(MERSİN) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Piyasalar, borsa hukuk ister, güven ister. Bunun için bu operasyonu hafta içinde yapmaya cesaret edemediler. Piyasalar kapandıktan sonra, bir cumartesi sabahı bu operasyonu yapıyorlar ki borsa düşmesin, dolar yükselmesin. Bu operasyonun içerisinde ahlak olsa, hukuk olsa neden düşsün borsa? Neden bozulsun piyasalar? Hepimiz atılanın yalan olduğunu, bunun bir iftira olduğunu, Tayyip Erdoğan`ın rakibinden kurtulmak için yaptığı bir kumpas olduğunu hepimiz biliyoruz. Yoksullar için değil, Kanal İstanbul inşaatı için yapılan bütün işleri gördü ve bunların kaçak olduğu için TOKİ`ye, bunlar hakkında yıkım kararı verdiğini bildirir yazıyı dün yolladı. Bugün gazetelerde, muhalif gazetelerde bu haber var. Bu sabah, 40 gün önceki operasyonda adı olmayan, hakkında hiçbir iddia bulunmayan İSKİ`nin Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve İmar Daire Başkanı şafak baskını ile gözaltına alındılar. Hepimiz biliyoruz ki mesele yolsuzluk değil, mesele Kanal İstanbul`suzluk. Kanal İstanbul yoksa Tayyip Erdoğan yok. Onun için saldırıyor arkadaşlarımıza" dedi.
CHP`nin Silivri Cezaevi`nde tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu`nun serbest bırakılması ve erken seçim talebiyle başlattığı ``Millet İradesine Sahip Çıkıyor`` mitinglerinin üçüncü adresi adresi Mersin oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları söyledi:
"Neredeyse 40 gün oldu. Ekrem Başkan ve arkadaşlarımız hakkında bir tek iddialarını ispat edemediler. 40 gün 40 gece yandaş medya ekranlarında yalan attı, iftira attı, atmaya da devam ediyor. Ancak yapılan bütün anketlerde en yükseği yüzde 30, geneli yüzde 25-30 arasında sonuçlarla bu yalanlara, bu iftiralara inanan yüzde 25, en çok yüzde 30. Dört kişiden birini bile bu kadar iftirayla ikna edememiş bir müfteri iktidarla karşı karşıyayız.
"Sayın Erdoğan, eğer savcına güveniyorsan arkasına geç. Ben Cumhurbaşkanı adayıma güveniyorum, tam arkasındayım"
Hala ortada iddianame yok. Baskıyla, tehditle yalancı tanıklar aranıyor. Gizli tanıkların `Meşe`, `Çınar``, `Ladin` diye üç tane odunun attığı iftiraları ne MASAK raporuna doğrulatabildiler, ne de bir tek kanıt bulabildiler. Şimdi hep birlikte, savcılarıyla ifade vermiş olan tanıklara, sanıklara baskı yaparak, mobbing yaparak `Benim istediğim gibi ifade ver, evine git, çocuklarına kavuş ama böyle ifade verirsen seni 10 yıl içeride tutarım` diye tehditle, şantajla yalancı tanık yaratmaya çalışıyorlar. Başaramıyorlar, başaramayacaklar. Küçücük çocukları olan kadın tutukluları alıp da `Hastaneye götürüyoruz` diye bir yerlere götürüp, onların karşısına geçip `Benim dediğim gibi ifade ver, yani özeti Ekrem İmamoğlu`na iftira at, sonra direkt evine git. Bunu yapmazsan 10 yıl evladının yüzünü göremezsin` diyenlere hukuk insanı denemez. Bunlara savcı denemez. Bunlar iftiracıdır. Bunlara el aman demeyeceğiz, teslim olmayacağız. Buradan Mersin`den Tayyip Erdoğan`a sesleniyorum: Sayın Erdoğan, eğer savcına güveniyorsan arkasına geç. Ben Cumhurbaşkanı adayıma, Ekrem Başkan`a güveniyorum, tam arkasındayım. Eğer iddialarına güveniyorsan TRT`yi açalım, isteyen bütün televizyonları açalım. Senin savcın soruları sorsun, benim başkanım canlı yayında yargılansın. Görelim bakalım kim dürüst, kim iftiracı? Var mısın?
