(SAMSUN) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP`nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için Samsun`da düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde, "1996`da İstanbul Büyükşehir Başkanı`yken ABD Büyükelçisi ile görüşüp ‘Partim için önemli görüşler aldım` diyen Erdoğan, bugün ABD`den icazet alan, himaye bekleyen, içinde bulunduğu zor durumdan Amerika sayesinde çıkmaya çalışan biridir. O günkü Erdoğan`a bugün hatırlatıyorum; Sen artık hem cuntacısın hem mandacısın. Amerikan himayesi istiyorsun" dedi.
CHP tarafından düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin ilki Samsun`da yapıldı. Samsun Cumhuriyet Meydanı`nda düzenlenen mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları kaydetti:
"Bugün Samsun, Karadeniz, Türkiye ayağa kalkmış, geleceğine sahip çıkıyor. Ekrem Başkanı ve arkadaşlarını yalanla, ifitrayla tutukladılar. Üç yıl önce `İBB`de 550 terörist var` deyip soruşturma açmışlardı hatırlıyor musunuz? O soruşturmalar, o yargılamalar bitti, İBB`de bir terörist bile bulunamadı. O gün bu yalanı atan Süleyman Soylu`ya sordular. Süleyman Bey, Karadeniz`de bayağı seviliyorsun, aferin. Ben miting meydanında kimseyi yuhlatmam Süleyman Bey`i bile, Sadece bir kişiyi yuhlatıyorum, Volkan Konak vefat ettiğinde onun arkasından en iğrenç lafları söleyen Çatalca Müftüsü var ya, yuhlayın o namussuzu.
"Trabzonlu teyzem, bu Süleyman Soylu`ya vur artık terliği"
Gelelim Süleyman Bey`e, bu Süleyman Soylu`ya dediler ki, ‘İBB`de 550 terörist var dedin, hepsi aklandı, görevinin başında. Sen bunu neden söyledin ispatla`. Ne dedi biliyor musunuz? ‘Ben siyaseten söyledim. Siyaset yapmıştım` dedi. Süleyman Efendi, yere batsın böyle siyaset, olmaz olsun senin gibi siyasetçi. Yazıklar olsun. Bu Süleyman Soylu`yu AK Partili, Trabzonlu teyzelerime şikayet ediyorum. Senin evladına birisi siyaset olsun diye terörist dese, polis alsa götürse, işinden olsan, yıllar sonra derdini anlatsan, sonra sorsalar ‘siyaset yapmıştım` dese ne yaparsın? Trabzonlu teyzem, bu Süleyman Soylu`ya vur artık terliği.
"Kazanmak için çalan, çırpan, yalan atan, iftira atan bu kirli siyaset yerin dibine batacak"
Bugün de hatırlamamız gereken bir diğer gerçek, Ekrem İmamoğlu sizin evladınız, bu Tayyip Erdoğan`ı 2019`da Erdoğan`ın atadığı son Başbakan, o günün Meclis Başkanı Binali Yıldırım`ı 13 bin farkla yenip mazbatasını almıştı. Hazmedemediler, seçimleri tekrar ettiler. Ederken de deiler ki, 43 tane sandıkta FETÖ`cü sandık görevlisi var, oylarımızı çaldılar. O günden sonra o 43 kişi getirildi, sorgulandı. İçlerinde bir tane bile FETÖ`cü, sandıklarında bir oy bile hata çıkmadı. Ne yaptılar? Yine yalan attılar, güya siyaset yaptılar. Kazanmak için her yol mübah diyen, çalan, çırpan, yalan atan, iftira atan bu kirli siyaset yerin dibine batacak.
"Ekrem Başkan ve arkadaşları bir kez daha Türkiye`yi Samsun`dan başlayarak kurtaracaklar, söz veriyoruz"
AK Parti döneminde İstanbul`da 37, Ankara`da 97 yolsuzluk dosyası çıktı. Bu dosyalar savcılığa verilirken Süleyman Soylu geldi el koydu. O günden beri bu dosyaların herhangi birisinden bir kişi ifadeye çağrılmadı, soruşturma açılmadı, hesap sorulmadı. Kendisi, dönemindeki büyük yolsuzlukları örtbas edenler, Ekrem Başkan`a geçen dönem, beş yıl boyunca daima 300 müfettiş yolladılar, bir çöp yolsuzluk bulamadılar. Bugün o dosyada asla ve asla ne bir kanıt, söyledikleri iftiraları destekleyecek bir şahit yoktur. Sadece ne vardır? Gizli tanıklar. Adı, Meşe, Ladin ve Çınar olan üç odundan başka bir tanık yoktur ortada. Ya kendi dönemlerinde bu işleri çevirdikleri, Ekrem Bey`in şeffaf yayınladığı ihalelere gelince kaçıp gidenleri tanık yapmışlar, iftira attırmışlardır. Tanıklarının 100`ün üzerinde suç dosyası sabıkası, kadına karşı şiddetten, tacize, tecavüze, kalpazanlıktan her türlü mali suça kadar pisliğin içine batmış gizli tanıklarıyla Ekrem İmamoğlu`nu, sizin evladınızı, bizim yoldaşımızı yollarından çekmek istiyorlar. Onlara izin vermeyeceğiz. Ekrem Başkan ve arkadaşları oradan çıkacaklar, gelecekler ve 100 yıl sonra bir kez daha Türkiye`yi Samsun`dan başlayarak kurtaracaklar, söz veriyoruz.
