HABER: EDDA SÖNMEZ / KAMERA : ADEM KARABAYIR
Adalar sakinleri, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni imar planlarına itiraz etti. İstanbul Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü`ne itiraz dilekçelerinin verilmesinin ardından açıklama yapan sanatçı Tilbe Saran, ``Plana karşı değiliz ama bu planın çok büyük eksikleri var. Hafızamız yok edilemez. Adalar bir sayfiye yeridir. Turizme öyle gelişi güzel açılamaz. İki kurumun yani Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nin (İBB) ortak çalışarak düzgün bir plan yapmasını istiyoruz. Ve bu planı istemiyoruz. Bu planın aslında adaları imara açmak için yalapşap düzenlenmiş olduğunu düşünüyoruz`` dedi.
Adalar sakinleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 27 Temmuz 2023 tarihinde askıya çıkarılan “Adalar İlçesi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” ve “Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı”na itiraz dilekçelerini vermek üzere İstanbul Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü önünde bir araya geldi. Katılımcılar adına açıklama yapmak isteyen sanatçı Tilbe Saran`ın basına konuşması güvenlik güçlerince izin alınmadığı gerekçesiyle engellendi. Adalar sakinlerinin basın açıklaması yapılmadığı, kamera ve gazeteci çağrılmadığı itirazları üzerine Saran, konuyla ilgili açıklamayı kameralar uzaklaştırıldıktan sonra çevresindekilere okudu. Adalar sakinleri, daha sonra itiraz dilekçelerini Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü`ne teslim etti.
ANKA Haber Ajansına konuşan Sanatçı Tilbe Saran, şunları dile getirdi;
"DOĞAL AFETLERDE OLACAK BURADAKİ TAHLİYE NASIL OLACAK BU BİLE HESAPLANMAMIŞ: 28 Temmuz tarihinde Adalar`ı ilgilendiren bir plan ilan edildi. Bu plan 1/ 5 ölçekli ve 1/ 100 ölçekli bir plan. Biri koruma amaçlı olduğunu söyleyen biri de bunun uygulamasıyla ilgili bir imar planı. Adalarda bir plana ihtiyaç duyuyoruz çünkü adaların planı yok. Benim de buraya gelme sebebim bir plan olmasına itiraz etmek değil ama bu planda çok büyük eksiklikler var. En komik olanından başlayım ada demek dört tarafı suyla ile çevrili bir yer demek. Oysaki kıyı şeridi belirlenmemiş. Daha burada planın eksikleri başlıyor. Bu planın iyileştirilmesi konusunda itiraz ediyoruz. Dolayısıyla çok zaafı olduğunu düşünüyoruz bu planın ve bu planın iyileştirilmesi konusunda da itiraz ediyoruz hem bunun için Burgaz Mahalle Meclisi çalıştı, adalı bir grup var onlar çalıştı, sivil inisiyatif grubu var yani Heybeliada`dan, Burgazada`dan, şehir planlamacıları mimarlar pek çok meslek grubundan ve adalı olup bu bölgeyi çok iyi bilen tanıyan kişiler bir araya geldiler ve bu plana ortak bir itiraz metni oluşturdular. O kadar önemli ayrıntılar atlanmış ki Ada`ya gelecek olan kişilerin bir afet anında çünkü biliyorsunuz İstanbul depremi bekleniyor. Henüz Adalar`ın kendi yaşan nüfusu ile ilgili bile bu konu da bir tasarrufta bulunmamışken bir de artacak nüfus ile ilgili deprem yangın ve arkasından tsunami gibi doğal afetlerde olacak buradaki tahliye nasıl olacak bu bile hesaplanmamış.
KIYISINI PLANLAMADAN, O KIYIDA NELERİN OLACAĞINI BELİRTMEDEN, KIYI ÇİZGİSİ BELİRLEMEDEN, KARA PARÇASINI PLANLARSANIZ O GEÇERLİLİĞİ OLMAYAN BİR PLAN HALİNE GELİYOR: Çok ciddi bir su sorunu var. Adalar Bizans`tan beri su sorunu yaşayan bir yerdir. Bununla ilgili bir plan yapılmamış. Gelecek insanların tuvalet ihtiyaçlarının nerede görüleceğine dair planda çok ciddi eksiklikler var. Ama dediğim gibi en temel olan şey Adalar, herhangi bir kara parçası değil dört tarafı su ile çevrili bir yer. Siz onun kıyısını planlamadan, o kıyıda nelerin olacağını belirtmeden, kıyı çizgisi belirlemeden kara parçasını planlarsanız o geçerliliği olmayan bir plan haline geliyor. En büyük itirazımız buna.
