(ANKARA) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, SGK prim borçları nedeniyle belediyelere haciz işlemi başlatılmasıyla ilgili; ``Belediyelerin vatandaşa hizmet etmesini engellemek için insanın önce merhametini yitirmiş olması lazım. Yani kendisine muhalif belediyelerin hesaplarına bloke koyuyor ve bunların iştiraklerine de aynı muameleyi yapıyor. Bu vatandaşa gidecek hizmete haciz koymak anlamına gelir`` dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu SZC TV`de Uğur Dündar ile Arena programına katıldı. Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın `silkeleyin` çıkışı ardından, SGK ç nedeniyle belediyelere haciz işlemi başlatılmasını "Son derece zalimce bir uygulama" olarak değerlendirdi.
``Bu vatandaşa gidecek hizmete haciz koymak anlamına gelir``
Dervişoğlu; ``Sayın Cumhurbaşkanının dünyanın bu konjonktüründeki Türkiye`nin yerine bakarak söylüyorum boş işlerle uğraşacak kadar fazla zaman olduğu kanaatini taşımıyorum. Belediye bir kamu kuruluşudur. Dolayısıyla bir kamu kuruluşunun vatandaşa hizmet etmesini engelleyebilecek adımlarına atılabilmesi için insanın önce merhametini yitirmiş olması lazım. Buna bağlı olarak şunu söyleyeyim yani kendisine muhalif belediyelerin hesaplarına bloke koyuyor ve bunların iştiraklerine de aynı muameleyi yapıyor. Bu vatandaşa gidecek hizmete haciz koymak anlamına gelir`` diye konuştu.
``Son derece zalimce bir uygulama olduğu kanaatini taşıyorum``
AK Partili belediyelere değil muhalefetin elindeki belediyelere `Silkeleyin` talimatının verilmiş olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, şöyle konuştu:
``SGK borçlarını, prim borçları bir önceki dönemden devralınmış borçlar ve bunların yapılandırılabilmesi imkanı da mevcut. Bunlarla alakalı olarak anlaşma yapılabilme imkanını sağlamakla mükellef hissetmesi gerekirken kendisini, hizmete haciz koymaya kalkışması vatandaş gözünde o belediyelerin ve o belediye başkanlarının siyaseten aşağıya çekilmesini temin etmeye gayret sarf etmesi benim tarafımdan bakıldığında sadece kızılacak bir durum değil kendisi için üzüleceğim de bir durum. Yani böyle bir yola tevessül etmiş olmasından ötürü ben Türkiye`de siyaset yapan birisi olarak son derece rahatsız olduğumu söyleyebilirim. Bu uygulamanın son derece zalimce bir uygulama olduğu kanaatini taşıyorum. Ben vatandaş penceresinden bakarak söylüyorum, ben çok zalimce görüyor ve Sayın Cumhurbaşkanının yani Türkiye`nin içinde bulunduğu bu sürece bakarak sırf siyasi saikle böyle bir konuya zaman ayırmasını ve bunun gündeme taşınmasını temin edecek adımları atmasında son derece yadırgadığımı da söyleyebilirim.``
``Genel menfaatleri, şahsi menfaatlerine ve siyasi hırslarına kurban ediyorlar``
İktidarın iç cepheyi tahkim etmeye yönelik ifadelerine dair görüşleri sorulan Dervişoğlu, ``Öyle bir kaygılarının olduğu kanaatinde değilim. Çünkü iç cephe diye kastettikleri şeyin Türkiye`nin milli birlik ve beraberliğini temin edebilecek alanlar olduğu kanaatini taşımıyorum. İç cephe deyince işte ben iç cephenin olduğu yerden geliyorum. Yani ben 4 buçuk gün içinde 9 tane vilayet dolaştım. İç cephe aç, iç cephe perişan, iç cephe umutsuz. İç cepheyi şu anda elbette ki güçlü tutmamız icap ediyor ama hem bu hükümetin performansı hem de niyeti bunu yapmaya çok elverişli görünmüyor bana göre. Dolayısıyla Türkiye`de yapılması gereken işler, atılması icap eden adımlar var. İktidar sadece kendi geleceğini ve bir sonraki seçimlerde elde etmeyi planladığı seçim başarısını düşünüyor. Ben Suriye`de yaşanan dış politika gelişmelerinde iç siyasette istifade alanı yaratacak bir boyutta kullanılacağı endişesini de taşıyorum. Bence çok küçük bir pencereden meseleye bakıyorlar ve genel menfaatleri, şahsi menfaatlerine ve siyasi hırslarına kurban ediyorlar`` dedi.
