CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM`de partisinin grup toplantısında şunları kaydetti:
"Laboratuvarlarda örgüt yaratmaya, suç yaratmaya çalışmayın. Bunu yapanların mazisi de bugünü de belli. Bugünün Zekeriya Öz`lerine söylüyorum. Bu yaptıklarınızı Zekeriya Öz yapardı, sonra sınırdan sıçan gibi kaçtı. Ne durumdasınız görüyor musunuz? Gece yatağa başını koyarken, ‘huzurluyum, doğrusunu yapıyorum. Adalet arıyorum` diyen bir tane hakime, savcıya sözüm yok. Ama ‘ben talimat alıyorum, görevimin gereğini yapıyorum` deyip siyasete alet olanlara diyorum ki bu yaptıklarının eninde sonunda hem Türkiye`de serbest mahkemelerde gerçekten hesap vereceğiniz günlerde hem de mahşerde yakanızı bırakmayacak. Kul hakkı yiyorsunuz, bunun bedelini ödeyeceksiniz. O çok çalışkan, umreye gidişini bile erteleyip, bu işlere dört kolla sarılana hatırlatıyorum. Bayrampaşa Belediyesi, 2021. Yangın koruma malzemelerinin bakımı onarımı. 1.6 milyon liralık Kamu ihale Kanunu`nun istisna hükümleriyle yapılan alım. İhale, mihale yok. 1.6 milyon lira ödeniyor. Belediye inceleniyor. Bakıyorlar ve şirketin adresi, belediyenin Türk İslam Sanatları Merkezi`nin adresi. Şirket niye belediyede olsun? Araştırmaya çıkılıyor, bakılıyor. Böyle bir şirketin olmadığı, tamamen paravan olduğu, kestiği faturaların naylon olduğu, belediyenin almadığı hizmeti kendi bünyesinde kurulmuş gibi gösterilen şirketten kesilen ama ortada şirketin olmadığı naylon faturaya ödediği anlaşılıyor. 1.6 milyon, o günün parasıyla. Bu dosya, Aralık 2024`te kaymakamlığa, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı`na, İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü`ne teslim edildi. Aralık 2024`ten bugüne kadar İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı`nın ne işlerle meşgul olduğunu görüyorsunuz. Peki bu işle niye meşgul olmuyorsun? Bu dosyanın kapağını neden açmıyorsun. O günün Bayrampaşa Belediye Başkanı`nı neden sorguya çağırmıyorsun? Sabahın dördünde evinde arama yapmıyorsun? Etrafındaki herkesi dört gün tutup, neden tutuklama talebiyle sevk etmiyorsun? Görevse, görev.
"Balıkesir Belediyesi, 3 milyon liralık ankete, 104 milyon lira ödemiş"
Bir tarafta kanıt yok. Uydurma deliller, delil olmuyor sonra iddianameye girmiyor, sadece servis ediliyor. Hiçbir şey bulamayınca gizli tanık. Gizlidir, ne dediğini bilemezsin, okuyamazsın, ne dediğini bilemezsin, göremezsin. Burada açık bir ihmal var. Peki, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi. Yalnızca seçimden üç ay önce anket ihalesi açıyor. Tek firma başvurmuş ve yaptırdıkları memnuniyet anketi için 104 milyon lira ödemişler. Aynı şirketin bir yıl önce ölçeklendirdiğinde verdiği teklif, 3.3 milyon. 3 milyona yapılacak anketi, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi 104 milyona yaptırmış. Parasının bir taksidini 31 Mart`tan bir gün önce, bir taksidini seçimi kaybedince 1 Nisan günü ödeyip, borcu kapatmış. 3 milyonluk anketi 104 milyona yaptırıp, seçimi kaybedip, parasını ödedikleri şirket. Bir de yaptığı ankete göre seçimi de AK Parti kazanıyormuş. Seçimin sonucunu tutturamayan ankete Balıkesirlilerin cebinden 104 milyon lira ödenmiş. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcısı beni duyuyor musun? Duyuyorsan harekete geç. Bir önceki Balıkesir Belediye Başkanı`na hesap sormuyorsan, CHP`ye bir kelime konuşamazsınız bundan sonra.
