23 Haziran 2024 Pazar

15:10   KESK`TEN DIYARBAKıR-MARDIN YANGıYLA İLGILI AÇıKLAMA   15:03   CHP KAYSERI İL BAŞKANı FEYZULLAH KESKIN, SAĞDUYU ÇAĞRıSı YAPTı   13:27   BAKAN ŞIMŞEK: "MOTOKURYE FAALIYETLERIYLE BAHŞIŞ GELIRLERININ VERGILENDIRILMESINI KOLAYLAŞTıRıYORUZ"   13:21   GAMZE AKKUŞ İLGEZDI: "HALKı ADETA BIR KıSKACA ALAN AKP IKTIDARı, BESLENME, BARıNMA VE ULAŞıM DıŞıNDA INSANıMıZıN INSANCA BIR YAŞAM SÜRMESINE IZIN VERMIYOR"   13:08   TÜRKIYE GAZETECILER CEMIYETI, DÖRT GAZETECININ HEDEF GÖSTERILMESINI KıNADı   13:06   CHP LIDERI ÖZGÜR ÖZEL: "30 HAZIRAN`DA KOCAELI`DE `GEÇINEMIYORUZ MITINGI` DÜZENLEYECEĞIZ"   12:09   MANISALı KARPUZ ÜRETICISI: "BU IŞTEN PARA KAZANAMıYORUZ"   11:41   KAZDAĞı DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLıKLARı KORUMA DERNEĞI`NDEN YANGıN AÇıKLAMASı: "ÇOK ÜZGÜN VE ÖFKELIYIZ"   11:36   İSTANBUL BAROSU, AMASYA GENELGESI`NIN 105. YıL DÖNÜMÜNÜ KUTLADı: BAĞıMSıZLıK MIRASıNıN YıLMAZ TAKIPÇISI OLMAYı SÜRDÜRECEĞIZ   11:20   AYHAN BARUT, KOZAN`DA ÇIFTÇILERIN SORUNLARıNı DINLEDI: "TÜM TARıM ALANLARı NEREDEYSE TAMAMEN KURUDU"   11:20   KıZıLHAÇ`ıN GAZZE OFISINE SALDıRı: EN AZ 22 KIŞI ÖLDÜ   10:55   CUMHURBAŞKANı ERDOĞAN`DAN ŞEHIT PIYADE ASTSUBAY ÇAVUŞ MEHMET ALI HOROZ`UN AILESINE BAŞSAĞLıĞı MESAJı   10:37   VANSPOR`DA GERGIN KONGRE   10:27   BILECIK`TE DEFINE ARAYAN KAÇAK AVCıLAR KAZDıKLARı ÇUKURDA ÖLÜ BULUNDU   10:23   ÖMER FETHI GÜRER`E DERT YANAN EMEKLI VATANDAŞ: "BUGÜN ÇOCUKLARıMıZıN ELINE YA DA TORUNLARıMıZıN ELINE BAYRAM HARÇLıĞı OLARAK 50 LIRAYı VERECEK GÜÇTE DEĞILIZ"   10:22   CHP`LI KARASU, TOHMA ÇAYı`NDAKI TOPLU BALıK ÖLÜMLERINI MECLIS GÜNDEMINE TAŞıDı   10:14   HAVA SıCAKLıKLARı MEVSIM NORMALLERININ 5-10 DERECE ÜZERINDE SEYREDIYOR... SıCAKLıKLAR 7 ILDE 40 DERECENIN ÜZERINE ÇıKACAK   10:05   UMUT AKDOĞAN, HAYVAN BAKıMEVLERININ INŞASıNıN DESTEKLENMESI IÇIN KANUN TEKLIFI VERDI   09:48   ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ: SALIHLI`DEKI ORMAN YANGıNı KONTROL ALTıNA ALıNDı   09:30   SILIFKE BELEDIYESI`NDEN DÜNYA YOGA GÜNÜ ETKINLIĞI  
 
     
   