``Yaralarımızı sardığımız söyleyebilirim``
İYİ Parti`nin toplumdaki karşılığına yönelik son duruma dair görüşleri sorulan Dervişoğlu, ``Bir travmatik sonuçla karşı karşıya kalmıştık. Tabii bu atmış olduğumuz adımlar noktayı nazarından da siyasi stratejilerimiz noktayı nazarından da ele alınması icap eden bir husus. Geride bıraktığımız özellikle kongreden sonraki dönemde yaralarımızı sardığımız söyleyebilirim. Şu anda İYİ Parti`nin tekrar Türk siyasetinde bir umut olma özelliğiyle temayüz etmeye başladığını ifade edebilirim`` dedi.
``Ayrılıkların kişisel sebeplerle ilişkilendiriyorum``
İYİ Parti`de yaşanan istifaların bir ideolojiye ya da siyasi saiklere dayanmadığının altını çizen Dervişoğlu, ``Özellikle ben kendi dönemimdeki istifalarla ilgili şunu söyleyebilirim; ‘Müsavat Dervişoğlu bunu söyledi ve ben o sebeple bu partiden ayrıldım ya da İYİ Parti yönetimi şunu yaptı dolayısıyla ben bu partide duramam` diyene rastlamadım. Onun için bu ayrılıkların kişisel sebeplerle ilişkilendiriyorum. Siyasi ikbal açısından da ele alınmış olabilir. Ayrıca İYİ Parti milletvekillerine önümüzdeki dönemlerle alakalı bir takım avantaj paketlerinin sunulduğunu da biliyorum. Birçok siyasi partinin milletvekillerimiz üzerinde çalışma yaptıklarını biliyorum`` dedi.
``Umutsuzluğun kaynağı bence adaletsizlik, hukuksuzluk``
Türkiye`nin gerçek gündemleriyle ilgili bir soru üzerine de Dervişoğlu, ``Öönce geçim sıkıntısı ama geçim sıkıntısının oluşmasına sebep olan şey ve umutsuzluğun kaynağı bence adaletsizlik, hukuksuzluk. 2018`den beri ısrarlı bir biçimde uyarmamıza rağmen her geçen gün tek adamlığın yükselmesi, liyakatsizlik. Tarım alanında yapılması gerekenleri yapmak çiftçiyi desteklemek tarımı desteklemek yerine onu bir ithalat lobisine mahkum etmek ve akabinde toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçilerin üretimden çekilmesinin yolunu açmak. Gençler istikballerinden umudunu kesmiş vize kuyruklarında istikbal arıyorlar. Bu şartlar altında ne ekonomi düzelir ne de bu umutsuzluğu ortadan kaldırabilecek adımlar bu hükümet tarafından atılabilir. Bu hükümet ancak dış politik gelişmelerden kaynaklı olarak kendisine bir istifade alanı yaratmanın peşine düşer ve bunu da bir seçim argümanı olarak kullanır.
