(SAMSUN) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Devletin içinden adaleti çekersen geriye sadece bir çete kalır; silah kullanan, insanları özgürlüğünden alan, para toplayan ama millete değil başkalarına hizmet eden yapı demokratik bir devlet değil, cuntanın çetesidir.Türkiye Cumhuriyeti`ni bu cuntadan, devleti suç örgütü gibi yöneten bu iktidardan ilk sandıkta kurtaracağız" dedi.
CHP tarafından düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin ilki Samsun`da yapıldı. Samsun Cumhuriyet Meydanı`nda düzenlenen mitingde “Tayyip istifa” ve "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıldı.
Özel`in burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şunlar:
"Atatürk`e Samsun`da `Hoş geldin` diyen kişi Binbaşı Mahmut Ekrem`di. O gün Gazi Paşa`yı Kurtuluş Savaşı için karşılayan Ekrem`di. Kurtuluşumuzun yürüyüşünü başlatacağımız ilk adımı atacağımız bugün de Ekrem Başkanı yüz binler karşılıyor Samsun`da. O gün hepimiz adına bir Ekrem karşıladı Mustafa Kemal`i. Bugün bir Ekrem`i hepimiz karşılıyoruz. Çünkü bugün bir Ekrem hapiste, milyonlarca Ekrem meydanlardayız.
Size ilk mitingi Samsun`da yapma kararı verdiğimiz görüşmelerimizde `Başlangıç, ilk adım Samsun`a yakışır` diyen Ekrem İmamoğlu`nun selamını getirdim. Bugün burada bizimle birlikte olma inancı ve kararıyla yola çıkan ancak çeşitli gelişmelerden dolayı İstanbul`da kalan Dilek İmamoğlu`nun, Ekrem Başkanımızın hepimize emanetleri Beren`in, Semih`in, Selim`in selamlarını getirdim. Bugün size 35-40 yıllık emeği siyasi bir operasyona alet edilen ‘Olsun, toprakla başladım, gerekirse bahçeye giderim` diyen Hasan amcamın selamını getirdim.
Bu meydanda milli iradeye sahip çıkan, seçme hakkına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün emanet ettiği çok partili demokrasiye sahip çıkan hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Gözün alabildiği her yerde insan var. 1977 seçimlerden beri bu meydanı en büyük kalabalıkla dolduran her birinize yürekten teşekkür ediyorum.
"Biz sırtımızı Amerika`ya değil, millete dayıyoruz"
Mustafa Kemal milletin istiklal mücadelesini bu şehirden başlatmıştı. O gün de bugün olduğu gibi emperyalistlerin çıkarları Türk milletinin özgürlüğünün ve iradesinin tam karşısındaydı. Mustafa Kemal`in güveneceği tek şey Türk milletiydi, büyük Türk milletinin irfanı, inancıydı. Anadolu`da yaşayan tüm renklerin kucaklaşması ve omuz omuza vermesiydi. O milletine güvendi, milet ona yoldaş oldu. `Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracak` dedi, öyle oldu. O azmi gösterenler arasında bu milletin Türküyle, Kürdüyle, Alevisiyle, Sünnisiyle tüm renkleri vardı. Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Arabı, Manavı hiç kimsenin doğduğu yeri ayırmadan hepimizi birden kenetleyen, birleştiren bir büyük mücadeleye, Kurtuluş Savaşı`na ikna edip sonrada bu güçlü cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün emanetine sahip çıkanlara helal olsun.
Sadece o zaman değil, tarihin her döneminde kim sırtını millete dayamış, milletten güç almışsa kazanmıştır. Kim millete rağmen bir şey yapmaya çalışmışsa sonu hep hüsran olmuştur. Bugün de gücünü milletten almayanlar, okyanus ötesine, başka ülkelere, başka kıtalara, başka liderlere göz kırpanlar kaybetmeye mahkumdur. Biz sırtımızı Amerika`ya değil, millete dayıyoruz. Biz gücümüzü Trump`tan değil, milletten alıyoruz.
Dün işgale gelenlere kırmızı halı serenler vardı, bugün darbe yapmak için yurt dışından icazet alanlar var. Dün ihanet ettiği halktan kopup İngiliz zırhısıyla kaçanlar vardı bugün milletin iradesinden korkup sandıktan kaçanlar var. Dün yedi düvele karşı direnenler vardı, bugün cuntaya, cuntacılara karşı başkaldıran Saraçhane, Maltepe, 81 ilde sokaklara akan milyonlar, Samsun`da ilk adımı atan kahramanlar var.
