ESRA NUR PERVAN
KESK, 19 Mart Cumartesi günü Samsun`da; işsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı "Geçinemiyoruz" mitingi düzenleyecek.
Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Necla Kurul, SES Genel Merkezi Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli, TÜM-BELSEN Genel Merkez Toplu İş Sözleşmesi Hukuk Sekreteri Neval Arda, KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher ve Trabzon Eğitim Sen Şube Başkanı Engin Nur; Trabzon`da basın toplantısı yaptı.
"BIÇAK KEMİĞE DAYANDI"
KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher konuşmasında şunları söyledi:
"Her yeni güne yeni bir zam tufanı ile uyanır hale geldik. İki gün önce ev tipi mutfak tüpüne bir zam daha yapılmıştır. Böylece bir yıl önce 122 lira olan ev tipi mutfak tüpünün fiyatı 300 liraya yükselmiştir. İki ay önce Trabzon`da 480 gramlık ekmeğin fiyatı 3 TL iken bugün 5 TL ye yükselmiştir. Aralık ayında Trabzon`da 1,70 TL olan toplu taşıma tam fiyat bilet fiyatı zamla birlikte ocak ayında 2,50 TL ye çıkarılmıştır. Geçen yılın sonunda 3 TL olan dolmuş fiyatı ocak ayında 4 TL ye 1 Mart`ta 5 TL ye çıkarılmıştır. Bilindiği üzere iktidarlar yıllardır artan hayat pahalılığını hep `Halkı, işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik` diyerek geçiştirmiştir. Oysa her seferinde yaşanan her krizin faturası omuzlarına yüklenen, hayat pahalılığı altında ezilen, işsiz kalan emeği ile geçinen kesimler, dar gelirli yurttaşlar olmaya devam etmiştir. Ancak bugün geldiğimiz noktada kelimenin tam anlamı ile bıçak kemiğe dayanmıştır. Devam eden zam kasırgası ile emeği ile geçinen tüm kesimlerin alım gücü alabildiğine düşürülmüştür. İktidarın tarihi artış yaptık diyerek net 4 bin 253 TL`ye çıkardığı asgari ücret bırakalım yaşadığımız gerçek enflasyonu resmi enflasyon karşısında bile yılın ilk iki ayında buharlaşmıştır. Sadece asgari ücretlilerin değil, emeği ile geçim mücadelesi veren herkesin, tüm bordro mahkûmlarının geliri hızla erimeye devam etmektedir.
"UKRAYNA`YA MÜDAHALE EKONOMİK KRİZ BAHANESİ OLUYOR"
Son bir yılda resmi enflasyon yüzde 55 artmıştır. Enflasyon farkının altı ay geriden alan altı milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşlarında yapılan artış ise yüzde 46`da kalmıştır. Yılın ilk iki ayında resmi enflasyon yüzde 16,5 artarken bizim maaşlarımızda önümüzdeki temmuz ayına kadar yüzde 7,5 artış yapılmıştır. Tüm veriler enflasyonun önümüzdeki aylarda da yükselmeye devam edeceğini göstermesine rağmen mevcut iktidar, `Enflasyon artmaya devam edecek ama siz temmuza kadar yüzde 7,5`luk maaş zammı ile idare edin` diyerek bizimle açıkça dalga geçmektedir. AKP-MHP iktidar koalisyonu bugün ise Rusya`nın Ukrayna`ya müdahalesini ekonomik krizin bahanesi haline getirmeye çalışmaktadır. Yapılan açıklamalara bakıldığında sanki bugün itibari ile 22. gününe giren Rusya Ukrayna çatışması öncesinde Türkiye`de her şey güllük gülistanlıkmış gibi dil kullanıldığı görülmektedir.
"ÜLKEMİZ HER ÜRÜNDE DIŞARIYA BAĞIMLI HALE GETİRİLMİŞTİR"
PETKİM`den TÜPRAŞ`a, SEKA`dan TEKEL`e, TEDAŞ`tan SÜMERBANK`a, yem fabrikalarından, limanlara, şeker fabrikalarına kadar hepimizden alınan vergilerle kurulan tüm kamu işletmeleri özelleştirme adı altında, yok pahasına yabancı ve yerli sermayeye satılmıştır. Böylece ülkemiz sadece sanayi ürünlerinde değil, enerjiden kâğıda, gübreden samana, buğdaydan mısıra kadar hemen her üründe dışarıya bağımlı hale getirilmiştir. Böylece ülkemiz sadece sanayi ürünlerinde değil, enerjiden kâğıda, gübreden samana, buğdaydan mısıra kadar hemen her üründe dışarıya bağımlı hale getirilmiştir. Özelleştirmeler soncunda devletin elektrik üretimindeki payı yüzde 20`ye düşürülmüştür. 20 yıl önce yüzde 100 olan dağıtım payının tamamını ise özel şirketlere devredilmiştir. Böylece bugün kamunun 1 liraya ürettiği elektriği özel şirketlerden 7 liraya aldığımız katmerli bir soygun düzeni yaratılmıştır.
"KRİZİ BİZ YARATMADIK, FATURASINI DA BİZ ÖDEMEYECEĞİZ"
Geldiğimiz noktada ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, tamamen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı ekonomik model çökmüştür. Ancak fatura yine toplumun yüzde 99`una; kamu emekçilerine, işçilere, asgari ücretlilere, emekliklere, işsizlere, kadınlara, EYT`lilere, küçük esnaflara, çiftçilere kesilmek istenmektedir. Burada bir kez daha altını çiziyoruz. Krizi biz yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz.
"GEÇİNEMİYORUZ` DİYEN HERKESİ BEKLİYORUZ"
Bugün toplumun en geniş kesiminden `geçinemiyoruz, artık yeter!` çığlığı yükselmektedir. Bu çığlığın sadece gıdada KDV indirimi gibi geçici önlemlerle, bizim cebimizden alıp bankada yüksek mevduatı olan zenginlerin cebine aktarmaya dayalı ‘kur korumalı mevduat sistemi` ile çözülmesi mümkün değildir. Ve bu çığlık sadece bugün ülkeyi yönetenlere değil, yarın yönetme iddiasında olanlara da bir uyarıdır. Biz KESK olarak, her zaman sadece kendi üyelerimizin değil, emeği ile geçinen tüm kesimlerin, dar gelirli yurttaşların sesi olma sorumluluğunu yerine getirmeye çalıştık. Bu çerçevede tüm ezilenlerin, emeği ile geçinenlerin sesini birleştirmek için 19 Mart 2022 Cumartesi günü Samsun Cumhuriyet Meydanı`nda olacağız. Sizlerin aracılığıyla kamu emekçilerine, işçilere, işsizlere, kadınlara, emeklilere, esnaflara, gençlere kısacası ‘geçinemiyoruz` diyen tüm kesimlere seslenmek istiyoruz. Gelin, 19 Mart 2022 Cumartesi günü Samsun Cumhuriyet Meydanı`nda emeğin kürsüsünü hep birlikte kuralım."