"O Silivri zindanını bir özgürlük müzesi yapana kadar durmayacağız"
Bugün Silivri`de sadece Cumhuriyet Halk Partililer yok. Zafer Partisi`nin Genel Başkanı Ümit Özdağ da orada, akademisyenler, sanatçılar, sivil toplum, her siyasi partiden belediye meclis üyeleri, siyasetçiler orada ve biz bu Silivri cüzdanını, Esad`ın Sednaya Hapishanesi‘nin bir benzeri olan, işkence, kötü muamele olmayan ama muhalifleri susturmak, ve sindirmek için kurulmuş olan o Silivri zindanını bir özgürlük müzesi yapana kadar durmayacağız."
"Bu sevkin olacağının 10 gün önceden duyumları gelmişti"
Özel, İBB soruturması kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilenlerin farklı yerlere sevk edilmesine ilişkin şunları söyledi:
"Dün, oradan 14 kişiyi geceleyin saat 21.00`da içlerinde Sevgili Murat Ongun`un, Sevgili Necati Özkan`ın da olduğu 19 kişiyi önce doktor muayenesine, oradan bir başka cezaevine sevk ettiler. Şimdi sosyal medya üzerinden bununla ilgili algı operasyonları yapıyorlar. Bu sevkin olacağının 10 gün önceden duyumları gelmişti. Amaçları, arkadaşlarımızı birbirinden uzaklaştırmak, her biri bir başka cezaevinde olan kişilere ayrı ayrı gitmek, onlara sözde işbirliği teklif etmek, bunu yaparak ‘sen bunlara iftirayı et, kendini kurtar` gibi bomboş dosyayı paçavra MASAK raporunu milletin görüp de ‘bununla mı suçluyorsunuz` dedikleri dosyayı bulamadıkları gerçek deliller, gerçek tanıklar yerine sahtecilikle desteklemek istiyorlar. Bunu beş kadın bürokratımıza da yaptılar. 1 yaşında evladıyla tehdit ettiler. ‘10 yıl göremezsin` dediler. Cevap; ‘ben yalan atmam, ben olmayan suçu gördüm demem, ben arkadaşlarımın namusuna leke sürmem` oldu. Bu sefer de başaramayacaklar."
"Türkiye`de 86 milyonun cebinden yirmişer bin TL aldılar"
Özgür Özel, Mehmet Şimşek`in uyguladığı politikalara da tepki göstererek, şöyle konuştu:
"Ayrıca hep birlikte gördük. 30 yıllık, 40 yıllık, 60 yıllık şirketlere kayyum atıyorlar. Hani suç ispatlanana kadar herkes suçsuzdu? Hani suç ispatlanmadan kişiye suçlu muamelesi yapılmazdı? 24 şirket köklü şirketlere kardeşim tedbir uygula, dondur ama el koymak, kayyum atamak, adeta çökmek nedir? Mahkeme kararını bırak, daha iddianame bile ortada yok. O zaman Türkiye ekonomisi için hani sözde liyakatli, yalandan demokrat, işini yapan güya Mehmet Şimşek vardı. Dünyayı geziyor, para topluyor, yabancı yatırımcıları Türkiye`ye çağırıyordu. Şimdi sen İstanbul`u kazanana, 13 bin farkla vermem deyip mazbatasına çökersen, sen bu sefer 806 binle kazanana iftiralar atar, bidahaki sefere 1 milyonla kazanınca onu alır hapse atarsan, 31 yıl önce alınmış diplomaya çökersen, bütün dünyanın gözü önünde mahkeme bitmeden şirketlere çökersen, bu devletin verdiği mazbatanın, diplomanın, tapunun değeri yoksa o zaman bu devletin evrakına, kağıdına, hisse senedine, borç senedine kim güvenir? Ondan sonra tabii ki 19 Mart`tan bugüne 45 milyar dolar satmışlar. O günden bugüne Cemil amcanın, Fatma teyzenin, Mehmet kardeşimin her birinin cebinden Türkiye`de 86 milyonun cebinden yirmişer bin TL aldılar.
