Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizi tepesinde ülkemizin darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesi ile Türkiye`nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Eğitim Tesisi Açılış Töreni ve IASAJ Seminer Kapanış Toplantısı`nda konuştu. Erdoğan, burada şunları söyledi:
"MERDİVEN ALTI DENİLEBİLECEK YERLERDE ADALET DAĞITILMAYA ÇALIŞILDIĞI O KÖTÜ MANZARALARI TAMAMEN UNUTTURMAK İÇİN ÇOK CİDDİ ÇABA HARCADIK"
"Milletimizin teveccühü ile 2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu ilk kez üstlendiğimizde adaleti dört önceğilimizden biri olarak ilan etmiştik. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun bu önceliklerimizden hiçbir zaman taviz vermedik. Bu hedefimizin bir yanında hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeler varken diğer yandan adalet hizmetlerindeki altyapı eksikliklerini giderilmesi bulunuyor. Merdiven altı denilebilecek yerlerde adalet dağıtılmaya çalışıldığı o kötü manzaraları tamamen unutturmak için çok ciddi çaba harcadık. Yüksek yargı organlarımızın tamamını sundukları hizmetin vehametine ve saygınlığına uygun hizmet binalarına kavuşturmaya gayret ettik. Allah`a hamd olsun, bu çabalarımızda muaffak olduk. Yargı organlarımızın hepsi modern, ferah, görkemli, her türlü ihtiyacın gözetildiği binalarda milletimize hizmet veriyor.
"PRANGALARIN SÖKÜLÜP ATILMA VAKTİ ARTIK GELMİŞTİR"
Türkiye`de teknolojinin getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında her geçen yıl çıtayı biraz daha yükseltiyor. Geç gelen adalet adalet değildir düsturu ile yargı kurumlarımızın görevlerini hakkıyla ve zamanında infa edebilmeleri için gereken her türlü desteği sağlıyoruz. İster adli ister idari olsun adliyenin kapısını adaletin de kapısı haline getirinceye kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz.
İçinde bulunduğumuz ekim ayı tarihimizde çok önemli bir yere sahiptir. 29 Ekim`de bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti`nin 100`üncü yıl dönümüne ulaşacağız. Cumhuriyetimizin 100`üncü yaşını bir anma etkinliğinden öte eni reform hamlelerimiz ile hak ettiğimiz şekilde kutlama yapmak istiyoruz. Son bir asrın kapsamlı muhabesini yaparken aynı zamanda milletimizin demokratik kazanımlarını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Amacımız cumhuriyetimizin ikinci asrına daha emin adımlarla birlik ve beraberliğimizi daha da kuvvetlendirmiş bir şekilde girmektir. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişletme idealimizi tepesinde ülkemizin darbe anayasasından kurtarmak vardır. Vesayetçilerin 27 Mayıs 1960 darbesi ile Türkiye`nin ayağına vurduğu 12 Eylül rejiminin perçinlediği prangaların sökülüp atılma vakti artık gelmiştir. Sivil anayasa talebi iradesine gerektiğinde canı pahasına sahip çıkan aziz milletimize anasının ak sütü gibi helaldir. Bu talebe siyaset kurumu başta olmak üzere sorumluluk makamında olan hiç kimsenin kulak tıkama lüksü yoktur.
Pazar günü 28`inci dönem 2`inci yasama yılına başlayan Meclisi`mizde yeni anayasaya dair yapıcı tavrımızı ve beklentilerimizi ortaya koyduk. 85 milyonun tamamının kırmızı çizgiler haricinde her konuyu görüşmeye, tartışmaya ve müzakereye açık olduğumuzu ifade ettik. Yeni dönemde milletimize verilecek asıl görüşmenin Türkiye`yi sivil, kuşatıcı, özgürlükçü anayasayı buluşturmak olacağı anlaşılıyor. Temsil kabiliyeti son yılların en yüksek seviyesine ulaşan Meclis`imizin milletimizin her bir ferdinin `benim anayasam` diyerek bağrına basağı sivil anayasayı yapmanın önünde hiçbir mani bulunmuyor.
"HER AÇIDAN VAHŞİ VE SALDIRGAN BİR ÖRGÜTLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Eli kanlı canilere gösterilen müsamahayı anlayamıyoruz. Delile rağmen adım atılmamasını izah edemiyoruz. Klasörler dolusu delile rağmen terör elebaşlarına yönelik hiçbir adım atılmamasını ne kendimize ne milletimize izah edemiyoruz. Binlerce evladını teröre kurban vermiş bir millet olarak, eli kanlı canilere gösterilen müsamahakar tavrı gerçekten anlayamıyoruz.
Polisimizin süratli müdahalesi sayesinde teröristler emellerine ulaşamadan etkisiz hale getirildi. Teröristlerin bir sivil vatandaşımızı katlettiği ortaya çıktı. Her açıdan vahşi ve saldırgan bir örgütle karşı karşıyayız. Şayet bu caniler etkisiz hale getirilmeseydi ve bir şekilde yurt dışına kaçmış olsalardı siyasi sığınmacı olarak baş tacı edilecekti ve korunacaktı.
Oysa kınamayla birlikte somut adımlar görmek istiyoruz. Bizi teskin, terörü telin eden beyanatların, yaramıza merhem olmayacağı bilinmeli."