CHP`NİN "İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI" BULUŞMASI… JEREMY RIFKIN: TÜRKİYE AKDENİZ HAVZASINDAKİ DİĞER ÜLKELERİ HAREKETE GEÇİREBİLİR. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ ELE ALARAK BUNU YAPABİLİR”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun başdanışmanı Jeremy Rifkin, CHP`nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması`nda”; “Türkiye`de genç bir kuşak var. Bu büyük dönüşümü, üçüncü sanayi devrimine dönüşümü başlayıp gerçekleştirebilirler. Akdeniz ekosisteminden bahsediyoruz. Türkiye, Akdeniz havzasındaki 22 ülkeyle bir araya gelip, ortak bir yönetişim kurmak durumunda. Çünkü burada olan her şey herkesi etkiliyor. Akdeniz`de olan her şey buradaki her toplumu etkiliyor. Bu da Akdeniz havzasında iş birliği yapacak yeni kuşaklar gerektiriyor. Türkiye, Asya ve Avrupa arasında bir köprü. Türkiye, üç kıtanın ortasında bir merkez. Türkiye aslında lider bir harekete geçirici. Akdeniz havzasındaki diğer ülkeleri harekete geçirebilir. İklim değişikliğini ele alarak bunu yapabilir. Ancak Türkiye dünyada en çok risk altında olan topraklardan birine sahip. Türkiye bu konuda liderlik edebilir. Türkiye bir G20 ülkesi ve üniversitelerinizde müthiş yetenekler var. İş dünyanız da aynı şekilde. Dolayısıyla, Türkiye`yi örnek hâle getirecek yeteneğe, beceriye sahipsiniz. Bunu yaparken Akdeniz havzasındaki diğer ülkelere de ulaşabilirsiniz” diye konuştu.

 

Tarih : 3 Aralık 2022 Cumartesi 16:36   Okunma : 600

Haber: EDDA SÖNMEZ - ÇAĞATAN AKYOL / Kamera: ADEM KARABAYIR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun başdanışmanı Jeremy Rifkin, CHP`nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması`nda”; “Türkiye`de genç bir kuşak var. Bu büyük dönüşümü, üçüncü sanayi devrimine dönüşümü başlayıp gerçekleştirebilirler. Akdeniz ekosisteminden bahsediyoruz. Türkiye, Akdeniz havzasındaki 22 ülkeyle bir araya gelip, ortak bir yönetişim kurmak durumunda. Çünkü burada olan her şey herkesi etkiliyor. Akdeniz`de olan her şey buradaki her toplumu etkiliyor. Bu da Akdeniz havzasında iş birliği yapacak yeni kuşaklar gerektiriyor. Türkiye, Asya ve Avrupa arasında bir köprü. Türkiye, üç kıtanın ortasında bir merkez. Türkiye aslında lider bir harekete geçirici. Akdeniz havzasındaki diğer ülkeleri harekete geçirebilir. İklim değişikliğini ele alarak bunu yapabilir. Ancak Türkiye dünyada en çok risk altında olan topraklardan birine sahip. Türkiye bu konuda liderlik edebilir. Türkiye bir G20 ülkesi ve üniversitelerinizde müthiş yetenekler var. İş dünyanız da aynı şekilde. Dolayısıyla, Türkiye`yi örnek hâle getirecek yeteneğe, beceriye sahipsiniz. Bunu yaparken Akdeniz havzasındaki diğer ülkelere de ulaşabilirsiniz” diye konuştu.

CHP`nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması`nda”, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı`nda yapıldı.

ABD`li yazar, ekonomi ve toplum kuramcısı; CHP Genel Başkan Başdanışmanı Jeremy Rifkin, şunları söyledi:

“BİRLİKTE ÇALIŞIRSAK BAŞARILI OLABİLİRİZ”

“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ekibiyle çalışıyor olmak benim için çok heyecan verici olacak. Bunu heyecan ile bekliyorum. Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağımdan ve Türkiye`nin kapsamlı bir yol haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Sayın Kılıçdaroğlu ülkesini dönüşümden geçirecek. Bu, bir sanayi dönüşümü ve sıfır karbon emisyonu içeriyor. Benim ekibim Avrupa Birliği`nde temel mimari görevlerde yol aldı ve aynı şekilde Çin`de. İklim değişikliği gibi konularda da görev aldık. Size katılmak çok güzel. Chicago Üniversitesi`nden ve M.I.T.`ten, değerli ekonomist sayın Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak mutluluk verecek bana.

Ciddi bir sorunumuz var. Son dönemdeki çalışmalarım bize şunu gösteriyor: Akdeniz`in 22 ülkesi, yani 480 milyon kişi; dünyanın geri kalanından yüzde 20 daha hızla ısınıyor. İklim değişikliği bu bölge için bu anlama geliyor. Dünyanın genelinde en hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Türkiye de bu bölgenin bir üyesi. Epeyce önemli bir kısmı yerleşilemez hâle gelecek; eğer bu, bu şekilde devam ederse. Dolayısıyla, burada dramatik bir değişimle karşı karşıyayız. Her Akdeniz ülkesi ve bu ülkeyi yönetenlerin bu konuyu ele almaları gerekiyor. Birlikte çalışırsak, daha geniş bir ölçekte çalışırsak ancak başarılı olabiliriz.