"Kimsenin malının, mülkünün güvencesi kalmadı"
Her birimizin Türkiye`de dün gece Artvin`de doğmuş bebeğin, Erzurum`da doğmuş bebeğin, Edirne`de doğmuş, Antalya`da, Kayseri`de doğmuş bebeğin cebinden 20 bin TL aldılar. Her birinizin cebinden 20`şer bin TL aldılar. ‘Bayramda emekliye bir asgari ücret ver` diyorsun, ‘para yok` diyor ama her birimizin cebinden 20`şer bin TL alıyor ve kimsenin malının, mülkünün güvencesi kalmamıştır.
Bakın geçen kurultayda bir şey yaptık. Hani AK Partili canım dayım var ya, gençler şikayet edince ‘Telefonu göster` diyor, ‘Çıkar telefonu` diyor. Biz geçen hafta bu vakitlerde savcılara telefon gösterdik. Şimdi siz çıkarın telefonu bakayım, göreyim. Mehmet Şimşek öyle bir şey yaptı ki açın e-devlet`e bakın. Tapunuz varsa, duruyor mu? Diplomanız varsa, duruyor mu? Bu memlekette hiçbir şeyin güvencesini bırakmadılar.
"Senin bu yüzünü bütün dünyaya göstereceğim"
O yüzden Mehmet Şimşek, bütün dünya senin bu darbenin mali ayağı olduğunu biliyor. Öğrendi, duydu. Bilmeyene bildireceğim. Duymayana duyuracağım. Senin bu yüzünü bütün dünyaya göstereceğim. Güya ‘560 milyarlık yolsuzluk var` diyorlardı. Bir lira ispat edemediler. Oysa altı yıllık toplam bütçe; 495 milyar. Bir gecede aldıkları yanlış kararla yaktıkları toplam para; söyledikleri yalan yolsuzluğun tam üç katı. Bunun için şimdi yabancı yatırımcı kaçıyor. ‘Borsada 31,5 milyar dolarlık kayıp var` diye yakınıyorlar, söylüyorlar. Ama vatandaşa gelince bulamadıkları parayı, Mehmet Şimşek şöyle ifade etti; ‘Rezervler bir gün yakılmak içindir. Biz o parayı bugünler için bulduk.` Bakın, tam suçüstü hali. O parayı bu operasyona gelen tepkiler yükselince, doları durdurmak, borsaya müdahale etmek için toplamışlar. Yani bu işi yapmasalar, para orada duruyor.
“Olmaz olsun öyle ekonomi, olmaz olsun öyle Maliye Bakanı”
Daha iki gün önce, bazı yerlerde de dün büyük bir don felaketi yaşadık. Başta Manisa`mızın üzümü, Malatya`nın kayısısı, şeftali, ceviz, badem, narenciye, patates, şeker pancarı, Trabzon hurması, her türlü meyve ve Karadeniz`in fındığı olmak üzere, çay olmak üzere tüm ürünler dondan etkilendi. Bugün devletin yapacağı iş; tespit yapmak ve bu bölgeleri afet bölgesi ilan edip, zararları karşılamak. Lazım olan para; 3-5 milyar dolardan fazla değildir. Ama Salı günü Meclis`e götüreceğiz, önereceğiz, oylatacağız. Göreceksiniz yine fındıkçıyı, çaycıyı, üzümcüyü, narenciye üreticisini, meyve üreticisini düşünmeyecekler. ‘Para yok` diyecekler. 45 milyarı Ekrem İmamoğlu operasyonu için yakanlar, onda birini size layık görmüyorlar. Olmaz olsun öyle ekonomi, olmaz olsun öyle Maliye Bakanı.
“Bu cuntanın mali ayağı, Mehmet Şimşek`tir, hesap verecektir”
Şimdi bir büyük yalanı daha açığa çıkarmanın zamanı geldi. Ben bunları söyledikçe Mehmet Şimşek, ‘MASAK raporundan haberim yoktu` diyor. Ben de MASAK`tan, MASAK`ta çalışanlardan bir rapor aldım. Diyorlar ki, ‘Savcılıktan MASAK`a talep geldiğinde mutlaka bakana bilgi verilir. Bakan ya görevlendirme yaptırır, ya yaptırmaz. Yazılan rapor önce okuma komisyonuna gider, oradan mutlaka bakana bilgi verilir. Raporun onaylanıp, onaylanmamasında bakanın tavrı belirleyicidir.` Kendine bağlı olan MASAK`tan verilen raporu ben söylediğimde ‘Haberim yok, bilgim yok` diyen Mehmet Şimşek, bir kez daha doğruyu söylememektedir. Bu cuntanın mali ayağı, Mehmet Şimşek`tir, hesap verecektir.”
