(İZMİR) - İzmir Barosu, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu`nun görevden alınmasını protesto etti. Karara ilişkin İzmir Barosu adına konuşan İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran, “İstanbul Barosu insan haklarını savunduğu için görevden alınmıştır. İstanbul Barosu bir simgedir. Yönetiminin görevden alınması savunmayı susturma isteğidir. Baroları yok etme hedefinin göstergesidir. Ve bu karar yargının nasıl iktidardan talimat aldığının apaçık örneğidir” dedi.
İzmir Barosu, İstanbul 1 No`lu Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve Yönetim Kurulunun bugün İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla görevden alınmasını, düzenlediği basın açıklamasıyla protesto etti.
İzmir Barosu önünde düzenlenen açıklamaya, meslek odaları, STK`lar ve öğrenciler de destek verdi.
Eylemde İzmir Barosu adına açıklamayı, İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran yaptı. Dalkıran, kararın siyasi bir karar olduğunu söyledi.
“Yönetiminin görevden alınması savunmayı susturma isteğidir”
İstanbul Barosu`nun muhalif kimliği nedeniyle görevden alındığını ifade eden Dalkıran, “2020 yılında baroların güçsüzleştirilmesi için çoklu baro yasası gündeme gelmişti. O gün 81 baro başkanı Ankara`da meslektaşlarımızla birlikte bu yasayı nasıl boşa çıkardıysa biz de bugün İstanbul Barosu aleyhine verilen hukuk garabeti kararını boşa çıkaracağız. Biz bu kararı tanımlıyoruz. Çok uzun zamandır her sabah gündeme siyasi partilerin söylemleri, siyasi parti liderlerinin ortaya koyduğu politikalarla değil, açılan soruşturmalar, verilen tutuklama kararlarıyla uyanıyoruz. Bu da bize şunu gösteriyor, siyasi iktidar saraya bağımlı hale getirdiği yargı eliyle Türkiye siyasetini dizayn etmeye çalışıyor. Buna da izin vermeyeceğiz. İstanbul Barosu Yönetimi bugün dünyada emsali olmayan bir yargılama ve kararla siyasi sebeplerle, siyasallaşmış yargı tarafından görevinden alınmıştır. İstanbul Barosu muhalif olduğu için görevinden alınmıştır. İstanbul Barosu Avukatlık Yasası kapsamında görevini yaptığı için görevinden alınmıştır. İstanbul Barosu insan haklarını savunduğu için görevden alınmıştır. İstanbul Barosu bir simgedir. Yönetiminin görevden alınması savunmayı susturma isteğidir. Baroları yok etme hedefinin göstergesidir. Ve bu karar yargının nasıl iktidardan talimat aldığının apaçık örneğidir. Polis ordusu eşliğinde duruşma yapan, saatlerce odasına gidip çıkmayan, her türlü usul kuralını ihlal eden bir hakim tarafından verilen bu karar ülkede hukukun tabutuna son çivinin çakılmasıdır” diye konuştu.
“Bu zihniyet, ülkeyi bir ortaçağ karanlığına döndürmüştür”
İktidarın uygulamalarını eleştiren Dalkıran, şu ifadeleri kullandı:
“Ülkede geçtik muhalifi, sadece mevcut hukuka uygun bir yönetim isteyen parti, dernek, sendika ve bireye dahi tahammülü olmayan iktidar, sopa haline getirdiği yargı ve polis eliyle ülkeyi, insanları sessiz bir yığın haline getirmek, bu sayede içinde bulunduğu yönetememe krizini aşarak koltuğunu korumak istemektedir. Yoksulluk, baskı, faşizm şartlarında yaşam mücadelesi veren bu ülkenin işçileri, emekçileri, aydınları, demokratları, devrimcileri artık bu şekilde yönetilmek istememekte, ülkenin halinden de anlaşılacağı üzere iktidar da aslında bu ülkeyi yönetememektedir. Kendi sarayının konforunu sağlamak için tüm halkı esir almıştır. Ne hak ne hukuk tanımayan bu zihniyet, ülkeyi bir ortaçağ karanlığına döndürmüştür. Bunun karşılığında iktidar, tepki dahi görmek istememekte, halkın en demokratik haklarını da yasak veya şiddet yoluyla bastırmaya çalışmaktadır.”