Özel`den Erdoğan`a ``siyasi düello`` teklifi...
Buradan Sayın Erdoğan`a, bütün milletin önünde bir büyük teklifte bulunuyorum ve siyaset tarihinin, siyasetimizin en büyük karşı karşıya gelmesini, düellosunu teklif ediyorum. Şunu yapacağız: Canlı yayında yargılama olacak. Sonra Türkiye`nin bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Eğer Ekrem İmamoğlu`nun suçluluğuna millet ikna olursa, siyaseti ben bırakıyorum. Olmazsa sen bırakmaya var mısın? Sana siyasi düello teklif ediyorum, canlı yayında. Hatta sana yüzde 25 de avans veriyorum. Eğer senin savcın haklı çıkarsa ben istifa edeceğim. Ekrem İmamoğlu`nun haklılığı ortaya çıkınca sen istifa edecek misin? Var mı cesaretin? Hodri meydan sana. Ama böyle bir yürekleri, böyle bir cesaretleri yok. Daha bu sabah, millet bu operasyonlardan illallah demişken, `Ekonomiye zarar veriyor` demişken, maalesef millet `Deprem gündemi mi var? Benim seçtiğimi getir, yerine otursun` demişken, bugün yeni bir operasyona giriştiler. Ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi`nden, üst düzey bürokratların da içerisinde olduğu 53 kişiyi daha gözaltına aldılar. Maksat, bulamadıkları kanıtı, ikna edemedikleri yalancı şahidi şimdi 53 yeni masum üzerinden yapmaya çalışacaklar.
``Bu operasyonun içerisinde ahlak olsa, hukuk olsa neden düşsün borsa?``
Piyasalar, borsa hukuk ister, güven ister. Bunun için bu operasyonu hafta içinde yapmaya cesaret edemediler. Piyasalar kapandıktan sonra, bir cumartesi sabahı bu operasyonu yapıyorlar ki borsa düşmesin, dolar yükselmesin. Bu operasyonun içerisinde ahlak olsa, hukuk olsa neden düşsün borsa? Neden bozulsun piyasalar? Hepimiz atılanın yalan olduğunu, bunun bir iftira olduğunu, Tayyip Erdoğan`ın rakibinden kurtulmak için yaptığı bir kumpas olduğunu hepimiz biliyoruz. Yoksullar için değil, Kanal İstanbul inşaatı için yapılan bütün işleri gördü ve bunların kaçak olduğu için TOKİ`ye, bunlar hakkında yıkım kararı verdiğini bildirir yazıyı dün yolladı. Bugün gazetelerde, muhalif gazetelerde bu haber var. Bu sabah, 40 gün önceki operasyonda adı olmayan, hakkında hiçbir iddia bulunmayan İSKİ`nin Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı ve İmar Daire Başkanı şafak baskını ile gözaltına alındılar. Hepimiz biliyoruz ki mesele yolsuzluk değil, mesele Kanal İstanbul`suzluk. Kanal İstanbul yoksa Tayyip Erdoğan yok. Onun için saldırıyor arkadaşlarımıza.
"Erdoğan`a sesleniyorum: Ne yapıyorsun sen? Bu saatte, bu vakitte yılan sokmaz adamı"
Buradan Tayyip Erdoğan`a sesleniyorum. İstanbul, unuttuğun, unutturmaya çalıştığın deprem gerçeğiyle geçtiğimiz günlerde bir kez daha yüzleşti. AKOM`un baş koltuğu boş duruyor. Oraya İstanbullular Ekrem Başkanı oturttular. Deprem paniğinde İstanbul`a güveni verecek olan da, deprem tehlikesine karşı bugüne kadar yaptığı çalışmaları sürdürecek, bitirecek olan da, İstanbul`u depremden koruyacak olan da Ekrem Başkandır ve arkadaşlarımızdır. Ancak bu durumda bile depremden siyaset yapanlar, Ekrem Başkan`ın yerine seçilen belediye başkan vekili yerine AK Parti İl Başkanı`nı yanı başına oturtan Erdoğan, deprem tehlikesine karşı bugün en lazım olan bürokratlarımızı sabahleyin evlerinden toplamıştır. Bugün topladığı bürokratlar, her yağmurda denizle birleşen Üsküdar Meydanı`nı o günlerden kurtaran arkadaşlardır. Ranta direnen, kaçak yapıyla mücadele edenlerdir. Ayamama Deresi taştığında 31 kişinin öldüğü Ayamama Deresi`ni ıslah edenler, artık derelerin içinde bebeleri ölüme terk etmeyenlerdir. Bu arkadaşlarımızı alıp içeriye atmak, felakete karşı, depreme karşı İstanbul`u savunmasız bırakmaktır. Bu sabah güneş doğarken İstanbul`un muhafızlarını gözaltına alan Erdoğan`a sesleniyorum: Ne yapıyorsun sen? Bu saatte, bu vakitte yılan sokmaz adamı.
