. Avrupalılar, yetkilisinin böyle konuştuğu bir ülkeye yatırım yapmaz. Avrupalı önce demokrasiyi arar, hukuku arar. Bir kişinin iki dudağının ucuna kimse sermayesini yatırmaz. Bunu Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerinde görebilirsiniz ama Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde hiçbir batılı para-kaynak getirmez. Bu somut. Böyle demesen keşke, ‘bizde demokrasi var` diyebilsen. Buna inandırsan para gelir. Bizde tek adam var dersen, sana güvenip de beş kuruşunu getirmez.
YETEM DEĞİL ‘YETER` OLMALIYDI: Ekonomiye model dayandıramadılar. 2018`deki modellerinin adı YEP, Yeni Ekonomik Program. Hemen sonrasında Çin modeli, iki numaralı model. Ama Çin ile de ilgisi olmayan bir garip model. Tutmadı. Damat falan gitti. Bu arada damat bey kitap yazmış, okuyamadım. Herkese atfetmiş, saygıdeğer ailesine ama Tayyip Bey`i unutmuş, kitabı atfederken. Bunu da çok merak ediyorum. Tabi kendi takdiridir. Damat Beyin masallarından sonra YEP`in yerini YEM aldı, Yeni Ekonomik Model. Kısa sürede çark ettiler ve dört nolu modelin adı TEM, Türkiye Ekonomi Modeli oldu. Bu da çok kısa sürdü. Şimdi beşinci modelimiz açıklandı hayırlı olsun. O da YETEM. Yeni Türkiye Ekonomi Modeli. Bence bu YETEM değil de ‘yeter` olmalıydı. YETEM`i bırak yeter. Milletin modeli var, altıncı model de milletin modeli bunun adı da ‘yeter.` Burası artık finaldir. Bu modellerden ne murat edildi? ‘Dış ticaret açığı azalacak` denildi, süratle büyüyor. ‘Cari işlemlerde fazla verilecek` denildi artarak devam ediyor. ‘Döviz bolluğu olacak` denidi, döviz rezervi sıfırlandı. Bu modellerden ne murat edildi? Dış ticaret açığı azalacak denildi, süratle büyüyor. 5 modelden ne murat edildi, ‘Faiz ve enflasyon düşecek` denildi. Ne oldu? Faiz rekor.
FAİZ BÜTÇESİNİN DÖRTTE BİRİ GİTTİ NASIL OLACAK: Bu bütçeye 240 milyar faiz koydular. 2022 bütçesine faiz koydular. Ocak ayında şubat ayında 58 milyarı ödendi. Dörtte biri gitti daha önümüzde 10 ay var. Nasıl olacak? Biri gelecek bana izah etsin. Bana etmesin, ben muhalefetim, millete etsin.
ZENGİNE MEVDUAT GARANTİSİNDEN DOLAYI MAZOT ÜÇ KAT ARTTI: Pazartesi günü kur korumalı mevduatın üçüncü ayı doluyor. O gün kur korumalı TL mevduatına 1 milyon lira yatıranlar, dolar kuru 11,60`ken yatırdı. Şimdi pazartesi dolar kuru, 14,70 kalacağını varsayarak, arkadaşlarım bir hesap yaptılar. 1 milyonu bankaya yatırdınız. Üç ay sonra doluyor pazartesi. Banka size 1 milyon 267 bin lira ödeyecek. Bunun sadece 37 bin 500 lirası bankanın ödeyeceği yasal faiz. 229 bin lirası kur garantili TL mevduat hesabı kanunu ile ilgili hazinenin size ödeyeceği para, zengine ödeyeceği para. Hazine bunu nereden alacak? Bu benzinliklerde kuyruklar niye var zannediyorsunuz. 6 ay önce 7-8 lira olan mazot şimdi 20 lira. İşte bunun için oluyor. Zengine kur korumalı TL mevduat garantisinden dolayı 1 milyon için 229 bini ödemenin yolu; çiftçinin, esnafın, vatandaşın kullandığı mazotu, benzini üç kat artırmak oldu. Bedeli bu oldu. O zaman da söyledik.
BU HAYATI YAŞAYAN MİLLETİN KENDİSİ: ‘Faiz sebep enflasyon sonuç.` Oldu canım. Milletin sırtında faiz var. Sen bunu dediğinde yıllık faiz kaçtı? Politika faizini indirsen ne olur? Politika faizini Merkez Bankası`nı yüzde 1 dese ne olur? Bankalarda hangi tüketici yüzde 25`ten, 26`dan aşağı para alabiliyor. Ben ne diyeyim? Hayatı yaşayan aziz milletimizin kendisi. Ramazan geldiğinde 6 liraya pide alacak vatandaş. Ben daha ne diyeyim. Sorunu yaşayan vatandaş. Çözüm ve çare de vatandaş.
DEVLET BU KADAR DÜŞTÜ MÜ: Devlet ödünç madalyası töreninde dün, şöyle bir şey söyleyebiliyor. ‘Şehitlerimize tanınan birçok haklar var ve biz bunları eksiksiz yerine getirdik.` Allah`tan kork. 310 milyon 15 Temmuz şehit yakınları ve gaziler için 52 milyon Beşiktaş saldırısında şehit olan polislerimiz ve sivillerin yakınları için için 2 milyon Zeytindalı operasyonunda şehit olanlar için para verdi bu millet. Erdoğan ‘dağıttım` diyor. Bakanı dedi ki geçen hafta ‘para kasada duruyor.` Sen bunu 2016`da verseydin bir yarasına merhem olurdu. Parayı pul ettin ya. Aziz milletimizin gönlünden koparak verdiği paraları da pul ettin. Bu parayı niye vermiyorsun? Devlet bu kadar düştü mü?”
Altay, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın eski milletvekilleri ve bakanlarla vefa buluşmaları yapacağı yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine Engin Altay, şunları söyledi:
“Beyefendi, sanıyorum 2019`du; şöyle bir sözü var, ‘Trenden inenler bir daha binemezler.` Tren hızlı gidiyordu galiba o zaman. Şimdi tren o kadar yavaşladı ki tren durdu duracak. Erdoğan da doğal olarak kapıları açtı. Yola çıktıklarını şimdi yavaşlayan trenin kapılarını açtı, davet ediyor denilebilir. Ama yola çıktıklarını yolda bulanlar, daha sonra geriye dönüp baktıklarında yola çıktıklarını bir daha karşılaşamazlar, göz göze gelemezler. Orada kim kime vefa gösterecek? Erdoğan mı onlara bir vefa gösteriyor? Onların mı Erdoğan`a vefa göstermesi lazım? Bunu da anlamak mümkün değil. Erdoğan, AK Parti ile ilişiği kesilenleri ağır hakaretlerle uğurlamıştı. Vefa aramaları, toplantıları değil de beli özür toplantıları yaparsa, çünkü AK Parti özellikle 2008`den sonra mutasyon geçirip başkalaştığında bir sürü AK Partili namuslu siyasetçi, ‘benden buraya kadar` demişti. O insanların şimdi o trene, dursa bile bineceklerine ihtimal vermiyorum.”