Hodri meydan. ‘İBB`ye operasyon yapacağız.` Yap bakalım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin iştiraki Hamidiye Su. Yıl 2016. Güvensu diye bir şirketi devralıyor. Bünyesine alıyor. Bizimkiler geliyor 2019`da. Güvensu`nun 75 milyonluk devir alınan şirkete değerlendirme yaptırılıyor. 25 milyon etmiyor. Bugünkü parayla 330 milyon lira eden şirkete, 1 milyar lira ödeme yapmışlar. 700 milyon lira kayıp. 2021 yılında, dört başı mahmur bir şekilde bu dosya hazırlanıyor. Tam savcılığa verilecekken, Süleyman Soylu`nun yolladığı mülkiye müfettişleri el koyuyor. O günden bugüne dört yıldır tık yok. Buradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı`na sesleniyorum. Hamidiye Su dosyası, Süleyman Soylu`nun eliyle el konulmuş, 37 dosyadan bir tanesidir. O dosyalara mı bakacaksın, Ekrem Başkan`ın yolunu kapatmakla mı uğraşacaksın? Cevap ver buna.
"Yasadışı bahis çarkını yöneten, ailenin huzurunu çalan Erkan Kork, muteber iş adamıdır"
Öyle bir ülkedeyiz ki Pozitif Bank, Payfix ve Flash TV`nin sahibi olan Erkan Kork, tutuklandı. Bu kişi çete kurarak, yasadışı paraları akladığı gerekçesiyle tutuklandı ama bu kişiye güya Türkiye`de banka kuracaksa, MİT raporu istenir. Bu kişiye banka vermişler. MİT ne yazmış çok merak ediyorum. Bağlı olduğu Cumhurbaşkanı`ndan soruyorum. Televizyon alacaksa bir kişi, güvenlik soruşturması olur. Ona ne demişler merak ediyorum. Ama şöyle bir memleketteyiz. Flash TV denen kanal, ekonomik zorluklardan dolayı satılıyordu. Son dönemlerin en çok izlenen, hızla güçlenen kanalı Halk TV, Flash TV`yi almak, haber kanalı dışında yayın yapan bir kanalın da olması için gitti konuştular. Anlaşmışlar. Yüksek bir kapora ödemişler. O sırada birileri devreye girdi. Bunu AK Partili köşe yazarları övüne övüne anlattı. O satışı bozdurdular. Halk TV`ye sattırmadılar. AK Parti`ye yakın bir iş insanına Flash TV`yi aldırttılar. Hepimizin gözü önünde oldu. Sonra da Flash TV`ye AK Parti`ye yakın gazeteciler gitmeye başladı. Bu işler AK Parti`de Erdoğan`sız olur mu? Olmaz. Erdoğan`ın bir kelimesiyle ‘Flash TV`yi, Halk TV`ye değil, buna satacaksın` dedikleri, sevilen, güvenilen iş insanı Erkan Kork`tur. Bu kokuşmuşluğu biliyoruz. Dağılan yuvalar var ya yasadışı bahisten. O küçük maaşlar ev geçindiremediği için, öyle ilk iki oynadığın kazandıran, ‘dur şunu da koyarsam daha çok kazanacağım` deyip, ağa düşen yasadışı bahisle kaybedilenler var ya. İntihar edenler, babasız kalan çocuklar. Çocuğun boğazından geçmeyen parayı, yasadışı bahise kaptıranlar var ya işte o bütün o çarkı kuran ve yöneten, evladınızın rızkını, ailenin huzurunu çalan Erkan Kork, muteber iş adamıdır. Paralarınız bunların cebinde.
"Önümüzdeki günlerde ne filmler göreceğiz bilmiyorum"
İnanmak istemiyorum ama bir savcının çok seçkin dostu olduğunu, ‘sır küpü` diyorlar. Çok seçkin bir arkadaşının, hiç yanından ayrılmadığını, o seçkin arkadaşı ile birlikte o arkadaşını 2 yıl süreyle hakimevinde konaklattığını, kaydı var diyorlar. Adalet Bakan Yardımcılığı sırasında, Adalet Bakanlığı damgalı giriş kartları olduğunu, resmi araçlara bindiği görüntüleri var diyorlar. Bu sır küpünün hiç bunun yanından ayrılmadığını duyuyoruz. Diyorlar ki bu sır küpü ile birlikte 2,2 milyon euroluk çok lüks bir yatın gidip, görüldüğü, gezildiği, bugünkü parayla 90 milyon liralık bir paradan bahsediliyor. Hesap ettim. Türkiye`de bir savcı. 64 yıl çalışıp para biriktirse, o yatı ancak satın alabiliyor. Öyle bir yata alıcı gözle baktıkları söyleniyor. Önümüzdeki günlerde ne filmler göreceğiz bilmiyorum. Ama bunun filmini görebiliriz yakın günlerde.