"Hep birlikte bu tek adam düzenine, bu cuntaya başkaldırıyoruz"
Hep birlikte bu tek adam düzenine, bu cuntaya başkaldırıyoruz. Sayın Erdoğan Samsun`da Cumhuriyet Meydanı`ndayım. Senin çevrelediğin alana sığmadı, taştık yan meydanlarda miting yapıyoruz. Samsun inliyor, seni bir şeye davet ediyor. Var mısın, sandığa var mısın? Korkma. Milletten korkanın sonu abad olmaz. Millet seni sandığa çağırıyor.
Millet erken seçimin ilk adımını yine Samsun`dan atıyor. Millet artık başına emekliyi aç bırakan, asgari ücretliyi süründüren, gençleri işsiz bırakan, gençlerin gelecek umudunu söndüren ve seçimi kazanamayacağını anlayınca geldiği demokrasi treninden inen, sandıktan kaçan, sandıktan korkan bir otokrat istemiyor. Millet, demokratlar seçim istiyor.
Ben bu Erdoğan`ın yaptığının adını koyduğumdan beri asla uyku uyumuyor, darbeci olduğunu, cuntacı olduğunu söyledim, sürekli buna itiraz ediyor. Dünyada iki tür darbe var. Biri askeri darbe biri sivil darbe. İkisinin de bir planı, başında bir cuntası olur. Türkiye`nin 19 Mart`ta karşı karşıya kaldığı şey bir sivil darbedir ve bu darbenin başındaki cuntanın karargahı Saraydır, silahı yargıdır, mühimmatı, mermisi yalandır, iftiradır. Cunta bu kez kamuflajla değil, üzerine savcı, başsavcı, hakim cübbesi giyerek gelmiştir. Seçimle gelenler seçimle gitmek istememektedir. Badı darbedir. Bu darbeyi püskürten on milyonlara selam olsun. Saraçhane`de 7 gece direnenler, 81 ilde sokaklardan taşan, Maltepe`de 2,2 milyonla o meydanın rekorunu kıranlar, 15 buçuk milyon kişi sel olup da dayanışma sandıklarına akanlar bu darbe girişimini püskürtmüştür.
"Tayyip Erdoğan artık cunta başkanıdır"
Şimdi karşımızdaki cunta, devlet ve hükümetin içindeki küçük bir azınlıktır. Bunlar ne millettir ne de anlatmaya çalıştıkları gibi devlettir. Bunlar milleti de devleti de temsil etmiyor. Çıkmışlar FETÖ`cülerin ağzıyla ‘biz devletiz, devlet aklı vardır` diyorlar. Oysa siz kim oluyorsunuz da Türkiye Cumhuriyeti devletinin yerine geçmeye kalkıyorsunuz? Siz bir avuç ihtiras sahibi cuntacıdan başka bir şey değilsiniz. Oysa biz milletiz, haklıyız, güçlüyüz ve biz kazanacağız. Bu milletin coşkusunun karşısında bir avuç cuntacı duramaz. Kendi girdiği seçimde Cumhurbaşkanı unvanını alan, 19 Mart`ta kendinden sonraki Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı adayımıza kumpas kuran, darbe yapmaya çalışan cuntanın başına geçen Recep Tayyip Erdoğan artık cunta başkanıdır. Onun mürekkebinden yetkiyi milletten almayanlar, onun dolma kaleminin mürekkebinden kağıda dökülen sözde bakanlar; bakan demokrasilerde olur, bakan oyu milletten alır, milletin gözünün içine bakar, millet ne istiyorsa onu yapar. Ama orman yangınına itfaiye yollarken bile Cumhurbaşkanından talimat bekleyenlerden, milletin değil, onun gözünün içine bakanlardan bakan olmaz. Bunlar Trump`un bakan yerine atadığı sekreterleri gibi her birisi sekreterdir ama bu sekreterlere söylüyorum: Bir yıl önce 31 Mart seçimlerinde 17`niz bir oldunuz Cumhurbaşkanınızla birlikte gittiniz İstanbul`da Ekrem Başkanımızın karşısına alayınız geçtiniz, demokrasi tokadını yediniz, yine yiyeceksiniz.