"Turpun büyüğünün Trump olduğu ortaya çıkmıştır”
"Bölgemizin ateş çemberine dönüştüğü, Türkiye`nin en güçlü olması gereken dönemde ülkemizi bile isteye krize soktu bu iktidar, zayıflattı. Birliğimizi, beraberliğimizi, huzurumuzu bozmaya çalışıyorlar. Kendi koltukları için Türkiye`yi ateşe atmaya çalışıyorlar. 19 Mart darbesi okyanus ötesinden talimatla, icazetle yapılmış bir darbedir. Turpun büyüğünün Trump olduğu ortaya çıkmıştır. Bundan sonra ‘Erdoğan`ı severim, iyi çocuktur, akıllıdır. Geçmişte de papazımızı ondan aldım` diyen Trump`ın bu ifadelerine sevinecek kadar küçülmüş bir iktidar ve medyasıyla karşı karşıyayız. Maalesef Trump, ‘Gazze`yi boşaltacağım` diyor, çıtları çıkmıyor. Buradan hepsini hatırlatıyorum. Elbette Filistin meselesi, Türkiye`nin meselesidir. Erdoğan bu milli meseleden, bu dayanışmadan, bu haklı davadan Trump`ın korkusuna caymış olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, üçüncü genel başkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit`in Yaser Arafat ile kurduğu dostluğun bulunduğu yerdeyiz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin olduğu yerdeyiz. Bir zamanlar Ekrem Başkanımıza ‘Amerikan projesi` diyenler, şimdi onu tasfiye etmek için Amerika`dan talimat bekleyenlerdir. 1996`da İstanbul Büyükşehir Başkanı`yken ABD Büyükelçisi ile görüşüp ‘Partim için önemli görüşler aldım` diyen Erdoğan, bugün ABD`den icazet alan, himaye bekleyen, içinde bulunduğu zor durumdan Amerika sayesinde çıkmaya çalışan biridir. O günkü Erdoğan`a bugün hatırlatıyorum: Sen artık hem cuntacısın hem mandacısın. Amerikan himayesi istiyorsun. Karargahı saray, silahı yargı, mühimmatı yalan ve iftira olan bu cuntaya hep birlikte direneceğiz. 1980`de mallarımıza el konurken, Genel Başkanımız hapse konurken de teslim olmadık. 15 Temmuz`da et ile tırnak oldukları, ne istediyse verdikleri Fetullahçılar bunlara darbe yaparken bir adım geri durmadık. Demokrasiyi, Meclis`i savunduk. Ertesi gün gelip, ‘Cumhuriyet Halk Partisi önemli bir demokrasi sınavı vermiştir` dediğinde, ‘Biz demokrasiyi kuran partiyiz. Darbe kimden gelirse gelsin karşısında duran partiyiz` demiştik. O gün darbe yapılırken herkes CHP`ye bakarken, kapalı Meclis`i açtıran, orada partisi adına konuşan, darbeye karşı duran Özgür Özel`e bakın. Bugün adayımız Ekrem İmamoğlu`na karşı darbe planlayan, tertipleyen, uygulayan cunta başı Erdoğan`a bakın. Kimin ne kadar demokrat olduğunu, seçimi kazandığında ne yaptığına bakarak göremezsiniz. Bu parti 47 yıl seçim kaybetti. Ama böyle şeylere tenezzül etmedi. Erdoğan bir kez seçim kaybetti, darbeye yeltendi. O yüzden Erdoğan`ın gözünün içine baka baka, Samsun`un bu güzel Cumhuriyet Meydanı`ndan, bir kez daha müjdelerim ki Atatürk`ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi o gün olduğu gibi bugün de Türkiye`nin birinci partisidir.”