"Gençlerimizin ayrı ayrı alınlarından öpüyoruz"
Böyle bir günde, bu halde, deprem kapıdayken sen bu uzmanları topluyorsan gerçekten sen bu İstanbul`a da bu millete de dost değilsin. Ama sadece onları değil, dün akşam Ankara`da 30 tane de gencimizi gittiler, gözaltına aldılar. İstanbul`da 2000 gencimizi gözaltına almışlardı, 301 evladımızı tutuklamışlardı. Hâlen daha kırkın üstünde evladımız Türkiye`nin dört bir yanında tutuklu. Şimdi de Ankara`da 30 gencecik evladımızı gözaltına aldılar. Pırıl pırıl çocuklar. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Gençlerimizin ayrı ayrı alınlarından öpüyoruz. İyi ki varlar, iyi ki direniyorlar. Bu darbeciler, zaten zorda olan ekonomimizin bel kemiğini kırmaya kastettiler. Mersin`in emekçisine, çiftçisine, işçisine, emeklisine kaynak vermeyenler, bu darbeyi yapmak için yıllardır biriktirilmiş dolar rezervlerimizi yaktılar. Tam 52 milyar dolar. Düne kadar 50 milyardı, dün de 2 milyar yakıldı. 52 milyar dolarımızı mahvettiler, yok ettiler.
Özel`den Mehmet Şimşek`e: "At yalanı, dönüp sayalım inananı"
Bu darbenin mali ayağı, Mehmet Şimşek. Dün Amerika`da şöyle açıklamalar yapıyor. `Yurt içi gelişmelerin ekonomimize yansımalarını sınırlamak için gerekli adımları atıyoruz` Neymiş, yurti çi gelişme? Mehmet Bey, darbe yaptık desene, milletin parasını bu darbe için sattık desene. Şimdi gitmiş, `eskiden kurtulduk` dedikleri IMF`nin başkanının kapısında, Amerika Birleşik Devletleri Maliye Bakanı`nın kapısında görüşme yapmış. Amerikan Maliye Bakanı açıklıyor. `Şimşek ile görüştüm, İran`a karşı maksimum baskı uygulayacağız, yanımızda olacaksınız dedim` diye talimat vererek, parmak sallayarak. Suriye bu halde, sırada İran, sonra Türkiye. Bunlara diyor ki. `İran`a karşı yanımızda olacaksınız` Mehmet Şimşek aynı görüşme ile ilgili ne konuştuğunu açıklıyor. `Yapay zeka konuştuk, robot konuştuk, ekonomi konuştuk` diyor. Ey Mehmet Bey, adam resmi açıklamış sana nasıl görev vermiş, istikamet vermiş, para karşılığı sana nasıl emir vermiş? Sen anlatıyorsun, at yalanı, dönüp sayalım, inananı. Yapay zeka konuşmuş, yalancı.
``19 Mart darbesinden sonra Kıbrıs davasından vazgeçilmiş``
19 Mart darbesinin icazetini Recep Tayyip Erdoğan Trump`tan almıştır. 19 Mart darbesi, Amerika`nın desteği ile yapılmıştır. 19 Mart darbesinden sonra Kıbrıs davasından vazgeçilmiş, 19 Mart darbesine suç olması karşılığında Türk Cumhuriyetlerinin, Güney Kıbrıs`ı tanımasına ses edilmemiş, Kuzey Kıbrıs yalnızlaştırılmış, yavru vatan dedikleri, bizim için kardeş vatan, AK Parti tarafından satılmıştır."
(Sürecek)