(MERSİN) -  CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Malum her darbenin bir cuntası, bir başı, bir hedefi vardır. Hedef şahıs olarak Ekrem İmamoğlu`dur ama esas hedef sizin iradenizdir. Bu cuntanın karargâhı Beştepe`dir, Saray`dır. Bu cuntanın ana silahı, ele geçirdiği yargıdır. Bu silahın mühimmatı ise yalan ve iftiradır. Ancak hâlâ karşımızda vesayet rejimi kurmak isteyenler vardır. Artık iktidar değildirler, artık gayrimeşru bir cunta yönetimidirler. Milletten korkana, sandıktan kaçana iktidar demek mümkün değildir. İktidar değişimi için milletimiz gün saymaktadır, ya sabır çekmektedir. Devlet milletin evidir. Ama bu evin kapısına bir avuç vesayetçi kilit vurmuştur" dedi. 

CHP`nin Silivri Cezaevi`nde tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu`nun serbest bırakılması ve erken seçim talebiyle  başlattığı ``Millet İradesine Sahip Çıkıyor`` mitinglerinin üçüncü adresi adresi Mersin oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı konuşmada şunları söyledi:  

"Toroslar`a yaslanan, portakalla, limonla bezenen, Akdeniz ile süslenen, barışın ve hoşgörünün şehri güzel Mersin, güzel insanları, yiğit insanları, hepiniz hoş geldiniz. Bugün bir kez daha Mersin`deyiz. Ancak bugün gördüğümüz tablo, Mersin`in iradesinin, milli iradeye sahip çıkma azminin bir göstergesidir. Bugün Mersin`de Saraçhane`de ilk kez olan bir şey oldu. Saraçhane`de 23 Mart günü, yani milletin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için koyduğumuz dayanışma sandıklarına koşan, oradan Saraçhane`ye gelen, bütün öğleden sonrayı orada geçiren, gecenin saat 10`unda droneların uçup ucuna varamadığı, menzil dışına çıktığı akşam gibi bugün de Mersin`de drone kalabalığın ucuna ulaşamıyor. Mersin`de tarihinin en büyük mitinglerinden birini yapıyoruz. Ama hep söylediğimiz gibi, bugün biz burada Mersin`de toplanmaya, miting yapmaya gelmedik. Biz bugün Mersin`e eylem yapmaya geldik, sonuç almaya geldik.

"Mersinlilerle birlikte tarihe geçmeye, tarih yazmaya geldik"

Cumhurbaşkanı adayımıza, Ekrem İmamoğlu`na, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize, belediye bürokratlarına yapılan darbe girişiminden sonra, milli iradeye yapılan saygısızlıktan sonra milyonlar olup, sokaklara taşanlar, meydanlara sığmayanlar, bugün Mersin`den hep birlikte `İmamoğlu`na özgürlük, adayım yanında, sandığım önümde istiyorum` demeye geldiler. Saraçhane`den, Maltepe`den, Samsun`dan, Yozgat`tan, Ankara`dan Mersin`e selam getirdik. Selam olsun Mersin, selam olsun güneyin güzel insanları, Akdeniz`in sıcak ve yiğit insanları. Bugün bu meydanda narenciye dalda bırakanlara, adaleti limon gibi sıkanlara karşı mitinge değil, eyleme geldik. Zulme karşı susmayan, bugün de Yenişehir Meydanı`na sığmayan Mersinlilerle birlikte tarihe geçmeye, tarih yazmaya geldik.

Mersinliler adalet istiyor, adalet diye seslerini yükseltiyorlar. Gerçekten Mersin, hem Türkiye`nin yaşadığı adaletsizliklere hem de kendine yapılan haksızlıklara artık tahammül edemiyor. Mersin, en fazla vergi veren beşinci ya da altıncı il olurken her sene hizmet alımında 25`inci sırada yer alıyor. Yıllardır beklediği, söz verilmiş projeler tamamlanmıyor, birçoğuna başlanmıyor. Ana Konteyner Limanı Projesi`nden vazgeçtiler, Mersin`e büyük bir haksızlık yaptılar. Sekiz kültür ve turizm bölgesinden birini bile yatırıma açmadılar. Çeşmeci Taşucu Otoyolu`nu on yıldır bitiremediler. Akbelen Katlı Kavşağı yıllardır tamamlanamıyor. Mersinli çiftçi için Pamuklu Barajı sekiz yıldır bekliyor, hâlâ açmadılar. Ama diğer yandan Ege`de istenmeyen, eylemlerle sökülen, balık çiftliklerini Mersin`in burnunun dibine dayayıp, Mersin`in suyunu, denizini kirletmeye kalkıyorlar. Ey Mersinliler, sizi yok sayan bu iktidara bugün sesinizi duyurun. 31 Mart 2019`da sesinizi duyurdunuz. 2024`te bu iradenin arkasına çok daha sağlam bir şekilde geçtiniz.