“Türkiye artık bir açık cezaevidir”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu`nun diplomasının iptal edilip gözaltına alınmasına da değinen Dalkıran, İstanbul için ‘gözaltında` ifadesini kullanarak şöyle konuştu:
“Artık ülkede hukuk namına hiçbir şey kalmamıştır. Bir gecede 35 yıllık diploması iptal edilip, hukuksuzca alıkonulan İstanbul Büyükşehir Başkanı Ekrem İmamoğlu`na yapılanlar da bunun en tipik örneğidir. İstanbul Barosu yönetiminin siyasi, haksız, bir kararla görevden alınmasını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir. İstanbul gözaltındadır. Türkiye artık bir açık cezaevidir. Bu karar avukatsız yargı, barosuz ülke arzusu içindeki ortaçağ gericiliğinin bir tezahürüdür. Başta İstanbul olmak üzere Türkiye`nin tüm avukatları seçilmiş ve siyasi darbeyle devrilmeye çalışılan İstanbul Barosu Yönetiminin yanında olmalı, derhal eyleme geçmeli, bu garabete artık son verilmelidir! Faşizm artık kaybetmelidir!”
Akdemir: “Dikensiz gül bahçesi istiyorlar”
TMMOB adına konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, yasakları kabul etmediklerini belirterek, “Yönetemiyorlar. Her gün yeni bir kötülükle karşı karşıyayız. Bugün de İstanbul Barosu`na dair alınan karar, faşizmi gerçek yüzüdür. Dikensiz gül bahçesi istiyorlar. Susmamızı istiyolar, itiraz etmememizi istiyorlar. Kendi hukuklarını yaratmak yerine bir hukuksuzluk garabetini yaratmaya çalışıyorlar. İstanbul Barosu yalnız değildir. Biz, olmamız gereken her yerde olmaktan asla vazgeçmedik. Biz siyasi darbelere de onların yasaklarına da karşıyız. Bütün siyasi darbelere, yasaklara karşıyız” dedi.
Yüksel: “Üç gündür bu toplum, ağrılı uyaranlara cevap vermiştir”
İzmir Tabip Odası Seha Yüksel, toplumun yaşananlara tepki gösterdiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Hak ve adalet mücadelesinde hep biraradayız. Demokrasinin çocuklara anlatılır bir hikaye olduğu, hukukun kağıt üstünde silinmeye başladığı bir ortamda temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvencesini hissedemediğimiz, yeni doğan çocukların ölümleriyle karşılaştığımız bir ortamda baskıya karşı mücadeleye devam ediyoruz. Hiçbirimiz ezilmiyoruz. 85 milyon yalnız insan yaratmaya çalıştılar. Bizde ağır hastalar için bir söz vardır. Ağrılı uyarılara cevap vermiyor. Üç gündür bu toplum, ağrılı uyaranlara cevap vermiştir. Yaşayacağız ve güzel günlere hep birlikte kavuşacağız.”
Çetin: “Kararın siyasi bir karar olduğunun ve faşizmin bir buyruğu olduğunun farkındayız”
Açıklamada ayrıca KESK Dönem Sözcüzü Deniz Çetin de konuştu. Deniz, “İstanbul Barosu`nun yanındayız. Kararın siyasi bir karar olduğunun ve faşizmin bir buyruğu olduğunun farkındayız. Bugün tüm Türkiye`de işçiler, emekçiler, kadınlar, Kürtler, Aleviler hep birlikte alanlardayız. Bu ülkenin bütün ezilenlerinin birlikte kazanacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
İzmir Baro Başkanı Yılmaz, canlı bağlantıyla bilgi verdi
Açıklamada, görüntülü aramayla İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz`a bağlanıldı. Kararın hukuksuz olduğunu belirten Yılmaz, İstanbul Barosu`na yürümek istediklerinde polisin sert müdahalesiyle karşılaştıklarını ve bazı avukatların polis müdahalesinde yaralandığını söyledi.
Cumhuriyet Meydanı`na yürüdüler
Açıklamanın ardından Baro avukatları, meslek odaları ile sendika temsilcileri, kendilerine katılan eylemcilerle birlikte Cumhuriyet Meydanı`na yürüyerek son günlerde yaşananları protesto ettiler.