"CHP`ye kara çalacak elin alnını karışlarım"
Türkiye`de parti içi demokrasiye namzet olmuş kurultayımızla ilgili iftira yaydılar. Bin 200 cep telefonu dağıtılmış. Bir tane ispatlayamadılar. Bu cep telefonu dediğinin IMEI numarası var. Hepimizin T.`C`si belli. Hattı belli. SMS şirketleri elinde. Hadi bulsanıza bin 200 telefonu yalancı adamlar. Sırf telefonun değerine bakmayın` diyorlar. İçine soğuk cüzdan yükleniyormuş. Yurtdışına paralar da soğuk cüzdanlarla kaçırılıyormuş. Buradan soruyorum kardeşim ispat edin. Bin 200 tane değil, 12 tane değil, bir tane cep telefonu ispat edin. CHP`ye, bu ülkenin kurucu partisine, 50 yıl muhalefette kalıp da kimselere minnet etmemiş partisine kara çalacak o elin, alnını karışlarım alnını...
"Gözü dönmüşlüklerle devam edip gittiler"
Halkımız 31 Mart seçimlerinde sert bir uyarı yaptı. Biz, sonucun bize yüklediği sorumluluğu anladık, iktidarın buradan kendi dersini çıkarmasını bekledik. Ama hiç öyle olmadı. Biz `millet size mesajını verdi` dedik. Bu insanların gelecek kaygılarını çözün, biz de size destek verelim` dedik. Ama şu anlaşıldı ki; onların kendi zenginlerini zengin etmek, beşli çetelerin hükümeti olmaktan başka amaçları yok. `Geçim olmazsa seçim olur` dedik onlar da `seçim istiyorsanız biz bunun karşısında yargı tacizini başlatırız, nefes aldırtmayız` dedi. 9 Ekim günü bir siyasi Adalet Bakan Yardımcısını İstanbul`a Cumhuriyet Başsavcısı yaptı. O günden beri 30 Ekim günü bambaşka bilgiler servis edildi, iddianamede hiçbirisi yok. Esenyurt Belediye Başkanımız FETÖ taktikleriyle alındı, aylarca iddianame bekledi. Şubat`ta iddianame çıktı, mahkemeyi mayıs sonuna verdiler. 12 yıl önce annesi ölen bir hemşehrisine taziye telefonu açmış Ahmet Özer. `Anneniz sizin gibi çok kıymetli evlatlar yetiştirdi` demiş, kardeşlerinden birisi PKK`lıymış. Buradan terör örgütü ile ilişkili olmaya falan bağlıyorlar. Sonra Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat`a, `turpların büyüğü heybede` diye 20 Ocak`ta Gençlik Kolları Başkanımıza aynı gün Ekrem İmamoğlu`na ve bana, 27 Ocak`ta `8 bin bilirkişiden dönüp dönüp aynı kişiyi seçiyorlar` dedi diye Ekrem Başkan`a, ayrıca CHP`nin dediklerini haber yapan gazeteciye, söylemine destek veren akademisyene, aydına, siyasetçilere, genel başkanlara sanki yetkisi varmış gibi gözaltılar yapıp, başka bir şeyden gözaltına alıp başka şeyden tutuklayacak kadar gözü dönmüşlüklerle devam edip gittiler.
"Biz kazanacağız onlar kaybedecek. Bunu hazmedemiyorlar"
Biz eğilmedik, teslim olmadık. Hep birlikte bu hukuksuzluğa direneceğiz. 28 Ocak`ta bu kürsüden Cumhurbaşkanı adayımızı önseçimle belirleme kararını anlattık. 10 Şubat`ta kurultayımız hakkında, 11 Şubat`ta CHP`li belediyelere kent uzlaşısı ile iki dava daha açtılar. Ekrem Başkan 21 Şubat`ta önseçime başvuru yaptı, 22 Şubat`ta diplomasına dava açtılar. 27 Şubat`ta Beykoz Belediye Başkanımızı, 3 Mart`ta İstanbul İl Başkanımıza, 4 Mart`ta İstanbul İl Kongremize dava açtılar. Kapısında `Şanslı` diye kedimiz var Şanslı hariç hepimizle birden uğraşıyorlar. Tek dertleri var; biz kazanacağız onlar kaybedecek. Bunu hazmedemiyorlar."
(SÜRECEK)