"AK Parti gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek``

Buradan Mersin`e ve Türkiye`ye söylemek isteriz ki, nasıl 2019 öncesinde Mersin`de rant vardı, kavga vardı, mafya vardı, gerginlik vardı. 2019`da Vahap Seçer geldi, huzuru, hizmeti ve barışı getirdi. Bugün de Mersin, Türkiye`nin en huzurlu ve barış içerisinde yaşayan kentlerinden biri nasıl olduysa, gelecek seçimlerden sonra AK Parti gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek, Türkiye`ye de huzur gelecek, barış gelecek. O huzuru getirecek isim ise bugün bizi Silivri`deki zindanından, odasındaki küçücük televizyonundan, koca yüreği ile izleyen cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu`dur. Buradan Silivri`ye bin selam gönderiyoruz. Sizi görüyor, sizi heyecanla izliyor.

Buradan Mersin`e ve Türkiye`ye söylemek isteriz ki, nasıl 2019 öncesinde Mersin`de rant vardı, kavga vardı, mafya vardı, gerginlik vardı; 2019`da Vahap Seçer geldi, huzuru, hizmeti ve barışı getirdi. Bugün de Mersin, Türkiye`nin en huzurlu ve barış içerisinde yaşayan kentlerinden biri oldu. Nasıl olduysa, gelecek seçimlerden sonra AK Parti gidecek, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek; Türkiye`ye de huzur gelecek, barış gelecek. O huzuru getirecek isim ise, bugün bize Silivri`deki zindanından, odasındaki küçücük telefonundan koca yüreği ile izleyen cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu`dur. Sizi görüyor, sizi heyecanla izliyor.

"Kendini milletin üstünde görenler, bu millete istikamet dayatmak isteyenler var"

Bu millet bu ülkeyi kolay kurmadı. Bağımsızlık da Cumhuriyet de kolay kazanılmadı. 100 yıl boyunca zor zamanlardan geçtik. Çok kara kışlar gördük ama nerede tökezlediysek hep birlikte ayağa kalktık. Şimdi de kendini milletin üstünde görenler, bu millete istikamet dayatmak isteyenler var. Bu milletin nasıl bir millet olduğunu, bir kişiden, bir zümreden, bir partiden çok daha güçlü ve büyük olduğunu bütün Türkiye`ye ve dünyaya her gün gösteriyoruz. Çünkü bu millet her şeyi affeder, yoksulluğa, sıkıntıya bile sabreder ama iradesini elinden almak isteyenlere sabretmez, onları affetmez.

Bu millet sandığın değerini bilir ve sandığına, seçme-seçilme hakkına her zaman sahip çıkar. Darbe olur, kimi zaman hemen direnir, kimi zaman biraz gecikir ama eninde sonunda iradesinin arkasında, darbecilerin karşısında olur. Çünkü bilir ki sandık giderse, seçme hakkı giderse her şey tehlike altındadır. Bunu nereden bilir? Bunu şuradan bilir: Çanakkale Savaşı`nda, bütün bir millet, Çanakkale`yi bırakmamak için, oradan donanma geçmesin diye, Anadolu işgal edilmesin diye can vermiştir. Ne zaman ki `Çanakkale geçilmesin` diye dedelerimiz koyun koyuna, toprak altında kefensiz yatmasına rağmen İstanbul`daki tek kişinin bir onayıyla, bir hatasıyla o donanmalar birkaç yıl sonra gelmiş, İstanbul işgal edilmiştir.

"Tek adam varsa hata vardır"

Bir yönetimin, tek adamın rızasıyla, nasıl işgal orduları ayak basmıştır sonrasında Anadolu yedi farklı ordu tarafından taksim edilmiş, işgal edilmiştir. Anadolu`daki çiftçinin tarlasına, bağına, bostanını işgalci askerlerinin postallı basmıştır. Köyüne düşman ordusu gelmiştir. Malı, mülkü namusu tehdit altına girmiştir. O gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk`le beraber ayağa kalkmış, şahlanmış, düşmandan yurdu kurtarmış sonra da kurtarıcısı ile birlikte cumhuriyeti kurmuştur. Herkes Mustafa Kemal`e kimi krallık layık görmüştür, kimi padişahlık, kimi Amerikan tipi başkanlık önermiştir, kimi İngiliz gibi krallık. Paşa demiştir ki, `Biz milletle birlikte biz bir Meclis kurduk, demokrasiyi getirdik. Kararı millet verir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. İşte Anadolu`nun, Rumeli`nin irfan sahibi güzel insanları bilir ki her tek adam rejiminin sonu hüsrandır. Kendine de hüsrandır, vatana da hüsrandır. Nerede sandık vardır, nerede demokrasi vardır, nerede seçme hakkı, seçilme hakkı vardır orada huzur, barış ve bolluk vardır. Onun için kim sandığa el uzatırsa, kim seçme hakkını almaya `Kararı ben vereceğim` derse o bu milletin düşmanıdır. Bu millet o darbecilerin karşısındadır. Bu millet onun için sandığı namusu bilir, namusu gibi korur. Çünkü sandık yoksa tek adam vardır. Tek adam varsa hata vardır. Hata varsa işgal vardır. İşgal varsa ne malın, ne mülkün, namusun garantisi vardır. Onun için sandığımıza, adayımıza, ülkemize, namusumuz gibi sahip çıkmaya devam edeceğiz hep birlikte.