“DAYANIKLILIK ÇAĞI…”

Bu dayanıklılık çağı diyebileceğim bir çağ ve bütün Türk halk halkının dayanışma içinde olması gerekiyor bu yolculukta. Bu, çevreyle alakalı bir şey ama sadece bununla alakalı değil. Bunu akılda tutarak, düşüncemi paylaşmak istiyorum. Böyle bir dönemde yaşıyoruz. Bu bir teori de değil, artık bilimsel bir gerçek. Türkiye`de ve Akdeniz havzasında yaşayanlara olan biteni anlatmak zorunda bile değiliz. Çünkü herkes bunun farkında.

Dolayısıyla, çok ciddi soğuk karlar alıyoruz gezegenimizin birçok yerinde. Aynı zamanda, çok ciddi seller de yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise susuzluk, sıcaklık ve kıtlıklar yaşanıyor. Sonbaharda ise fırtınalar ve tayfunlar bizi vuruyor. Bunların hepsi bir araya gelerek ekosistemimizi alt üst ediyor. Bu bizim için ciddi bir sorun. Bu yalnızca insan hayatını değil, gezegendeki diğer hayatları da tehdit eden bir gerçek.

“UYANMAMIZ GEREKİYOR”

Başta Z kuşağı olmak üzere, şunu söylemek istiyorum: Biz altıncı dönemin başındayız, aslında. Ve insanlık için önemli bir zaman diliminden geçiyoruz. Daha evvel beş defa; benzer yok oluşlar yaşadık. Altıncısının başındayız… Şimdi karşımızdaki gerçeği olduğu gibi görmemiz ve bir anlamda uyanmamız gerekiyor. Bu neden oluyor? İklim değişiyor. Çünkü, küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor. Bu gazlar güneşten gelen ışının dünyadan yansımasını engelliyor. Her bir derecelik artış için atmosfer yüzde 7 daha fazla ısı emiyor. Dolayısıyla, daha fazla konsantre bir yağıştan bahsediyoruz.

“TARİHTEKİ BÜYÜK EKONOMİK DEĞİŞİKLİKLER NASIL GERÇEKLEŞTİ?”

Ekosistemimiz aslında, gerçek zamanlı olarak çöküyor. AB`nin liderliğinde yeniden çalışmaya başladığımda, şu soruyu sorduk: Tarihteki büyük ekonomik değişiklikler nasıl gerçekleşti. Bunu baz alarak, iklim değişikliğine yanıtlar verecektik çünkü. Tarihte geriye gittiğimizde, 7-8 majör paradigma değişimi yaşanmış ekonomi tarihinde. Hepsinin ortak bir paydası var. Her birinde önündeki süreci yeniden tanımlayan teknolojiler ortaya çıkmış ve toplumun iletişim tarzını, güç ilişkilerini yeniden tanımlamış. Ekonomik hayatı, sosyal hayatı ve hükümet ilişkilerini değiştirmiş.

Bunlar hangi teknolojiler? Birincisi iletişim devrimi, ikincisi yeni enerji rejimleri, üçüncüsü yeni mobilite ve lojistik. İşte bu üçü yan yana geldiğinde çok sayıda insanın bir araya gelmesine ve iletişim sağlamasına ve güç birliği yapmasına olanak sağlıyor; ekonomide, toplumda ve devlet yaşamında. Bu devrimler bizim yaşam tarzımızı değiştiriyor, hükümetlerimizi değiştiriyor, ekonomimizi nasıl organize ettiğimizi değiştiriyor ve doğa ile ilişkilerimizi değiştiriyor.

“HER ŞEY ŞU ANDA FOSİL YAKITLARA BAĞLI”

İlk Sanayi devrimi… Sonrasında buhar motoru. Sonra iletişim devrimi. Yeni enerji devrimi ortaya çıktı: Kömür. Kömür ile birlikte buhar motoru… İkinci sanayi devrimi, Birleşik Devletler`de ortaya çıktı. Sonra telefonu gördük. Enerji devrimi ise ulaşım devrimi tarafından takip edildi. Yeni fosil yakıtlı motorlar. Dünya Bankası ve IMF ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası yönetişim kurumları karşımıza çıktı. Burada, brent petrolün 147 doların olduğu dönemleri de gördük…. Her şey şu anda fosil yakıtlara bağlı. Kozmetikten gıdaya, gıdadan inşaat malzemelerine, oradan ısınma ve aydınlanmaya kadar her şey fosil yakıtlarla sağlanıyor. Tam da böyle bir durumda, Rusya Ukrayna`yı işgal etti. Bu aslında enflasyonu da yükseltti, aynı şekilde fosil yakıtlarla ilgili de sorun yaşamaya başladık. Buradan nereye gideceğiz?