``Ülke üniversite mezunu işsiz çocukların cehennemine dönüşmüş``
Ben size bir örnek vereyim mesela antidepresan kullanımı 78 milyon pakete ulaşmış, Türkiye ruh sağlığını kaybetmiş. Bir adım daha ileri gideyim 2023 yılı itibarıyla reddi miras yüzdesi yüzde 85`e ulaşmış. Şu anda 38 milyon insanın hanesinde haciz var. 2 milyon 200 bin çiftçinin yani kefaletleri de içine katarsak tarlalarında gayrimenkullerinde, traktörlerinde haciz var. Uygulanan ekonomi politikaları yüzünden sanayi yatırımları yapılamıyor. Faizden kaynaklı gelirlerin yüksek olması münasebetiyle bir faiz cennetine dönüşmüş. Üniversite mezunu işsiz çocukların cehennemine dönüşmüş. Bütün bu sorunların çözülebilmesi için yapılması icap eden şeyler var ve dolayısıyla hükümet kendi oluşturduğu problemlerin çözümü yolunda bir adım attığında da sanki çok önceki dönemlerde alınmış kararlarla bu olumsuzluklar ortaya çıkmış onu da çözen ve düzelten görüntüsüyle takdir ve taltif bekliyor milletten. Ama artık milletin boğazına kadar gelmiş durumda bütün bu yaşadıkları, o sebeple kendilerine yeniden seçim kazandırabilecek bir stratejinin peşindeler`` dedi.
``Hükümetin Atatürk`ün vasiyetine uymayı öğrenmesi lazım``
Türkiye`nin derhal geçici sığınmacı statüsünü ortadan kaldırması gerektiğinin altını çizen Dervişoğlu şunları söyledi:
"Gönüllü geri dönüş diye bir şey yok ve o zamana kadar da zaten ‘Suriye`de Esad gitti misafirlik bitti` diyoruz ama henüz 8 bin kişi civarında onları da bir bölümü keşif yapmak amacıyla yani yerimiz yurdumuz malımız mülkümüz ne oldu diye ülkelerine gitmişler. Belki de geri dönecekler. SGK borçları yüzünden belediyelere haciz göndermekle meşgul öbür tarafta deprem bölgesinde primlerin ve vergilerin toplanması için yapılması gereken programlar meşgul ama Türkiye`nin milyar dolarları bu Suriyeli sığınmacılar yüzünden yok oluyor. Ayrıca bir de üniter devlet yapımızı milli devlet olma hasretimizi zaafa uğratacak bir olumsuzluğu da kendi içinde barındırıyor bu durum. Onun için Türkiye`nin yarınları hazır bir ülke haline gelmesini temin etmek yolunda atılması icap eden bu çerçevesini belirlediğimiz adımların atılması yolunda hükümeti göreve görevini yapmaya davet ediyorum. Mustafa Kemal Atatürk`ün vasiyetine uymayı öğrenmesi lazım bu hükümetin benim anlayışıma göre."
"Benim için o kongrede oy kullanmak alınması gereken bir sorumluluk"
Beşiktaş Spor Kulübü`nün Olağanüstü Kongresi`nde Kongre üyesi olarak seçimlere katılıp katılmayacağı sorulan Dervişoğlu, ``Katılacağım büyük bir aksilik olmazsa. Elbette ki kulübümüzün geleceği için alınması gereken sorumluluk ve benim için o kongrede oy kullanmak. Onun gereğini yerine getireceğim. Ben sadece Beşiktaş noktayı nazarından bakmıyorum bütün kulüplerimiz çok kıymetli, yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve diğer kulüpler yapmış oldukları doğru işlerle Türkiye liginin de marka değerini yükseltiyor. Ama birçok alanda olduğu gibi rekabet öyle bir boyuta getirdi ki takımlarımızı, artık böyle 4-5 takımın arasındaki yaşanmış şampiyonluk mücadelesini de özler olduk. 2 kulüp ya da işte 3 kulüp yarışı forse ediyor. Onların arasında geçiyor ve lig de çok erken bitiyor aslına bakarsanız. Beşiktaş`ın buradaki tarihi misyonunu yerine getirmesi gerekliliğine inanıyorum. Bir de siyah beyazlı renkleri artık şampiyonluk armadası derler ya orada görmeyi özlediğimi söyleyebilirim`` dedi.