"Her darbenin bir cuntası, bir başı, bir hedefi vardır"

Dünyada iki çeşit darbe var. Bunlardan biri sivil, biri askeri darbedir. Bu ülke ikisini de gördü geçmişte. Ama bu dünya bugünlerde Türkiye`de olan gibisini görmedi. Geçmişte seçilmiş birisine değil elbette, geçen yerel seçimin İstanbul Belediye Başkanına ama esas olarak gelecek seçimin cumhurbaşkanı adayına, Cumhuriyet Halk Partisisi`nin ülkenin kurucu partisinin cumhurbaşkanı adayına, geleceğin cumhurbaşkanına darbe girişimi vardır. Bu darbe girişiminin karşısında on milyonlarca cesur yürek, cumhuriyetini, Atatürk`ün emaneti sandığı, demokrasiyi koruyanlar vardır. İşte ben bugün Mersin`de o iradeye sahip çıkan yüz binleri görüyorum, milyonları görüyorum.

Malum her darbenin bir cuntası, bir başı, bir hedefi vardır. Hedef şahıs olarak Ekrem İmamoğlu`dur ama esas hedef sizin iradenizdir. Bu cuntanın karargâhı Beştepe`dir, Saray`dır. Bu cuntanın ana silahı, ele geçirdiği yargıdır. Bu silahın mühimmatı ise yalan ve iftiradır. Mübarek Ramazan`da bir iftar sofrasında haber aldık ki, Ekrem Başkan`ın 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal ettiler. Takip eden sahurda, binlerce polis kardeşimizi haksızca evlerinden aldılar, gözaltına tuttular, ardından Silivri zindanına koydular. İstiklal Marşımız `Korkma!` diye başlar. Saraçhane`de yedi gün yedi gece direnenlere, Mersin`de, 81 ilde sokaklara taşanlara, Maltepe`de 2.2 milyon olup meydanlara sığmayanlara, 15 milyon 500 bin kişiyi sandık başına koşturup adayına sahip çıkanlara selam olsun, helal olsun. Darbecilere tarihi bir ders verdiniz.

"Size ant olsun ki devletin kapıları da bu millete açılacaktır"

Ancak hala karşımızda vesayet rejimi kurmak isteyenler vardır. Artık iktidar değildirler, artık gayrimeşru bir cunta yönetimidirler. Milletten korkana, sandıktan kaçana iktidar demek mümkün değildir. Olsa olsa ancak geleceğin muhalefet partisidir ve iktidar değişimi için milletimiz gün saymaktadır, ya sabır çekmektedir. Devlet milletin evidir. Ama bu evin kapısına bir avuç vesayetçi kilit vurmuştur. İçeri giren onlardır, dışarıda kalan millettir. Devletin kapıları millete kapanmıştır. Bu millet önce işgalden kurtuldu, sonra yokluktan kurtuldu şimdi iradesini esir almak isteyen bir zümre insandan kurtulacak. Nasıl Vahap Başkan, Mersin`deki başkanlarımız, nasıl belediyenin kapılarını millete açtılarsa size ant olsun ki devletin kapıları da bu millete açılacaktır. Tayyip Bey, Türkiye`nin dört bir yanına gidiyoruz. Millet dört bir iki tane şey söylüyor. Ekrem İmamoğlu`na selam söylüyor görüyor musun? Bir de bu millete Türkiye`nin dört bir yanından sana bir şey söylüyor duyuyor musun Tayyip Bey? Millet Erdoğan`ı, millet Tayyip Bey`i istifaya çağırıyor istifa bir erdemdir. Ama bunu yapmayacaksan, eğer istifaya gerek görmüyorsan, kendine güveniyorsan o zaman sandığı getireceksin, kararı millet verecek. Var mısın hodri meydan...`` 

(Sürecek)