Müsaadenizle sizinle bir hikâye paylaşayım: Angela Merkel, Şansölye olduğunda ‘İlk birkaç hafta zarfında Alman ekonomisini nasıl büyütürüz?` bağlamında benden yardım istedi. Ben de Şansölyeye şunu sordum: ‘İşletmeleriniz, ikinci sanayi devrimine bağımlı yaşarken nasıl yapacaksınız?` 10 yıl öncesinden bahsediyorum aslında. Burada işgücü devrimi, finans devrimi, piyasa devrimi gibi şeyler karşımıza çıkıyor. Tüm bunlar olurken Almanya`nın sahip olduğu altyapı, eski bir altyapıydı. Daha sonra Şansölye ile yaptığımız konuşmalarda AB ve Çin`de yükselen yeni bir sanayi devriminden, iletişim devriminden bahsettik.

“SON 2 YILDA, DÜNYANIN HER TARAFINDA OLAN BİTEN HERKESİ KORKUTTU”

Önümüzdeki 20 yılda güneş ve rüzgâr enerjisini, aynı şekilde okyanusları kullanmaya başlayacağız, küresel enerji üretiminde. Dolayısıyla, milyonlarca insan halihazırda kendi enerjisini üretiyor ve ürettikleri fazlayı da şebekelere satıyorlar. Dünyanın başka bir yerinde geceyken, oraya elektrik satıyorlar. Bu da aslında daha demokratik ve duyarlı bir dünyada yaşamak anlamına geliyor. Bu büyük bir adım. Burada iletişim ve internet ve enerji değişimi eş zamanda yaşanıyor. Bunların üzerine mobilite devrimi de yaşanıyor. Enerji hücresinden kaynaklanan bir değişim de var.

Aynı büyük veriyi, analitik veriyi ve algoritmaları kullanıyoruz. Hem iletişimde hem enerjide hem de sürücüsüz ulaşımda. Tarihin önemli bir dönemindeyiz. İşimizi yapış şeklimiz anlamında büyük değişiklikler getiriyor. Farklı bir dünyada yaşıyor olacağız. Son 2 yılda, dünyanın her tarafında olan biten herkesi korkuttu biliyorsunuz. Ölümden korktuk ama kimse bundan bahsetmiyor.

Çünkü, şunu görmeye başladık: İklim değişikliği bir gerçek ve eski günlere dönme şansımız yok. İnsanlar ne yapacağımız konusunda, bu süreci nasıl yöneteceğimiz konusunda endişelere sahip, korkuya sahip.

“GENÇ KUŞAĞIN PROTESTOLARI TARİHTEKİ DİĞER PROTESTOLARA BENZEMİYOR”

Bu gezegenin zannettiğimizden çok daha güçlü olduğunu görmeye başladık. İnsan türü olarak çok daha küçüğüz ve çok daha az anlamlıyız. Uzun zamandır doğayı kendimize adapte etmeye çalıştık ve bu bizi aslında yıkıma götürdü. Şimdi, şunu öğrenmenin zamanı: Biz kendi türümüzü doğaya adapte etmek ve yeni yollar bulmak zorundayız. Genç kuşaklar ve Z kuşağı; onlar okullardan mezun oluyorlar. Protestolar gerçekleştiriyorlar. Acil durum döneminden geçiyoruz. Hayatımızı organize etme biçimimizin değişmesi gerekiyor. Bu protestolar, tarihteki diğer protestolara benzemiyor. Bunlar farklı. İlk defa, bütün bir kuşak sokağa çıkıp protesto ediyor. Kendilerini tehdit altında yaşayan bir tür olarak görüyorlar ve protestonun zemininde de bu var. Tüm bunlar; ideolojik, dini farklılıklar, ekonomiyi yönetme biçimimiz şöyle bir kenarda duruyor. Bu gençler, bir tür protestosu yapıyorlar.