Bizim devlet geleneğimizin özü adalettir. Buradan bütün Türkiye`ye ifade etmek isterim ki biz ‘kadıyı satın alırsan adalet ölür, adalet ölürse devlet ölür` diyen Fatih Sultan Mehmet`in; biz ‘memlekette adalet mevcut değilse orada anarşiden başka birşey yoktur, hükümet yoktur` diyen Mustafa Kemal Atatürk`ün söylediklerini bilen, devletin içinden adaleti çekersen geriye sadece bir çete kalır; silah kullanan, insanları özgürlüğünden alan, para toplayan ama millete değil başkalarına hizmet eden yapı demokratik bir devlet değil, cuntanın çetesidir. Türkiye Cumhuriyeti`ni bu cuntadan, devleti suç örgütü gibi yöneten bu iktidardan ilk sandıkta kurtaracağız. Bu darbeyi yapanlara soruyorum, hangi sofrada büyüdünüz siz? Milletin elinden o tarhanayı içmediniz mi? Milletin verdiğiyle büyümediniz mi? O sofrayı kuran milletimize şimdi niye ihanet ettiniz? Elinde Türk bayrağı taşıyana nasıl terörist dediniz? Bu milletin güzel evlatlarını nasıl alıp da içeri tıktınız, bayramda anasından, babasından, kardeşinden ayrı tuttunuz? Milletin sofrasından kalkıp da Trump`ın sofrasına oturan Erdoğan`a soruyorum, bu millet bunun hesabını soracak sana, bu millet bunu yanına bırakmayacak.
"Şimdi tek adamdan, otokrattan, cuntadan kurtulma zamanı"
Darbecilerin hedefi sadece muhalefet, ana muhalefet eğil. Türkiye`de siyaseti tasfiye etmek istiyorlar. Artık milletin desteği arkalarında yok. O yüzden millete ihtiyaç duymayacakları bir sistem kurmaya kalkıyorlar. Sadece CHP, muhalefet partileri değil; AK Parti, MHP`de siyaset yapanlar, onların siyasetleri de tehdit altındadır. Ancak henüz kendileri bilmiyorum ne kadar farkındalardır. Bu cunta başarılı olursa demokratik siyaseti tasfiye edecektir. Devletin geleneğini savunan tüm bürokratik sistem ortadan kalkacak, milletin egemenliğine dayanan bu rejim gidecek, Rusya`daki gibi sonuçları önceden belli, rakibi önceden belli katılım oranı düşük, oy oranı çok yüksek seçimlerle demokrasi varmış gibi yapılmak istenmektedir. Bu topraklar bu demokrasiyi Türkiye`nin dört bir yanında milyonlarca şehitle kurdukları bu ülkede Mustafa Kemal`e padişahlık, krallık teklif edilmişken, seçimsiz ebedi Cumhurbaşkanlığı teklif edilmişken o bunları bir kenara atıp ille de Meclis, ille de demokrasi demiştir. Hedefimiz güçlü bir parlamento, güçlendirilmiş bir parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı ve Cumhurbaşkanının ve başbakanın ayrı ayrı olduğu, birbirine saygılı olduğu, ikisinin de milletin önünde eğildiği bir sistemi Ekrem Başkanımızla birlikte el ele, omuz omuza en kısa zamanda kuracağız. Gücünü sandıktan alan AK Parti`li siyasetçiler, gücünü, makamını sandığa borçlu MHP`li siyasetçiler bu darbe girişimi bize değil hepimizedir. Bu darbe girişimi demokrasiye, milletin seçme, senin de seçilme hakkınadır. Erdoğan`ın bundan sonra seçim istemediğini artık yavaş yavaş bütün dünya anlamaktadır. Korkmayın Trump`a da sığınsa, Putin`in de desteğini alsa onun karşısında yedi devletin işgaline, emperyalist işgale bir başına direnmiş ve başarmış Gazi Mustafa Kemal`in evlatları vardır.
Baktığımda meydanda tüm siyasi partilerin temsilciler, onları destekleyen ya da siyaset üstü STK`lar, sendikalar, çok sayıda vakıf ve dernek var. Teker teker saymayacağım ama her bir siyasi partiye hem bugün hem Saraçhane`de hem de devamında gösterdikleri dayanışma için yürekten teşekkür ediyorum. Elbette biz bu siyasi partilerden farklıyız. Biz günü gelince onlarla aramızda demokratik şekilde yarışırız. Ama gün demokrasiye sahip çıkma, çok zor kazanılmış sandığa sahip çıkma, köydeki amcamın da İstanbul`daki gencin de kendi geleceğini eşit oylarıyla tayin ettiği demokrasiye sahip çıkma günüdür. Onun için biz önümüzdeki seçime otokrasi isteyen cuntayla, demokrasi isteyen bütün partilerin yapacağı büyük bir mücadele için hazırlanıyoruz. Omuz omuza olacağız, hep birlikte kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bu yüzden siyasi rekabet demokrasiyi kazandıktan sonra, şimdi tek adamdan, otokrattan, cuntadan kurtulma zamanı."
(SÜRECEK)