"Türkiye`nin birbirinden kıymetli okullarını çökertmeye, ele geçirmeye çalışıyorlar"
İktidarın liselere darbe yaptığını ifade eden Özel, şunları kaydetti:
"Gösteri ve protesto hakkını kullanan 300 genci bayramda ailesinden uzak tutan Erdoğan`a inat, biz gençlerimizle omuz omuza bir kez daha onlar için geleceği kuracağız. Şimdi aynı darbe üniversitelerden sonra liselere saldırmakta. Proje Okullara saldırmakta. Proje Okullar dedikleri bu ülkenin ilk köklü, geleneği olan ve en yüksek puan alan, en iyi öğrencilerin gittiği okullar. Orada da öğretmenin en iyisi, en liyakatlisi olması gerekirken bunlar kendisine sadakatli, yandaş sendikaya mensup öğretmenleri oralara koyup o okulları ele geçirmeye çalışıyorlar. Benim mezun olduğum, yatılı okuduğum Bornova Anadolu Lisesi de dahil olmak üzere, Samsun Anadolu Lisesi de dahil olmak üzere, İzmir`deki rekabet ettiğimiz İzmir Atatürk Lisesi de dahil olmak üzere Türkiye`nin birbirinden kıymetli okullarını çökertmeye, ele geçirmeye çalışıyorlar. Boşuna ‘proje` dememişler. Bu projeye karşı hep birlikte direneceğiz, o Milli Eğitim Bakanının eninde sonunda alnını karşılayacağız, alnını karşılayacağız."
"Hedefimiz büyük, yolumuz uzun"
CHP`nin başlattığı imza kampanyasından da söz eden Özel, şöyle konuştu:
"Bu meydana son geldiğimde de böyle rahmet altında, yağmur altında buradaydık. Dediniz ki ‘Bereket getirdin.` Bugün buraya Ekrem Başkan`ın selamını, sizin buradan ona dayanışma duygularınızı götürürken, her birinize ayrı ayrı imza kampanyamızı emanet ediyorum. Hazır mıyız? Her birinizin çalmadık kapı, gidilmedik kimse bırakmadan dünya tarihinin en büyük imza kampanyasında, dünya siyaset tarihinin en büyük güvensizlik oylamasında, seçmenin yarısından bir fazlasına ulaşıp, onlardan ‘Adayımı yanımda, sandığımı önümde` demek istediği imzaları alacağız. Bugüne kadar biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak Ekrem Başkan`ın adaylığı ve imza kampanyası üzerinden yürürken elbette tüm milletimize açıktı. Ancak diğer siyasi partilerin de talepleriyle bundan sonra kampanya herkesin. Aday kimse o adayın dışarıda, sandığın önünde olması için daha büyük, daha kapsayıcı bir evreye girmiştir. Şimdi buradan, Samsun`dan bugün öğlen saatlerinde aldığımız rakamı bütün Türkiye`ye duyurarak ve dün akşamüstü saat 17.00 itibari ile bugün öğlen yaptığımız sayımın sonucuna göre dün 10 milyonuncu imza aşılmıştır, emeğinize sağlık. Hedefimiz büyük, yolumuz uzun. Seçmenin yarısından bir fazlasına ulaşana kadar hep birlikte çalışacağız. Hep birlikte üreteceğiz.”
"Halk kazanacak, millet kazanacak"
Son olarak buradan hepinizin önünde bir kez daha bütün Türkiye`ye ilan etmek isteriz ki yandaş kanallar sürekli ‘CHP`nin B planı ne, C planı ne, D planı var mı?` Cumhuriyet Halk Partisi`nin A planı da B planı da C planı da Ekrem Başkan ve arkadaşlarını hapisten kurtarmak, Ekrem Başkanı, Cumhurbaşkanı adayımızı layık olduğu erken seçime kavuşturmak, Türkiye Cumhuriyeti`ni bir kez daha kurtarmak, demokrasiyi bir kez daha hayata geçirmektir. İşte o gün bu meydanın dünyadaki en zor duruma düşürülmüş emeklisinin de asgari ücretlisinin de gelecekten ümidi kalmayan gençlerin de canından çok sevdiği öğretmeninin yerine yandaş öğretmen getirilmeye çalışılan liselinin de annesinin karnındaki bebeğin de ölüm döşeğinde ‘Bu iktidar değişmeden gidersem gözüm açık giderim` diyen hastanın da umudu, duaları gerçekleşecektir.
Emin olun biz kazanacağız, dürüstler kazanacak, namuslular kazanacak, iftiracılar, hakaret edenler, küfredenler, milleti küçük görenler kaybedecek. Erdoğan bak, Samsun ne diyor? Kim kazanacak? Biz kazanacağız. Kim kazanacak? Halk kazanacak, millet kazanacak. Milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazanacak. Atatürk`ün partisi Cumhuriyet Halk Partisi kazanacak. Türkiye`nin bütün demokratları, Türkiye demokrasisi kazanacak. Bundan sonra bir büyük mücadeleye durmadan devam edeceğiz. Hepinizi seviyorum, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Hep beraber kurtulacağız, hep beraber başaracağız."
(SON)