ÇOK ENDİŞELİYİZ ÇÜNKÜ AFETLERLE İLGİLİ HERHANGİ BİR ÇALIŞMA YAPILMAMIŞ: Ve tabii ki çok endişeliyiz çünkü afetlerle ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış. Adalılar kendi canlarının derdindeler. Orman eğitimi aldık, insan kurtarma eğitimi aldık ama ancak küçücük bir nüfusu belki toparlayacak kadar. Nüfus arttığı zaman zaten yeteri kadar donanımı ve eğitimi olamayan bir yerde çok büyük bir felakete bırakılıyor gibi geliyoruz. O yüzden bu afet konusu bizi çok endişelendiriyor.
BU PLANIN ASLINDA ADALAR`I İMARA AÇMAK İÇİN YALAPŞAP DÜZENLENMİŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ: Heybeliada`nın farklı, Burgazada`nın farklı, Büyükada`nın farklı itirazları var. Ben kendi itiraz dilekçemde size söylediğim şeyleri söyledim. Yani hafızamız yok edilemez, Adalar bir sayfiye yeridir. Turizme öyle gelişigüzel açılamaz. Zaten günübirlik misafirlerin yeteri kadar Ada`ya bir katkısı olmuyor tam tersine çöp vs. gibi konularda adalılar kendileri başa çıkmaya çalışıyor. Bunlar hesaplanmadan yapıldığı için biz bu planın iyileştirilmesini istiyoruz. Ve burada da iki kurumun yani Bakanlık ve İBB`nin ortak çalışarak düzgün bir plan yapmasını istiyoruz. Ve bu planı istemiyoruz. Bu planın aslında adaları imara açmak için yalapşap düzenlenmiş olduğunu düşünüyoruz".
Saran`ın güvenlik güçlerinin izin vermemesi üzerine kameralardan uzak Adalılara okuduğu yazılı açıklaması ise şöyle:
DÖRT TARAFI DENİZ OLAN ADALARDA KIYILARIN PLAN DIŞI BIRAKILMIŞ OLMASI KABUL EDİLEMEZ: Önemle belirtmek isteriz ki birçok açıdan riskli bulduğumuz, Adalılar ve Adalılara ek olarak Türkiye`nin her yerinde yaşayan doğa ve ada severlerin endişe etmesine sebep olan maddeler içeren planların birincil sakıncası, kıyıların plan dışı bırakılmış olmasıdır. Dört tarafı suyla çevrili kara parçalarının kıyı planı olmadan bir imar planının düzenlenmesi doğru değildir. Sadece bu sakınca bile Adalar halkını derin bir kaygıya sürüklemiştir. İstanbul`un hemen kıyısında bulunan Prens Adaları vatandaşın yeşiliyle, mimarisiyle kaostan uzaklaşıp nefes alabildiği ender alanlar arasındadır. Adaların müşterek alanlarının korunabilmesi ve bir sayfiye alanı bölgesi olması özelliğini yitirmemesi gerekir. En önemli itiraz başlıklarımızdan biri de planların, lojistik, ulaşım, ziyaretçi yönetimi ve afet planlamasını içermemesidir.
SAİT FAİK ABASIYANIK`IN HİKAYELERİNDEKİ PARADİSOS YOK OLMASIN: Plan kapsamında kıyı şeridiyle birlikte düşünülmeden ve tüm bu acil ve çok önemli gereklilikler hesaplanmadan Burgazada`da 2000 m2`lik bir otel inşaatına izin verilmiştir. Üstelik turizm yapılaşmasına açılan ve etki alanı çok daha geniş olacak bu büyük alan, Burgazada`nın en önemli kültür mekanlarından biri olan Sait Faik Abasıyanık`ın hikayelerinde söz ettiği Paradiso`u yani şimdiki Cennet Bahçesi`ni yok etmektedir. 1903 yılında bir kır gazinosu olarak faaliyete geçmiş olan Paradissos, halen adanın kültür sanat ihtiyacı için önemli bir gereksinimi karşılayan bir sahne ve etkinlik alanıdır.