Türkiye`de ve Akdeniz havzasında yapabileceklerimizle alakalı olumlu şeyler paylaşmak istiyorum. Burada genç kuşak var. Burada, finans kapitalden ekolojik kapitale geçişten bahsediyoruz. Bir çeşit fotosentez gibi. Birincil üretimden bahsediyorum. Burada gayri safi milli hasıla esenliğe harcanıyor ve artık yaşam kalitesi bir gösterge olarak ele alınıyor. Hiper tüketimden çevre dostu bir yaşam kalitesine geçiş söz konusu… İletişim teknolojilerini içeren kobiler var artık. Bu kobiler kullanıcı ağlarını paylaşıyorlar…

“DOĞADAN AYRILMIŞ BİR VARLIK DEĞİLİZ VE DOĞA BİZİM DÜŞMANIMIZ DEĞİL”

Her zaman değişiyoruz. Bilim insanlarımız ‘artık, vücudumuzda yalnız değiliz` gibi şeyler söylüyorlar… 20 bin gen var. Biz bir ekosistemiz aslında. Bu, genç kuşaklar için son derece rahatlatıcı bir şey. Yalnız olmadıklarını görüyorlar. Doğadan ayrılmış bir varlık değiliz ve doğa bizim düşmanımız değil. Dünyanın her tarafındaki ekonomik sisteme kendilerini dahil ediyorlar. Bu, aslında genç kuşaklar için son derece rahatlatıcı bir şey. Yalnız olmadıklarını görüyorlar. ‘Doğadan ayrılmış bir varlık değiliz ve doğa bizim düşmanımız değil. Biz bu ekosistemin, bu gezegenin bir parçasıyız. Gezegeni, kendi ihtiyaçlarımıza uydurmaya çalışmak yerine kendi türümüzü gezegene uydurmaya başlamanın da zamanı.`

“TÜRKİYE`DEKİ GENÇ KUŞAK BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜ, ÜÇÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİNE DÖNÜŞÜMÜ GERÇEKLEŞTİREBİLİR”

Türkiye`deki genç dostlarımızın anlaması gereken şu: Tarih boyunca doğaya adapte olduk, diğer türler gibi sağ kaldık, çoğaldık. Son birkaç yüzyıldır ise doğayı kendimize adapte etmeye çalışıyoruz. Gezegene verdiğimiz zarar ortada. Eski anlayışa dönme zamanı ama bunu sofistike ve derinlikli bir şekilde yapmamız gerekiyor.

Türkiye`de genç bir kuşak var. Bu büyük dönüşümü, üçüncü sanayi devrimine dönüşümüne başlayıp gerçekleştirebilirler. Akdeniz ekosisteminden bahsediyoruz. Türkiye, Akdeniz havzasındaki 22 ülkeyle bir araya gelip, ortak bir yönetişim kurmak durumunda. Çünkü burada olan her şey herkesi etkiliyor. Akdeniz`de olan her şey buradaki her toplumu etkiliyor. Bu da Akdeniz havzasında iş birliği yapacak yeni kuşaklar gerektiriyor.

Türkiye biliyorsunuz, Asya ve Avrupa arasında bir köprü. Türkiye, üç kıtanın ortasında bir merkez. Türkiye aslında lider bir harekete geçirici. Akdeniz havzasındaki diğer ülkeleri harekete geçirebilir. İklim değişikliğini ele alarak bunu yapabilir. Ancak Türkiye dünyada en çok risk altında olan topraklardan birine sahip. Türkiye bu konuda liderlik edebilir. Türkiye bir G20 ülkesi ve üniversitelerinizde müthiş yetenekler var. İş dünyanız da aynı şekilde. Dolayısıyla, Türkiye`yi örnek hâle getirecek yeteneğe, beceriye sahipsiniz. Bunu yaparken Akdeniz havzasındaki diğer ülkelere de ulaşabilirsiniz.

Bu, şöyle bir mesaj da olacak: Biz hepimiz Akdeniz havzasında birlikte yaşıyoruz. Türkiye bu liderliği yaparsa bir pivot rolü oynayabilir. Hem üçüncü sanayi devrimine geçer hem AB`ye yakınlaşır. Türkiye`yi merkez ülke hâline getirmemiz gerekiyor. Avrupa ve Asya`yı birleştiren ve tek kıta hâline getiren bir ülkeden bahsediyoruz. Yeni çağ için işe başlamanın zamanı. Diğer canlılarla uyum içinde yapacağız ve doğayla olan ilişkimizi takdir ederek, minnettarlık duyarak yapacağız. Bu, sadece büyüme değil, esenlik de getirecek bize. Bu şekilde yaşam kalitesini arttıracağız. Bunun için ikinci bir şansımız olmayacak. Bu şimdi yapılmak durumunda. Zamanımız azalıyor ve bu şu anda mümkün.”

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA