CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, TBMM`de kabul edilen Sansür Yasası karşısında; Venedik Komisyonu, AKPM Denetim Komisyonu gibi kurumlardan gelen tepkilerle ilgili açıklama yaptı. Özdemir, “Ülkemizin bu tür eleştirilerle bir daha karşı karşıya kalmaması için, üyesi olduğum TBMM AB Uyum Komisyonu`nda bu yasa görüşülerek uluslararası kurumlar ya da uluslararası imzalamış olduğumuz sözleşmelere karşı bu mevzuatın uygun olup olmadığını denetleyebileceğimizi tavsiye ettik. Ancak önerimiz kabul görmedi. İşte bu durum, siyasi iktidarın aslında gündeminde gerçekten AB yasal mevzuatına uyum olmadığını bir kez daha göstermiştir. Yasalaşan sansür yasası AB üyelik sürecimizdeki geriye gidişleri hızlandıracak bir düzenleme olmuştur” dedi.
TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, yaptığı yazılı açıklamada; Venedik Komisyonu`nun, “Sansür Yasası” ile ilgili acil görüş raporunu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Denetim Komitesi`nin raporunu değerlendirdi. Özdemir`in açıklaması şöyle:
“Avrupa Konseyi`ne üye ülkelerin yasalarının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Konseyin ilkelerine uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlü olan Venedik Komisyonu bir acil görüş raporu yayımladı.
Raporda, teklifte yer alan bazı düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`ndeki ifade özgürlüğünü güvence altına alan bazı maddelere aykırı olduğu ve bazı düzenlemelerin ifade özgürlüğü üzerinde olası keyfî kısıtlamalar içerdiği kaydedildi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Denetim Komitesi tarafından hazırlanan raporda ise ‘Dezenformasyon yasası ifade özgürlüğüne engel` denildi. Bu tespitler, özellikle teklif sahiplerinin ileri sürdüğü gibi veya bilgi kirliliği yaptığı gibi, diğer Avrupa ülkelerinde de benzer yasaların olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştur. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından da yapılan açıklamada ‘ABD`de böyle bir yasa bulunmadığı` ve kendilerine atfedilen bu ifadelerin ‘dezenformasyon` olduğu belirtildi. Yasa teklifinin hazırlanmasından yasalaşama sürecine kadar, teklif sahiplerinin ortaya koyduğu iddiaların gerçeği yansıtmaması ülkemizin uluslararası alanda da itibar kaybına neden olmuştur.
“YASA, AB ÜYELİK SÜRECİNDEKİ GERİ GİDİŞLERİ HIZLANDIRACAK BİR DÜZENLEME”
Ülkemizin bu tür eleştirilerle bir daha karşı karşıya kalmaması için, üyesi olduğum TBMM AB Uyum Komisyonu`nda bu yasa görüşülerek uluslararası kurumlar ya da uluslararası imzalamış olduğumuz sözleşmelere karşı bu mevzuatın uygun olup olmadığını denetleyebileceğimizi tavsiye ettik. Ancak önerimiz kabul görmedi. İşte bu durum, siyasi iktidarın aslında gündeminde gerçekten AB yasal mevzuatına uyum olmadığını bir kez daha göstermiştir. Yasalaşan sansür yasası AB üyelik sürecimizdeki geriye gidişleri hızlandıracak bir düzenleme olmuştur.
2022 Türkiye Raporu, önceki yıllarda olduğu gibi, birçok alanda ülkemizde ciddi gerilemelerin yaşanmaya devam ettiğini kaydetmiştir. AB`nin kendi sorumluluklarını ve çifte standartlarını bir yana koyarsak, bu yılki raporda, demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksiklikler olduğu ve etkin bir güçler ayrılığı mekanizmasının olmadığı ifade edilmektedir. Yargı alanındaki gerilemenin devam ettiği kaydedilen raporda, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi`ne geçişle birlikte yürütme organının demokratik hesap verebilirliğinin seçimlerle sınırlı kaldığı, sivil toplum kuruluşlarının baskıyla karşı karşıya kaldığı, insan hakları ve temel hakların kötüleştiği, özgürlüklerin keyfi olarak kısıtlandığı ve yolsuzluklarla mücadelenin çok yetersiz olduğu belirtilmektedir. Özellikle ekonomideki geriye gidişlere dikkat çekilmektedir. Uygulanan ekonomik politikasının güvenilir olmadığı ifade edilmektedir. Gümrük Birliği`nin güncellenmesine yönelik bir ilerleme kaydedilmediği ifade ediliyor.
“SANSÜR YASASININ AB MÜKTESEBATIYLA ÇELİŞTİĞİNİ GÜNDEME GETİRDİK”
Yine raporda, Türkiye`nin AB müktesebatına uyumunun çok sınırlı kalmaya devam ettiği kaydedilmektedir. ‘Sansür Yasasının` da Avrupa Konseyi kriterleri ve AB müktesebatıyla çeliştiğini defalarca gündeme getirdik ve dikkate alınmayan uyarılarımız da bu raporlara yansıyor. AB uyum Komisyonunda görüşerek ülkemizi uluslararası alanda raporlara da yansıyan itibar kaybını önleyebilirdik. Fakat bu önerimiz dikkate alınmadı. Siyasi iktidar, AB Komisyonu`nun tespitlerini tümden reddetmek ve görmezden gelmek yerine gerçekten bir özeleştiri yaparak gerileme yaşanan alanlarda yapısal reformlar yapılmasına yönelik somut adımlar atmalıdır.”