BÜYÜKADA`DA DA AYA NİKOLA MANASTIRI YAKINLARINA DEVASA BİR LOJİSTİK ALANI PLANLANMAKTADIR: Otel inşaatı, Ayanikola`da yapılması planlanan günübirlik tesisler ve Marta Koyu çevresi için öngörülen düzenlemeler hem ziyaretçi yükünü arttıracaktır hem de mevcut kültürel ve doğal dokuya zarar verecektir. Ayrıca Marta Koyu çevresi, pek çok göçmen kuş ve balık türü için hayati öneme sahip hassas bir ekosistem barındırmaktadır ve bu husus planda hiç dikkate alınmamıştır. Heybeli Ada`da yer alan Sanatoryum ve Ruhban Okulu gibi tescilli binalar, kültürel miras alanları ve arazileri kültür mirası olarak koruma statüsüne alınırken fonksiyonları sağlık ve eğitim olarak belirtilmiş ancak 1/1000`lik uygulama planlarında bu fonksiyonlar belirtilmemiştir. Bu durum bu alanların planda bir boşluk oluşturma ve fonksiyon değişikliği riski barındırmaktadır. Büyükada`da da Aya Nikola Manastırı yakınlarına devasa bir lojistik alanı planlanmaktadır.
Adaların risk gördüğü örnek konu başlıkları şöyle;
- Planlar, deprem, orman yangınları ve iklim krizi başta olmak üzere doğal afetler, jeolojik veriler ve ekolojik verilerin dikkate alınmadığı izlenimini vermektedir.
- Örneğin orman alanlarının hemen yanında insan hareketliliğini artıracak ve doğal yaşam döngüsünü bozacak “donatı” alanları yerleştirilmesi kaygı vericidir.
- Onaylanan imar planlarında ada kıyılarında atıksu deşarj noktaları görünmektedir. Oysa, Marmara Denizi hakkında çalışan uzmanlar, atık suyun arıtılmış olsa dahi hiçbir şekilde denize boşaltılmaması gerektiğini önemle vurgulamaktadırlar. Marmara Denizi atık su için alıcı ortam olamaz. Atık suyun arıtma düzeyi yeniden kullanıma uygun olmalı, su denize deşarj edilmeyip kullanılmalıdır.
- Adalarda kabul edilen kat yüksekliği sınırının adaların yamaçlı topoğrafik yapısı dikkate alındığında kolaylıkla istismar edilebilme ihtimali vardır. Kat yüksekliğine dair plan notlarında Adalarda inşaat ruhsatlarında vaziyet planı zorunluluğu belirtilmelidir. Kat yüksekliğinin istismarını engelleyecek bu zorunluluğun plana işlenmemiş olması kabul edilebilir bir durum değildir.
- İmar planlarında tescilli yapıların bulunduğu parsellerde yeni yapılaşmaya izin verilmeyeceği hükmü bulunmaktadır. Ancak Adalar ilçesinin Kültürel Miras Envanteri henüz tamamlanmadığından, bu husus da istismara açıktır.
YAPILACAK PLAN İLE ADALARIN UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİNE GİREBİLMESİNİ SAĞLAMAK OLMALIYKEN MAALESEF HAZIRLANAN PLANLAR BU AMAÇTAN ÇOK UZAKTIR: Unutmamak gerekir ki Adalar UNESCO Dünya Mirası listesine girmeye aday olan ve buna ilişkin resmi bir süreç yürüten çok kıymetli bir coğrafyadır. Titizlikle hazırlanması gereken koruma amaçlı imar planlarında en çok önem verilmesi gereken konulardan biri de yapılacak plan ile Adaların UNESCO Dünya Mirası listesine girebilmesini sağlamak olmalıyken maalesef hazırlanan planlar bu amaçtan çok uzaktır.
ADALILARIN ÇABASINI ANLAMAYA VE BELİRTTİĞİMİZ YANLIŞLARDAN DÖNMEYE DAVET EDİYORUZ: Ülkemizin her bir noktası gibi Adalarımız da çok özel ve korunması gereken yerleşim alanlarıdır. Adalarımızın sahip olduğu doğal güzelliklerini, kültür zenginliklerini, turizm değerlerini korumak hem ülkemiz hem de çocuklarımız için görevimizdir. Bugün yapılacak yanlışlar sonrasında bedeli ödenemeyecek, değiştirilemeyecek kötü sonuçlara neden olabilecektir. Bu nedenle çok önemli olan gerekçelerle planlara itiraz ediyor, düzeltilmesini talep ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi`ni, Adalar İlçe Belediyesi`ni hassasiyete ve Adalıların çabasını anlamaya ve belirttiğimiz yanlışlardan dönmeye davet ediyoruz.”